|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Türkiye'nin AB'nin hazmetme kapasitesi sorunuyla karşı karşıya olduğu gibi, AK parti hükümeti de kimilerinin hazmetme kapasitesi sorunuyla karşı karşıya. Nereden mi çıkardım bu sonucu. YÖK'ün son eyleminden. "Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a sahip çıkmak amacıyla Rektörler Komitesi'nin toplanıp eylem koymasından. Hepsi profesör titrine sahip koca koca üniversitelerin kendilerine teslim edildiği ve akil adamlar olması gereken bu komite, üniversite öğrencileri gibi eylem koyarken verdikleri mesajdan bu kanaate vardım. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a sahip çıkmak, Cumhuriyet'e sahip çıkmaktır" diyerek Rektörler Komitesi'nin Aşkın'a sonuna kadar sahip çıkmakta kararlı olduğunu açıklıyor ve peşinden hazmetme kapasitesini açığa vurarak, "Rektör Aşkın'a sahip çıkmak, cumhuriyete sahip çıkmakla eş anlamlıdır. Rektörler Komitesi, Rektör Aşkın'ın çete kurarak suiistimal yaptığı için mi yoksa medreseleştirilmek istenen üniversitenin Cumhuriyetin laik, çağdaş yapısını korumak için mi bedel ödemek zorunda kaldığını kamuoyunun takdirine sunar" diyor. Buyrun. Daha sonra 50 kişilik eylemci rektörler Adalet Bakanı'nı ziyaret ediyorlar. Bütün bunlar neden? Yargının tavrını bu kez beğenmedi beyefendiler. Yargının tavrını beğendikleri zaman demokrasi dersi oluyor beğenmedikleri zaman laiklik ve cumhuriyet elden gidiyor. Yani biri laik olduğunu iddia ediyorsa, cumhuriyetçi olduğunu iddia ediyorsa o insan masumdur, suç işlemez, işlese de yargı ona dokunamaz. Dokunursa cumhuriyet elden gider, laiklik elden gider. Mantık bu. Anılan rektör hakkındaki iddia ve uygulanan yasaya pek temas etmeyen rektörler komitesi, sözü evirip çevirip, medreseleştirilmek istenen üniversite bahanesiyle dolaylı olarak hükümeti ima etmekte, savcı üzerinden adalet bakanını, adalet bakanı üzerinden hükümeti ve iktidar partisini suçlamakta. Aynı şeyi milli eğitim bakanının ağabeyini ima ederek onun üzerinden bakanı bakan üzerinden hükümeti ve iktidar partisini itham etmekte. Oysa bu komitenin başkanı bir hukukçu olarak yargının bağımsızlığını hepimizden iyi bilmesi gerekir. Savcının/hakimin görevine hükümetin müdahale edemeyeceğini çok iyi bilir. Yine çok iyi bilir ki aynı yargı sistemi yürütmeyi durdurma kararı vererek hükümetin birçok icraatını da engellemektedir. Aslında Rektörler Komitesi bu eylemiyle ve eylemine gösterdiği gerekçeyle zihnen henüz demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve cumhuriyeti içlerine sindiremediklerini ve hükümeti hazmetme kapasitelerinin çok zorlandığını anlatmak istiyorlar. Tutuklanan rektör hüküm giyer ya da beraat eder orası hukukun bileceği bir şey. Hukuk isabetli hüküm de verebilir yanlış da orası da bahs-i diğer. Ama bu komitenin koyduğu eylem ve gösterdiği gerekçe çok ilkel ve artık toplumun gına getirdiği türden. Eğer bir yanlışlık varsa yanlış hesap elbette bir gün Bağdat'tan döner. Ama muhtemel bir yanlışın ne cumhuriyete ne de laikliğe bir zararı olmaz. Cumhuriyeti bu kadar basite indirgemek belki okur yazar cahillere yakışabilir ama Rektörler Komitesi gibi aklı ve bilimi öne çıkarması gereken bir topluluğa asla yakışmaz. Rektörler komitesinin koyduğu eylem aslında yargı üzerinden ve bakan yakınları üzerinden dolaylı olarak iktidara karşı konmuş bir eylem izlenimi vermektedir. Özetle hukuki bir olay siyasi zemine çekilmektedir. Bu eylem bana AB'nin müzakerelere başlarken Türkiye'yi hazmetme kapasitesi sebebiyle çıkardığı zorluğu hatırlattı. Evet AB Türkiye'yi hazmetmekte nasıl zorlanıyorsa, YÖK ve benzerleri de iktidar partisini hazmetmekte zorlanıyor. Bence her ikisi de haklı. Yani AB de YÖK de. AB haklı çünkü Türkiye gibi büyük bir ülkenin hazmı kolay değil. YÖK de haklı. Çünkü dün "Muhtar bile olamaz" dedikleri üstelik İmam Hatip mezunu bir başbakan ve 355 kişilik bir parlamento grubunun hazmı kolay olamaz. AB Türkiye'yi kabullenmekte zorlansa da müzakereleri başlatarak kabullendiği gibi YÖK ve benzerleri de iktidar partisini zor da olsa kabullenmek mecburiyetindeler. Eğer cumhuriyet varsa, bu karar cumhurun kararıdır, eğer demokrasi varsa bu halkın iradesidir. Cumhura karşı cumhuriyet, halkın iradesine karşı demokrasi olmaz.
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | |
© ALL RIGHTS RESERVED |