AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R

Yine yollarda...

Harvard ve MIT'de ders veren Çinli profesörün, Kemal Öksüz'e, "Ne kadar akıllıca bir iş: FBI seni tâkip edeceğine sen FBI'ın ardına düşmüşsün" diye takıldığı olay hepimizi hayretlere düşürdü. Amerikan güvenlik örgütü, Şikago'daki Türk toplumunun uyumunda oynadığı olumlu rolden ötürü, 'eğitimci' sıfatı ağır basan Kemal Öksüz'e 'takdir plaketi' sundu. Üzerinde FBI başkanı Robert S. Mueller'in imzası bulunan plaketten öyle herkese verilmezmiş...

Türkler son yıllarda ABD'ye fazlaca rağbet ediyorlar. Amerikalı yetkililerin son 6-7 yıl içerisinde giderek artan ilgiye ve o ilgiyi gösterenlerin ortak özelliklerine bakıp "Kim bunlar?" diye sorması doğal. Araştırdığında bulguları FBI'yı başkan düzeyinde etkilemiş olmalı...

Şikago'da bayağı faal genç bir Türk grup var. Kimi, burada açılan ve Amerikalı öğrencileri daha iyi yetiştirmeye çalışan okullarda eğitim hizmeti veriyor, kimi de değişik alanlarda faal şirketlerde çalışıyor... ABD'ye 'fırsatlar ülkesi' denir ya, son yıllarda bu özelliği büyük çapta kaybolsa da, Şikago'da karşılaştığım gençler, bugünün zor şartlarında bile, önlerine çıkan şansı tepe tepe kullanıyor...

Bugünün dünyasında yabancı (ve biraz da 'düşman') bir ortamda ayakta kalmak ve iz bırakmak çevre şartlarını tanıyıp kendini iyi tanıtmaktan geçiyor. Burada bulunmamın sebebi olan 'Yeni Binyılda Dinlerarası Diyaloga Doğru' genel başlıklı toplantı, Şikago'yu mesken tutan grubun kendisini çevreye iyi tanıttığını gösterme fırsatı verdi. ABD'nin 'sanayi başkenti' sayılan Şikago'da, kent yönetiminden ulusal politikaya kadar hemen her alanda sivrilen pek çok kişi, hem de kısa bir sürede, Türkiye'yi ve Türkleri tanır hale gelmiş...

Kentin yönetiminde görevli olanlar, sanayi, ticaret ve din gibi topluma yön verilen alanlarda etkin ve yetkin kişiler, 'Türkiye' diye bir ülkenin varlığından ve temsil ettiği değerlerden haberdar göründüler... Sıradan Amerikalı yaşadığı kasabanın biraz ötesiyle ilgilenmez, toplum önderi konumunda olanların ilgisi de kendi ülkesiyle sınırlıdır; burada karşıma çıkan Amerikalılar ise, yalnızca Ankara, İstanbul, Antalya gibi kentlerimizi değil, Mardin'i bile biliyorlar...

Paul Rutgers hayli kıdemli bir toplum önderi. Şikago ve çevresinde varlığı tespit edilmiş 45 kadar dinî cemaatten oluşan 'dinlerarası komisyon' kurumunun başı. Her cemaat kendi liderini seçiyor, komisyon o seçilmiş liderlerden oluşuyor; başkanı da cemaat liderleri belirliyor... Rutgers, "Biz her türlü politik mülâhazadan uzağız, yönetimle hiçbir resmî ilgimiz, âmir-memur ilişkimiz yok" dedi bana... Ancak, kentin toplumsal sorunlarında komisyonun büyük etkisi olduğu anlaşılıyor...

Stanley Davis yolunu Türkiye'ye düşürüp Mardin'e kadar gidenlerden; "Haydi yine gidelim" deseniz hemen yola düşecek kadar iştahlı görünüyor. İleri yaşına rağmen... Beraber katıldığımız bir programda, gezip gördüğü, insanlarını yakından tanıma fırsatı bulduğu Türkiye ile ilgili olarak övgü dolu sözler sarf etti. Prof. Scott Alexander ise merakını Türkçe öğrenmeye kadar vardırmış; beş haftalık yoğun bir eğitimin sonucu olan Türkçesi hiç de fena değildi.

Bazılarına yabancı bir ülkenin dinî gruplarıyla iyi ilişkiler kurmaya çalışan Türkler gerçeğinin hayli ters göründüğünü biliyorum; böyle bir davranış tarzını yadırgayanlar çok aramızda. Oysa, kalıcı etkiler bırakmak isteyenler açısından, 'dindarlık' özelliği ağır basan ABD gibi bir ülkede, bütün kapıları ardına kadar açmanın en kestirme yolu bu. Toplumun en sağduyulu ve standartlar konusunda kılı kırk yaran kesimiyle kurulan diyalog, sizi, o toplumun merkezine yerleştirmeye yarıyor.

Lütfen, kimse bu konuya, "FBI'dan plaket alma" olayını küçümseyerek yaklaşmasın...

Bu tür etkinlikler biz haberdar olmasak da dünyanın bir yerlerinde devam ediyor; Şikago'da yaşanan bu gelişmeyi sizlere de duyurabilmemin sebebi, buraya yerleşik Türk toplumunun deneyimi paylaşmak üzere Türkiye'den bir grubu dâvet etmesi... Sadece birkaç gazeteci değiliz burada, değişik alanlarda sorumluluk taşıyan, üniversitelerde görevli, iş hayatının içinden kişilerle birlikte geldik. Herkes benim kadar etkilendi mi bilemem, ama gördüğümüz etkileyiciydi...

Masayı paylaştığım genç Türk, çeşitli ülkelere ve şirketlere 'irtibat' hizmeti veren bir kurumda çalışıyor. Türkiye iş dünyasının ABD'ye ilgisini ve pazara girme çabasını yetersiz bulduğunu işitince kulak kabarttım. ABD'nin muazzam ticaret hacmi içerisinde Türkiye'nin payı söz edilmeye değmeyecek kadar küçük. Bugünkü yaklaşımımız sürerse olanın da azalacağına inanıyor. Tavsiyesi, 'rekabetçi fiyat' anlayışının egemen olduğunu bilerek buraya gelinmesi ve ısrarcı olunması... Resmî desteğe sahip bir kurumsal yapılaşmanın benimsenmesi gerektiğini de düşünüyor. Pek çok ülke öyle yapıyormuş...

Şikago'ya yine döneceğim...


12 Kasım 2005
Cumartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED