AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Uçan poşet

Hazirandayız ama yaz sıcağı başlamadı bir türlü. Sık sık küresel ısınmadan söz ediliyor. Acaba bu küresel ısınmanın bizim haziranımıza yansıması böyle mi oluyor? Rüzgâr, rüzgâr… İşte esiyor yine. Ve önüne kattığı bir nesneyi havalandırmış, uçuruyor, taa elektrik tellerinin üstüne çıkarmış, götürüyor. Bu uçan şey, ne kuş, ne kuş tüyü; ne uçurtma kâğıdı, ne yaprak. Bu uçan şey parçalanmış bir poşet; saydam olanlardan.

Naylon çağında ayağa düşmüş, rüzgâra kapılmış bir naylon.

Geçici, iğreti, tek kullanımlık bir nesneydi bu poşet. Bakkalda, manavda, pazarda, içine bir şeyler dolduruldu; o şeyler götürüleceği yere kadar onun içinde götürüldü, sonra kullanılmak üzere içinden çıkarılınca boş bir poşet oldu o poşet ve çöpe atılıverdi. Rüzgârın kolayca kaldırıp uçurabileceği kadar hafifti. Şimdi rüzgârın önünde savrulan bu poşet, bir çeşit savurganlık göstergesi olarak süzülüyor işte. Biraz sonra bir ağacın dalına takılabilir, bir duvara çarpabilir. Çok geçmeden yere düşeceği; bir çöp, bir kirlilik, bir fazlalık, bir atık olarak hem bulunduğu yeri, hem kendisini gören gözleri rahatsız edeceği kesin.

Eskiden fileler vardı, bez torbalar vardı, sepetler vardı; onlar kolay kolay eskimezdi; eskimeye başlayınca örülür, yamanır, onarılırdı; ancak kullanılamayacak duruma gelince gözden çıkarılırdı. Kullanılamaz duruma gelmiş o taşıma araçları, meselâ yakılınca, bu naylon poşetin çıkardığı pis kokuları çıkarmazdı.

Uçan poşet gözden kayboldu işte. Fakat bir başkası yolda yuvarlanıyor. İnsanlar bunları neden böyle başıboş bırakıyorlar?

Poşet Fransızcadan mı geliyor? Fransızca "poche" (poş: cep) sözcüğüyle bir ilişkisi olmalı; belki "küçük cep" gibi bir anlamı vardır.

Nihayet uçuşan, yuvarlanan poşetlerden kurtulup eve gelebiliyorum. Tahsin Saraç'ın Fransızca-Türkçe Sözlük'ünü açıp o kelimeyi buluyorum:

pochette: diş.1. Ceketin üst sol cebi, küçük cep ("Dolmakalemini poşetine koymak" anlamında bir örnek verilmiş burada) 2. Ceketin üst sol cebine konan süs mendili. 3. (Eski) Küçük keman. 4. Küçük paket, küçük kutu. 5. Küçük ve düz öğrenci avadanlığı.

Acaba pochette, Şemseddin Sâmi'nin Kamus-ı Fransevî'sinde nasıl tanımlanmış? Üşenmeden açıp bakıyorum: "Küçük cep, cepçik. Cebe sığan kemençe. Küçük ağ."

Burada "cebe sığan kemençe" tanımına takılıyorum. Kemençe, "küçük keman" mıdır? Bilmediğim ne çok şey var! Fakat bu poşet savruluşunun bütün insanlık için tez elden tedbir alınması gereken büyük bir felâket olduğunu, en azından felâket habercisi olduğunu biliyorum.


28 Haziran 2005
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED