AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Van, YÖK ve siyaset…

Van krizinde ne rektör ne de rektöre reva görülen muamele savunulacak durumda. Ama gelin görün görün ki, ortada bir siyasi partiymiş gibi sokağa inen, kurumsal yetkilerini aşan, yargı meşruiyetini zedeleyen bir YÖK var. Hakem olması gereken yerde taraf gibi davrandığı intibaını yaratmaktan geri kalmayan bir hükümet var.

Mesele aslında Van Üniversitesi ve rektör meselesi değil.

Sorun başka yerde, sorun YÖK gibi kimi kurumların sıkça kendilerini siyasi parti yerine koyması ve siyasi muhalefete soyunmasında.

Sıkça karşılaştığımız bu tür durumlar ciddi sorunlar yarattığı gibi ciddi sorunlardan kaynaklanıyor.

Devlet iktidarı-siyasi iktidar arasındaki suni ayrım, ülkedeki temel siyasi gerilimin hala bu iki iktidar tipi arasında olması bu tür sıkıntılı gelişmelerin temelinde yatan temel faktördür.

Bu tür gelişmelerin en ciddi sonucu ise gerek devlet iktidarının gerek siyasi iktidarın meşruiyetinin zedelenmesi, devlet kurumları ile yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerin sürekli bir kriz havasına bürünmesidir…

Şu açık:

Hiç bir siyasi sistem bu tür gerilimlere, çatışmalara uzun süre tahammül edemez. Eninde sonunda ciddi sıkıntılara düşer, tıkanıklıklar yaşar. Diğer bir deyişle devlet iktidarı ve siyasi iktidar arasındaki uzlaşma istikrar için kaçınılmazdır.

Bu uzlaşma ve uyum nasıl sağlanacak?

Uzlaşma ve uyum bir yönüyle, asli yönüyle siyasi alanın geliştirilmesini, pekiştirilmesini ve kurumlaşmasını gerektirir. Bu ise temel sorunlar etrafında rasyonel rekabet içinde olan ve birlikte siyaset ve hukuka ilişkin temel ilkeleri savunan çoğulcu bir parti düzeni ya da gerçek anlamda bir çok parti düzeni icap ettirir.

Bugün bu açıdan Tükiye'de büyük bir boşluk olduğu aşikar…

Demokratik düzenimiz siyasi alanın pekiştirilmesi ve sivil ilkelerin geliştirilmesi açısından ne yazık ki tek partili bir yapıda.

Ve ana sorun hem yerini boşaltan hem rejim krizi hamleleriyle siyasi alanın altını oyan bir muhalefetten, daha doğrusu ana muhalefetten kaynaklanıyor.

Nitekim bugün ana meselelerimizden birisi, toplumda başlayan değişim ve toplumsal kesimler arası etkileşimle doğmaya yüz tutan "çoğulculuk ruh hali"nin siyaset yelpazesine yansımamasıdır.

Çoğulcu yapıları, çoğunlukçu sistemler taşıyamazlar. Ve CHP bugün Türkiye'nin içine düştüğü bu sorunun dinomosu olmuştur…

CHP'nin sorunu ise dokusu ve zihniyetindedir:

Kendi tasavvur ettiğinden farklı gerçek bir toplum olduğunu kabul etmemesinde, siyasetin ön koşulunun bir toplum tasavvuru olduğunu bilmemesindedir… Muhayyel olduğu için yıllardır arayıp bulamadığı, bulamadığı için kah kızdığı, kah küstüğü, kah gericilikle, kah saflıkla suçladığı hayali toplum fikrini bir kenara itememesindedir… Gerçek, kökü, inancı, ekonomik talepleriyle varolan gerçek toplumu görememesindedir…

Bir siyasi yapı, ihtiyaçları farklılaşan, yapısı karmaşıklaşan bir toplumun yenilenen, artan, nitelik değiştiren taleplerine yanıt vermeyi reddederse krize düşer. Bu talepleri ve talep sahiplerini sisteme entegre edebilecek sosyal, kültürel, siyasi önlemlere yanaşmazsa krize düşer. Değişimi hastalıklı bir gelişme olarak görürse krize düşer.

Bugün CHP'nin bu krizi Türkiye'de siyasi parti düzeninin krizini, bu kriz ise siyasi yapının gediklerini temsil ediyor…

Böylece kuralsızlık, ilkesizlik, hepsinden önemlisi otoriter ruh hali her yerde ayyuka çıkıyor…

Kurum ve bürokrasi gücünü temsil edenlerin siyaset yapmasının, yapabilmesinin ve ülkenin meşruiyet krizlerine sürüklenmesinin asli nedeni işte budur.


22 Ekim 2005
Cumartesi
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED