AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bu yaratıcılığa şapka çıkarılır, pes doğrusu!

Ekonomide, ekonomik değer ile fiyat arasındaki bağlantı kopunca aynen elektrikte olduğu gibi kısa devreler başlar. İşte otomobil piyasası da kısa devre yapmış durumda. Bu durum otomobil sahiplerini etkilediği gibi sigorta sektörünü de etkilemiş.

Geçen hafta Türkiye'de kredi pazarlamasını iyi bilen eski bankacı Ragıp Yergin ile karşılaştım. Birkaç aydır Aksigorta'nın Genel Müdürlüğü'nü yapıyormuş... "İşler nasıl gidiyor." diye sordum. "Her şey iyi de bazı uyanıklarla baş etmek son dönemde çok zor." dedi.

Ragıp Yergin'in anlattığına göre, koca koca sigorta şirketleri bile insanımızın yaratıcılığı karşısında, "Eh yani bu kadar olur!" diyecek noktaya gelmiş. Ragıp Yergin sektörün başının dertte olduğu konulardan ilginç örnek bir de verdi.

Bugünkü birinci el değerler, geçen yıl alınan aynı araçların ikinci el değerinin altına düşmüş. Dolaysıyla sigorta poliçelerindeki değerler çok yüksek kalmış. Bunu üzerine son dönemde lüks araç çalınma olaylarında büyük artış göstermiş. Sigorta şirketleri de "Nasıl oluyor?" diye hafiye gibi araştırmışlar. Bakın bu yaratıcılığı (!) Ragıp Yergen'in dinleyelim.

"Adam aracının fatura değeri geçen yıl 100 bin dolar ve bunu üzerinden sigortalatmış. Şimdi bu aracın yeni versiyonu 90 bin dolar. İkinci el değeri bunun da altında. Durum böyle olunca araç ya çalınıyor ya da çaldırılıyor. Bu araçlar batıda Bulgaristan'a, doğuda Türk Cumhuriyetlerine, güneyde ise Suriye'ye gidiyor. Sektör olarak araştırdık ve bu ülkelerde pazarlarının kurulduğunu saptadık. Kimisi arabasının değerinden alıp yepyeni bir araba alıyor. Üzerine bir de harçlığı kalıyor. Daha uyanıklar ise hem kasko değeri üzerinden parasını alıyor, hem de yurtdışında sattırdığı otomobilden pay alıyor."

Ragıp Yergin, her otomobili çalınan vatandaşı bu kategorilere sokamadıklarına dikkat çekiyor ama bu olayların da epey arttığına dikkat çekiyor.

Hakikaten pes yani!.. Acaba bu vatandaşlar bu zekalarını ticarette yatırım da ihracatta kullansalar gerçekten de büyük iş becermezler mi? Neden bu yollara başvururlar anlamak zor. Anlaşılır tek tarafı kısa yoldan köşe dönmece galiba...

Otomotivciler dikkat İtalyanlar geliyormuş!

23 yıldır ekonominin içersindeyim. Bu sürede hemen her gün vergi reformu gündeme gelir ama bir türlü herkesi tatmin eden köklü bir reform neden yapılmaz anlamış değilim... Hafta ortasında İtalyan Ticaret Odası Genel Sekreter Fatih Ayçin ile Tepebaşı'ndaki merkezlerinde kahve içiyoruz..

Ayçin'e giderken bir sürü soru vardı kafamda... İtalyanlar da Orta Avrupa'dakiler gibi değişik yatırım seçenekleri arıyorlar mı? Tercihleri Türkiye'mi yoksa Papa'nın ülkesi Polonya mı? Verginin gündeme geleceği aklımın ucundan bile geçmiyordu.

Ayçin, "Evet önceleri bu ülkeler tercih konusu oldu. Ancak şimdi durum değişti. Geçen yıl 1100 firma bilgi istedi. Bunların hemen tamamı da orta ölçekli. Uno Credito, Fiat, Prelli gibi büyükler zaten bize uğramıyor." dedi.

Özellikle son dönemde İtalyanlar'dan yatırım ve ortaklık talebinde büyük artış olmuş. "Peki en fazla yakınılan konu ne?"diye soruyordum Ayçin ağzımdam aldı. "Vergi mevzuatı çok karışık geliyor. Bir şirketin ödediği vergi türlerini saydığım zaman; (Bu kadar çok çeşitli vergi olur mu?) diyorlar." dedi ve konuyu özetledi. Gerçekten de olur mu dedirtecek kadar çok ve yüksek.

Ayçin'e yöneltilen ikici önemli sorun çalışma ve oturma izinleriymiş. İtalyanlar yatırım yapacağı zaman özellikle kilit 3-5 adamını getirmek istiyormuş. Bunun iznini almak ise 6 aydan uzun sürüyormuş.

Bunun dışındaki en önemli sorunları ise Ayçin şöyle sıralıyor: "Türk şirketlerinin Ailelerce yönetilmesi. Patron aileden, fabrika müdürü aileden, genel müdür aileden, muhasebeci aileden. Profesyonel yok gibi. Bunu anlatmakta da çok zorlanıyoruz."

Oda, yatırım ve ortaklıkları hızlandırmak için yeni etkinliklere de başlamış. Yatırım yapmak isteyenleri bir araya getirmek için özel günler düzenlemişler. 26 Haziran'da İtalyan otomotiv yan sanayicileri ile Türk yan sanayicileri bir araya getiriyorlarmış. Yani yatırım çöpçatanlığı yapıyorlarmış. Ayçin, bu güne kadar en çok talebin İtalyanlar'dan geldiğini söylüyor. Türk firmalarının daha çekingen olduğuna dikkat çekiyor.. İtalyan Ticaret Odası deyim yerindeyse hedefe nokta atışlar yaptırıyor. Öyle günlerce süren seminerler yerine, şirketleri doğrudan bir araya getirip tercümanlık bile yapıyorlarmış. Bizim ticaret ve sanayi odalarına duyurulur.

İş Bankası medyaya mı girecek?..

Bir ay önce yazarımız Bekir Hazar'la Mahmutbey yolundan gazeteye doğru geliyoruz. Bir ara gözüm eski çalıştığım Sabah Gazetesi'nin binasına takıldı. Üzerinde "Vakıflar Bankası'nın malıdır" diye, bir afiş asılıydı.

Bir anda 1990'lara geri döndüm. Sabah Gazetesi'nde çalıştığım günler gözümün önünden 35 mm'lik film gibi geçti. Nereden nereye... Binayı herkes konuşuyordu. Avrupalılar bile "Bir bina bu kadar güzel Gazete ve TV yayıncılığı için iyi dizayn edilir." diyorlardı.

Önceki gün yeniden yolum oradan geçti. Bir de baktım binanın tepesinde neon ışıklarla "İŞ Bankası" yazılı... "Allah allah... "dedim kendi kendime.

Hemen aklıma şu soru geldi; "İş Bankası acaba medyaya mı girecek?" Bu sorunun cevabını hakikaten bilmiyorum. "Bir ara görünce Ersin Özince Bey'e sorarım" diye düşündüm...


13 Haziran 2005
Pazartesi
 
BAYRAM BAŞARAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED