AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R

AİHM, insan hakları, adalet vs.

Bu gün, AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)' nin Leyla Şahin'in başörtüsüyle derslere girilmesine izin verilmediği için açtığı davada aleyhte karar vermesiyle ilgili olarak adaletle yasa arasında uyuşmazlık ve çelişki ortaya çıktığında, hangisinin tercih edilmesi gerektiği üzerine yazmayı tasarlıyordum. Ancak Internet'ten, posta kutuma HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan'ın Basın Müşavirliği aracılığıyla yaptığı konuya ilişkin açıklaması geldi (11.11.2005, saat:1815) Benim söyleyeceklerimin bir kısmını özlü biçimde ifade eden bu demeçten bazı pasajları buraya almadan edemedim. İşte:

"İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin'in üniversitedeki türban yasağı nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açtığı davanın dün aleyhine sonuçlanmasıyla AİHM hukukî bir davada siyasal karar vererek inandırıcılığını, güvenilirliğini yitirmiştir.

(…)Bu karar, genelde Batı'nın özelde Avrupa'nın özellikle 11 Eylül'le birlikte şiddetlenen Müslüman dünyaya bakışının önemli bir göstergesidir.

Karşı cinse dönüşme ile eşcinsel evlenme isteği ve taleplerinin insan hakkı kabul edildiği, Musevi bir öğrencinin dinî inancını gerekçe göstererek cumartesi günü sınava girmemesini, yine Yahova şahitlerinin askerliği reddetmesini dinî hak ve özgürlükler çerçevesinde değerlendiren sözde İnsan Hakları Mahkemesi'nin kendilerinden olmayan farklı kültür ve değerlere bakışında nasıl bir çifte standart içinde olduğunun çok açık bir örneğidir.

(…)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin adı ile örtüşmeyen böyle bir karar vermesi Batının ortaçağ zihniyetinin de bir tezahürüdür. Avrupa'nın bilinçaltında İslâm karşıtlığının hâlâ ağır bastığının ve Türkiye'deki sanal korku ve kaygıların Avrupa'ya da taşındığının ve yaygınlaştırma eğilimi içerisinde olduğunun göstergesidir.

Aslında hangi kurum ve mahkeme olursa olsun tabiî hukukun insanlara tanıdığı, insanların doğuştan ve sırf insan olmaları sebebiyle sahip oldukları temel haklarını, bu arada giyim konusundaki bireysel tercihlerini tanıyıp tanımaması bu hakkın varlığını tartışma haline getirmez. Olsa olsa kendilerini bu anlamda tartışma konusu yapar. (…)AİHM kararı ile sorun kapanmamış, aksine yeni boyutlar kazanmıştır. Hukuk toplumsal değerler ve gelişmeler ile çelişki halinde olamaz!

Avrupa Birliği üyesi hiçbir ülkede böyle bir kısıtlama olmamasına rağmen, hatta söz konusu başvurucu Leyla Şahin AB ülkesi Avusturya'da yaşamasına ve üniversiteyi bitirmiş olmasına rağmen, böyle bir karar gösteriyor ki AİHM'nin hak ve özgürlükler alanında kısıtlamaları Türkiye bakımından meşru sayması, (…) Batı'daki "doğu için böylesi iyidir" anlayışının bir uzantısı olsa gerektir.

Türkiye'de dayatmacı birtakım yasakçı çevreleri sevindiren bu karara rağmen tabiî bir insan hakkı olan başörtüsü ile eğitim hakkı talebinden vazgeçilmiş değildir. Ülke içerisinde de Hükümet, tüm toplumun duyarlılıklarını görmezden gelemez, gelmemelidir."

Bu açıklamada yer alan "Hukukun toplumsal değerler ve gelişmeler ile çelişki halinde olamayacağı"na ilişkin cümle konunun kalbini oluşturuyor. Toplumsal değerlerle adalet ve yasa arasındaki bağıntı ve bunlar arasında çelişki oluştuğunda hangisinin tercih edilmesi gerektiği hususu, başlı başına ele alınmaya değer bir meseledir. Bir başka yazımızda bu konuya değinmeye çalışacağız.


13 Kasım 2005
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED