T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 AĞUSTOS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Tarih sizi unutmayacak!

İsrail'e yönelik nefretle Arap rejimlere yönelik öfke arasında kıyaslama yapsak nasıl bir sonuç çıkar ortaya? Mısır yönetimine, S. Arabistan yönetimine, Ürdün yönetimine yönelik öfke, İsrail'e yönelik düşmanlığa paralel olarak hızla tırmanıyor. Bu rejimlerin ABD ve İngiltere'nin Ortadoğu politikalarının önünü açmaları, kendi haklarının sesine kulak tıkamaları, İsrail'in Lübnan saldırıları için mazeret üretmeleri, mezhep farklılığını gerekçe göstererek İsrail saldırılarını adeta alkışlamaları, bu yolla hem derin bir düşmanlığı tahrik etmeleri hem de rejimlerini kurtarmak için ABD ve İngiltere'nin gözüne girmeye çalışmaları kendilerine yönelik kitlesel öfkeyi patlama noktasına getirdi.

ABD korkusundan İKÖ toplantısına bile katılamayan rejimler Amerika'nın, kitleler ise Lübnan halkının yanında. Öteden beri var olan bu ayrışma iktidar elitlerini sonunu getirecek güçlü bir dalgaya dönüşüyor. Lübnan'ı parçalama senaryoları daha da somutlaşır, Suriye'yi işgal süreci başlarsa Arap dünyası asıl savaşı kendi içinde ve rejimlerine karşı yapacak.

Kahire'de yapılan Lübnan'a destek gösterisinde Hüsnü Mübarek için "İsrail'in Mısır Elçisi" sloganları atıldı. Rejim yanlısı dini liderler, Hizbullah karşıtı fetvalar yayınlarken, bölgenin gerçek liderleri ABD-İngiliz-İsrail cephesinin bütün pisliklerini ortaya döküyor. Suudi ailesine bağlı Şeyh Abdullah bin Cebr; "Hizbullah'ı desteklemek, başarısı için dua etmek haramdır. Sünniler Hizbullah'ı kınamalı. Ona sempati besleyenlerle arasına mesafe koymalı" diyerek "Hizbullah'ın başarısı için dua etmenin bile haram olduğunu" söylerken S. Arabistanlı alimler ve entelektüeller bu fetvaya karşı harekete geçti. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'a destek verdiklerini belirten grubun sözcüsü Şeyh Selman el-Avde, dünya Müslümanlarının Lübnan halkı yanında olmasını ve onlara gereken insani, maddi ve manevi yardımları esirgememesi gerektiğini söyledi. Yine S. Arabistan'da halk, Hizbullah'a destek için birbirlerine cep mesajlarını gönderirken gençler, rejimlerinin aksine Hizbullah ve Lübnan'a destek için boykot çağrıları yapıyor, Riyad'da 1 milyon bildiri dağıtıyor.

Mısır yönetimi, ABD ve İsrail'in Lübnan senaryosunu meşrulaştırmak için, mezhep farklılığı silahını kullanırken, Sünniliğin kalesi olan Ezher Üniveristesi öğrencileri Lübnan ve Hizbullah'a destek gösterileri yapıyor. Fransa'daki başörtüsü yasağına destek veren dini liderler, Hizbullah karşıtı fetvalar yayınlarken, gerçeği gören dini liderler, aydınlar, gazeteciler ve halk dayanışma çağrıları yapıyor. Dünyanın en büyük Sünni cemaati olan Müslüman Kardeşler, Lübnan halkına ve Hizbullah'a tam destek veren açıklamalar yayınlıyor. Hizbullah saflarında savaşmaları için 10 bin savaşçıyı Lübnan'a göndermeye hazır olduğunu duyuruyor.

Irak'ta bazı Şii ve Sünni grupların kör bir düşmanlıkla yakalandıkları mezhep çatışması tuzağı rejimlerin katılarıyla derinleştirilmeye çalışılırken, kitleler saldırıya uğrayan her ülkeye, her topluma mezhep farklılığı gözetmeden açık destek veriyor. Rejimlerin ilkel, aşiret politikalarının fersah fersah ilerisinde olan kitleler, tehlikenin aslında ne olduğunun çok iyi farkında. Bu bilinç hem ABD ve İsrail için hem de baskıcı rejimler için tehlike çanları anlamına geliyor.

Bölgede mezhep krizi değil rejim krizi var. ABD/İngiliz/İsrail saldırganlığının önünü açan despotik rejimler en büyük sorun. Şimdi bu yönetimler geriliyor, dini cemaatlerin toplumlar üzerindeki etkisi güçleniyor. Bu da Ortadoğu'nun keskin bir iç hesaplaşmaya doğru sürüklendiğinin göstergesi. 170 civarında Müslüman alim ve entelektüelin yayınladığı bildirideki şu cümleler, işte yaklaşan büyük hesaplaşmaya işaret ediyor:

"Ey Müslüman ülkelerin liderleri! Haçlı Siyonist tufanın zararlarında ancak Allah'ın ipine sarılarak ve ümmetin birliğini temin ederek korunabiliriz. Bu tufan önlenemez ise zararını hepimiz çekeriz fakat bu durumda hükümetlerin zararı, halkın zararından daha büyük olur.

Bizler sizlerden İsrail ile yaptığınız gizli açık tüm siyasal ve ekonomik ilişkileri kesmenizi ve bizlere ölüm, yıkım, zillet ve tefrikadan başka hiçbir şey getirmeyen 'Barış Evhamları'ndan vazgeçmenizi istiyoruz.

Ey Müslüman yöneticiler! Sizleri Allah için uyarıyor ve tarihten ders almaya çağırıyoruz. Yaptıklarınızı ne halk ne de tarih unutmayacaktır. Sizden önceki liderlerden de mi ibret ve ders almazsınız?!"

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi