|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
![]() |
|
Başörtüsü yasağının uygulanması üzerine eğitim gördüğü İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5. sınıftan kaydı silinen Leyla Şahin, Viyana'da ihtisasını tamamladıktan sonra eşi ve kızı Elif'le birlikte Türkiye'ye uzman doktor olarak dönmenin hayalini kuruyor: "Bu topraklarda doğdum bu ülkenin evladıyım ve bu ülke insanı için hizmet etmek istiyorum." Şahin, Konyalı bir ailenin üç cocuğundan ortancası. Tıp eğitiminin ilk 4 yılını Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde sürdüren Şahin, ailesi İstanbul'da olduğu için yatay geçişle İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne gelmiş ve bir dönem burada da sorunsuz olarak derslerine devam etmiş. Ancak ikinci dönem uygulamaya konun başörtüsü yasağıyla birlikte bir anda bütün hayalleri değişmiş: "Uludağ Üniversitesi'nde okurken başörtülü bir abla fakülteye asistan olarak kabul edilmişti. Bu duruma çok sevinmiş ve ben de okulda kalma hayalleri kurarak İstanbul'a gelmiştim. Derslerim çok iyiydi. Ancak mezun olmama bir yıl kala başörtüsü yasağı başladı ve bir anda kapı önüne bırakıldık." Ben de bu ülkenin evladıyım Yasağın kalkması umuduyla bir sene boyunca okula her sabah düzenli olarak gittiğini ama her seferinde kapıdaki görevliler tarafından geri çevrildiğini söyleyen Şahin, yasağın kısa sürede kalkmayacağını anlayınca yurt dışında eğitim imkanlarını araştırmaya başladığını anlatıyor. Viyana Üniversitesi'ne gönderdiği belgelerin kabülüyle çok sevindiğini anlatan Şahin, tıp eğitimine yeniden başladığını ve zorlanmadan bitirdiğini anlatıyor. Şahin bu sırada aynı üniversitede doktora yapan eşiyle tanışıp evlenmiş. Şu an bir yandan kızı Elif'i büyütmeye çalışan diğer yandan da Mayıs ayından itibaren başlayacak ihtisası için hazırlanan Şahin'in en büyük hayali uzmanlığını tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönüp bu ülke için hizmet etmek. Koltuk kavgası kurbanıyız Toplumdaki başı açık ve başörtülülerin her zaman birlikte yaşadıklarını ve aralarında hiçbir sorun olmadığını söyleyen Şahin, başörtüsü karşıtlarının kopardığı yaygaranın altındaki "koltuklarını koruma" kaygısı olduğunu söylüyor: "Kimse başörtüsü üzerinden siyaset yapmasın. Çünkü başörtüsü yasağını savunanlar, 'rejim elden gidiyor' yaygalarını kopararak aslında kendi koltuklarını koruma savaşı veriyorlar. Ben de bu ülkenin çocuğuyum ve ben de bu rejimin bekçiyisim. Kimse bana karşı bu rejimi korumakla yükümlüymüş gibi başörtüsünü kullanmasın." Şahin, başörtüsü sorununa çözüm getireceklerin yine başörtülüler olduğunu önemli vurguluyor ve "Her başörtülü yılmadan kendi sorunun konuşmalı yaşadıklarını ortaya koymalıdır. Nedense başörtülüler yasağı kabullenme gibi bir yanlışın içine düştüler" diyor. KararTürkiye'nin aleyhine Başörtüsüne karşı çıkanların AİHM kararını "Türkiye lehine" diye yorumladıklarını, ancak aksine, kararın Türkiye'nin aleyhine olduğunu dile getiren Şahin, "Karar sorunun Türkiye içinde çözümü olacağını bir kez daha gösteriyor. Türkiye demokratikleşme ve insan hakları açısından önüne konulan bu engeli aşmalı. AİHM, kendi korku ve endişelerini ortaya koydu. AİHM'ye başvurduğumda başörtülü olarak sınıfta diğer başı açık arkadaşlarımla birlikte çekilmiş resimlerimi gösterdim ve kimse için tehdit olmadığımı ispatladım. Türkiye'nin şartlarında bu yasağı uygun gören mahkeme heyeti benim başörtülü olarak Viyana'da doktor olmama ses çıkarmıyor. Kendi ülkesinde tehlike olmadığımı kabul ediyor" dedi. Hocam da benimle ağladı Şahin, uygulanan başörtüsü yasağı yüzünden sınıftan bir arkadaşıyla birlikte dersten atıldıkları o günü hiç unutmuyor: "Fizik tedavi stajındaydık. Sınıfta başörtülü bir arkadaş daha vardı. Öğretmen bizi dışarı çağırdı ve bölüm başkanının odasına götürdü. Bütün hocalar oradaydı. Sanki bir mahkeme kurulmuştu. Bizi ortalarına aldılar. Bölüm başkanı bize yasağı anlatmaya başladı ama ben o an bölüm başkanının anlattığı hiçbir şeyi duymadım; orada suçlu gibi oturtturulmamıza çok üzüldüm ve ağlamaya başladım. Benim ağladığımı gören hocalardan biri de ağlamaya başladı. Yanımdaki arkadaş daha soğukkanlıydı. Sınıftan getirdikleri eşyalarımızı elimize vererek bizi okuldan çıkardılar. Bir daha okul binasına bile alınmadık."
AİHM Museviyi haklı bulmuştu İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) üyesi Sabire Balaban, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türban kararının inançları yargılayarak özgürlüklerin korunması konusunda daha önceki kararları ile çelişkili tavırlar sergilediği belirtildi.
MAZLUMDER üyeleri, AİHM'nin Leyla Şahin kararıyla ilgili olarak Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi önünde bir basın açıklaması yaptı. Balaban, "Sarığı ile seyahat etmek isteyen Sih'li ve Cumartesi günü sınava girmek istemeyen Musevi öğrenci lehine verilen kararlarla karşılaştırıldığında Leyla Şahin kararı tezat teşkil etmektedir" dedi.
|
|
![]() |
|
|
|
|