T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 AĞUSTOS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Davut DURSUN

Kral Faysal'dan kırk yıl sonra Kral Abdullah'ın ziyareti

Kırk yıllık bir aradan sonra Suudi Arabistan Kralı'nın Türkiye'ye resmi ziyaret yapması çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir gelişmedir. Bu olay aynen Türkiye'nin 1936 yılında ziyaret ettiği Mısır'ı tam kırk sene sonra yeniden ziyaret etmesine benzemektedir.

Türkiye ile Suudi Arabistan sınır komşusu olmamakla beraber aynı bölgede bulunan, aralarında tarihi ve kültürel ortak bağlara sahip, ticari ve ekonomik ilişkileri belli bir düzeye gelmiş iki önemli ülkedir. Türkiye gibi Suudi Arabistan'ın da bulunduğu bölgede önemli bir nüfuza ve etkinliğe sahip olduğu açıktır. Özellikle zengin petrol kaynakları ile İslam dininin en önemli iki merkezi olan Mekke ve Medine'nin bu ülkede bulunması Suudi Arabistan'ın önemini artıran bir özelliktir. Bunun yanında belli bir yönetim sistemini temsil etmesi, son yıllarda modernleşme hareketinde ulaştığı nokta, dikkatleri üzerine çekmesinde önemli olmuştur.

Türkiye ile Suudi Arabistan arasında siyasi rejim, ekonomik düzen ve toplumsal yapı bakımından büyük farklılıklar var. Yakın ilişkilerin tesisi için bunların aynı olması gerekmiyor; ancak karşılıklı saygı, içişlerine karışmama ve olduğu gibi kabul etme mecburiyeti var.

Bundan tam kırk yıl önce Suudi Arabistan Kralı Faysal (öl. 1975) 29 Ağustos 1966'da Türkiye'yi ziyaret etmişti. Kral Faysal Müslümanların dünya siyasetinde etkili olabilmeleri için birlik olmaları gerektiğine inanan, bu amaçla İslam Birliği veya İslam Paktı tezini savunan bir liderdi. İslam'a olan bağlılığı ve mütevazı hayatı ile tanınıyordu. Hayatı boyunca İslam Birliği tezi için çalışmış ve Müslüman ülke liderlerinin katılımıyla bir İslam Zirvesi'nin toplanması amacıyla büyük gayret göstermişti.

İslam Zirvesi'nin toplanması tezini ilk defa Nijerya Başbakanı Ahmed Bello Mekke'de toplanan 1965 yılındaki Rabitatu'l-Alemi'l-İslami toplantısında ortaya atınca bunu gerçekleştirmek için Kral Faysal çalışmalara başlamış ve bu çerçevede Müslüman ülke başkentlerini ziyaret etmişti. Kral Faysal'ın Ağustos 1966'da Türkiye'ye gerçekleştirdiği gezisi de bu çerçevede olmuştu.

Altmışlı yılların ortalarında Türkiye yeni bir arayış içerisindeydi. Bir yandan Batı ittifakı içerisindeki yerini korumayı ama sadece Batı'ya dayalı dış politikasını değiştirip çeşitlendirmeyi düşünüyordu. Zira İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana izlediği her konuda Batı yanlısı dış politika stratejisinin büyük bir hata olduğu 1964 Aralık'ında Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki oylamasında bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmış ve Türkiye'ye hiçbir Batı ülkesi destek olmamıştı. Türkiye'nin yanlışı anlaması için böylesine bir şok gerekli olmuştur. Bunun üzerine Türkiye tek yanlı dış politikasını Doğu Bloku ve Üçüncü Dünya ülkelerine doğru genişleterek çeşitlendirmeye ve çok yönlülüğe doğru taşımaya karar vermişti.

Böyle bir zamanda Türkiye'ye gelen Kral Faysal'ın ziyareti önemli bir fırsat olmuştur. Bununla birlikte Türkiye'nin o günkü şartlarda Kral Faysal'ın İslam Paktı veya İslam Birliği tezine pek sıcak bakmadığı da bilinmektedir. Ama yine de İslam Zirve Konferansı fikrine fazla soğuk durmamış ve belli ölçüde destek verdiği gündeme yansımıştır.

İslam Zirvesi 1967'de patlak veren Arap-İsrail Savaşı nedeniyle toplanamamış ve konferansın toplanması için 1969 yılının Eylül ayını beklemek gerekmiştir. Bilindiği gibi 1969 Ağustos'unda Kudüs'teki Mescid-i Aksa'nın bir Yahudi genci tarafından kundaklanmasının Müslümanlarda yarattığı infial İslam Zirvesi'nin toplanması yolunu açmıştır. Geçtiğimiz hafta Malezya'da olağanüstü toplanan İslam Konferansı Örgütü böyle bir süreçte doğmuştur ve merhum Kral Faysal'ın bunda büyük katkısı bulunmaktadır.

Bu olaydan tam kırk yıl sonra Suudi Arabistan Kralı Abdullah beraberindeki kalabalık bir heyetle Türkiye'yi resmen ziyaret etmektedir. Altmışların ortalarında Türkiye dış politikada yeni bir açılımın eşiğindeyken Kral Faysal Türkiye'yi ziyaret etmişti; bugün de Türkiye her alanda yeni bir dönemin başlarında bulunuyor. Bölgede ve dünyada daha etkin olmak, bölgesel sorunlarının çözümünde inisiyatif almak, kalkınma projelerini başarıyla sonuçlandırmak istemektedir.

Kral Abdullah'ın ziyareti geç kalmış olmakla beraber önemli bir ziyarettir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi