AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
'Son' sondur, 'ra'sı yoktur!

Kitap fuarında düzenlenen sohbette okurlarıyla buluşan ünlü romancı Ahmet Altan, pek çok güzel söz söyledi.

Sözlerinin çoğuna katıldık, bir cümlesine takıldık.

Savaş ve din konusunda "Yazar aynı" diyor, "eserler farklı".

Kastettiği kutsal kitaplar.

Bu düşüncede 'değişme' barınmıyor. Şayet öncekiler aynen korunabilseydi, yenisine gerek kalmazdı.

O ayrı bahis olduğu için geçelim. Şöyle devam ediyor Altan:

"Fakat bu farklı eserlere inanan insanlar birbirleriyle geçinemiyor, savaşıyorlar. Din adına birbirlerini öldürüyorlar. Oysa kaynak aynı."

Tespit doğru.

Altan'ın bu noktada öyle bir teklifi var ki...

O teklifi herhangi bir şekilde tanımlamak, herhangi bir şeye benzetmek için, hep beraber düşünsek içinden çıkabilir miyiz bilmem.

Şöyle söylüyor:

"Ben diyorum ki şimdi yazar yeni bir makale yazsın. Desin ki ey insanlar birbirinizle iyi geçinin. Bundan sonra kimse kimseyi öldürmesin."

İyi de kardeşim, sözünü ettiğin bütün kitaplarda anlatılan bu değil mi zaten?

Yüce Mevlâ, son gönderdiğine "Bu son kitap" demiş.

Yapmamız gerekenler tek tek belirtilmiş.

Sonun sonrası olmaz.

Aradan belli bir süre geçti diye, şimdi keyfimiz için yeni bir kitap mı isteyeceğiz?

Mevcut olana uyduk, iman ettik, hayatımızı ona göre düzenledik de geriye bir kitap daha istemek mi kaldı?

Üç yüz - beş yüz yıl sonra bir başkası çıkar, o da yeni bir kitap isterse ne olacak?

Bayım siz âlemlerin Rabbi'ni fuara katılan bir yazar mı sanıyorsunuz?

Tövbe estağfirullah.

ÜLKEMİZİN YÜZ AKI

Adamlar öyle bir traktör yapmışlar ki, cazibesi her görene ıslık çaldırıyor.

Bendeniz bir haftatır ıslık çalarak dolaşıyorum.

Melodi "Şimdi çiftçi olmak vardı..." şeklinde.

Bütünüyle Türk mühendisler tarafından geliştirilen ilk traktör.

Gidip emeği geçenleri tek tek kutlamalı, alınlarından öpmeli.

İlk gördüğümde hemen bir tane almak ve otomobil niyenine kullanmak geçti içimden; yemin olsun.

Değme dört çarpı dörtlere taş çıkartır, üstüne üstlük çıkartılan taşları taşımayı onlara bırakmaz, kendi başına götürür, nereye gidecekse.

Dünya teknolojisiyle boy ölçüşmek için tasarlanmış; çağdaş atılım hamlesinin en güzel örneği.

Bugünlerde patronu razı edebilirsem, vakit geçirmeden bir tane çekmektir niyetim.

Artık işe onunla gider gelir, araziye onunla çıkarım.

Dağ bayır dinlemez, dere tepe düz gider.

Tek kusuru fazla koltuk bulunmayışı.

Ziyanı yok, o kadarına da katlanırız.

Yüz akımız olmaya aday, bu mühendislik harikası için Tümosan'da görev yapan herkesi gönülden kutluyorum.

Tek kelimeyle bravo.

İki kelimeyle helal olsun.

Üç kelimeyle olay budur abicim.

Dört kelimeyle itirazı olan varsa çıksın.

SAHTE PEYGAMBER

Meşhur hikâyedir; eski zamanlardan birinde arada bir türeyen sahte peygamberlerden biri, padişahın kulağına gitmiş.

"Bulun getirin şunu" demiş, getirmişler.

Padişah, huzura gelen adamın haline bakmış, acınacak halde.

"Sen peygamber olduğunu söylermişsin, öyle mi?"

"Öyledir."

"Nereden belli?"

"Bana kırk günde bir Cebrail a.s. gelir, haber getirir."

"En son ne zaman geldi?"

"Dün."

"Ne dedi?"

"Ülkenin padişahıyla görüşeceğimi söyledi."

"Başka?"

"Başka bir şey demedi."

Padişah sakalını sıvazlamış, "İyi" demiş. "Şimdi seni burada kırk gün misafir edeceğiz. Tekrar geldiğinde ne dediğini bize söyleyeceksin. Gelmezse, kellen gider. Tamam mı?"

"Tamam."

Sahte peygambere sarayda bir oda vermişler. Kırk gün boyunca yedirmişler, içirmişler. Ne isterse iki etmemişler.

Vakit tamam olunca huzura çıkarmışlar. Padişah sormuş:

"Geldi mi?"

"Geldi çok şükür."

"Ne dedi?"

"Bu benim sana son gelişim. Nihayet yerini buldun, sakın bir yere kıpırdama, keyfine bak dedi."

KARGAŞA

Kargaşadan hiç hoşlanmam.
Her kargaşa, kendi çapında bir iç savaş sayılır.
Ne çare...
Hayatın yarısı kargaşa.
Öbür yarısı da çatışmadan doğan vaziyetin telafi edilmesi için ortaya konan gayretten ibaret.

SERT MERT

Arkadaşımızın adı Mert, soyadı Sert.
Kimlikte önce soyadı yer aldığı için, Sert Mert yazılı.
Görenler soruyor:
- Sert misin, mert misin?
O da artık alışmış, hep aynı cevabı veriyor:
- Duruma göre.

PİYANİST

Bir piyanist olmak için sağ kolumu verirdim diyor, Sör Artur.

Ben iki kolumu verirdim ama, o zaman piyanoyu nasıl çalacaksın!


22 Ekim 2005
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED