|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Benzetme Korkut Özal'a ait... Ben çok tuttum. "Cumhurbaşkanı Sezer bir ihtilal lideri gibi davranıyor" diyordu. Tabii haksızlık da etmemek lazım; Sezer'in "ihtilal lideri gibi" görünmesinin sorumlusu bizatihi Sezer değil; çünkü zatıdevletlilerinin de zaman zaman yakındığı ve "Bir sorumsuz Cumhurbaşkanı için bu kadarı fazla" dediği yetkiler, bir başka ihtilal liderinin, Kenan Evren'in eseri... Diyor ki Özal: "1980'de darbe yapan Evren, bütün yetkileri aldı ve Cumhurbaşkanlığı makamına oturdu. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bu yetkileri bir ihtilal liderinin kullandığı yetkilerdir. Sayın Sezer Anayasa Mahkemesi Başkanı'yken bu yetkilerin çokluğundan şikayet ediyordu, ama şimdi kendisi sonuna kadar kullanıyor..." Sorun da burada işte. Çokluğundan yakındığı yetkileri kendisi niçin sonuna kadar kullanıyor? Niçin önüne gelen her yasaya, her kararnameye, her atamaya burun kıvırıyor? Kaldı ki, vetolarının istinad ettiği hukuk da tartışmalı. Hatırlayacaksınız, reddettiği son 251 atama kararının 163'ünde gerekçe belirtmemişti. Belki de Cumhurbaşkanımız, çokluğundan yakındığı yetkilerin, sadece kendisi tarafından kullanıldığında sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyordur, olur a... Sorun, belki de, attığı her adım "partizanlık" ya da "siyasallaşma çabası" olarak görülen başkalarının, diyelim ki geçmişte merhum Özal'ın, diyelim ki Demirel'in, diyelim ki yakın gelecekte Çankaya'da oturması muhtemel bir sağcı liderin bu yetkileri kullanmasında, kullanacak olmasında... İşte önümüzde yeni bir veto var! Sezer, RTÜK Yasa Tasarısı'nı, "Getirilen düzenleme, Üst Kurul üyeliğine seçilebilmek için parti yandaşlığı yarışının önünü açtığı" gerekçesiyle TBMM'ye iade etti. İade gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, yeni tasarı, TBMM'ye RTÜK üyeliği seçiminde kontenjan tanıyordu. Bu Meclis Kurtuluş Savaşı yapabilir (nitekim Millî Kurtuluş Savaşımız'ın başlatıcısı ve tamama erdiricisi bu Meclis'tir), Cumhuriyet kurabilir (nitekim Cumhuriyet'i 1923 yılında bu Meclis kurmuştur), Başbakan atayabilir (nitekim bütün Türkiye Cumhuriyeti Başbakanları bu Meclis'ten güvenoyu almıştır), Cumhurbaşkanı seçebilir (nitekim Sezer de dahil olmak üzere, bütün Cumhurbaşkanlarını bu Meclis seçmiştir) ama kendisine tanınan kontenjanı kullanıp RTÜK'e üye atayamaz. Neden? Meclis bu kontenjanı kullanırsa, "Radyo ve televizyon yayıncılığında çok önemli yetkilerle donatılan ve yansız olarak görev yapması gereken" Üst Kurul siyasal kimlikli kişilerin eline geçer. İnanılmaz ama gerçek... Her işi yapan Meclis RTÜK'e üye atayamıyor... Daha önce kaç kez yazdım, "Sezer icranın önünü tıkıyor; ülkeye zaman, para ve enerji kaybettiriyor" diye... Elbette bir "siyaset adamı"ndan beklenen genişliğe ve esnekliğe sahip olması gerekmiyor. Elbette ince eleyip sık dokuyacak. Nitekim öyle yapıyor. Elbette yasaların tanıdığı yetkileri kullanacak. Nitekim fazlasını kullanıyor. Fakat, Meclis'e ve siyasete de prim tanıması gerekiyor... Çünkü o artık "yargıç" değil, bir Cumhurbaşkanı... İmza yetkisi bulunan konularda "yargıç kuralcılığı ve refleksleriyle" değil, "devlet adamı sorumluluğuyla" hareket etmek (ve dolayısıyla) "siyasetin işleyişi"ne katkıda bulunmak zorunda... 2001 yılında ağır bedelleriyle tecrübe ettik ki, siyaset olmayınca hiçbir şey olmuyor.
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |