T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 AĞUSTOS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yusuf KAPLAN

"Bu iğrenç gösteriyi oturup seyredecek ne suç işledin?"

Wallerstein, (bugünkü Düşünce Gündemi'ne aldığımız en son yazısında) Bush Amerikası'nın Irak'a barbarca yerleşmesinin en temel nedenlerinden birinin, özetle, "bütün dünyayı korkutmak, dize getirmek ve Amerika'ya boyun eğdirmek olduğunu" söylüyor. Aynı şeyin İsrail üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığını da ima ediyor. Ama biz bütün bunları göremiyoruz; ya da görmek istemiyoruz nedense.

Belki de böyle bir şeyin tahayyül bile edilemeyeceğini düşündüğümüz için olsa gerek. Ne de olsa, Amerika, özgürlükler ülkesi! Ne de olsa Amerikan rüyası diye bir şey var ve Amerika bu rüyayı bütün dünyaya yaymak istiyor, diye düşünüyoruz safça, salakça ve de asalakça!

Uygarlıklar, "bir gecede" çökmezler. Çöküş işaretleri belirginleşmeye başladığı ândan itibaren, bir yandan, büyük, hastalıklı bir narsizm duygusuyla yaşayarak, yapıp ettiklerinin azametiyle övünürler; öte yandan da, bu azametin gerisinde büyük bir talan, yalan ve hırsızlığın yattığını bilmiyorlarmışçasına hareket ederler ve bu yüzden, bu sözümona büyüklüğü, azameti kabul etmeye yanaşmayanlara karşı azmanlaşır, saldırganlaşır ve barbarlaşırlar. Tıpkı Grekler, Romalılar ve Avrupalılar gibi.

Güce ve güç üzerinden üretilen şiddete tapan pagan uygarlıklar, her zaman güçlerinin tam zirvesindeyken çökmüşlerdir. Tıpkı pagan Grekler, tıpkı pagan Romalılar, tıpkı modern pagan Avrupalılar gibi.

İşte şu ân dünyanın jandarması rolünü oynayan eski Roma'nın klonlanmış ve biraz daha şişirilmiş, açgözlü, doymak bilmez postmodern pagan versiyonu Amerika da tam böylesi bir çöküş sürecinin eşiğine sürüklenmiş durumda: Yüzyıldır yaşanan bir yükselme ve çöküş süreci bu: Önce yüzyıl boyunca Latin Amerika ülkelerine kan kusturdular; ardından İkinci Dünya Savaşı'ndan itibaren Pasifik'e, Atlantik'e ve özellikle de son çeyrek asırdır İslâm coğrafyasına derinlemesine ve bütün askerî güçleriyle yerleşerek kan kusturuyorlar.

Bugün Amerikan uygarlığını ve barbarlığını bekleyen traji-komik son da, tıpkı güçlerinin zirvesindeyken çöken Greklerin ve özellikle de Romalıların sonuna çok benziyor.

Çağımızın cins kafalarından Lewis Mumford, bu paralellikleri adeta bir sanatçı duyarlığı ile şöyle tasvir ediyor:

"Grek uygarlığının çözülüşü, öylesine sarsıcı bir hızla gerçekleşti ki, Greklerin en zeki beyinleri bile, başlarına gelenleri bilemiyorlardı. Yoğun bir kültürel canlanma dönemi sırasında patlak verdiği için, çöküş, tam anlamıyla şoke edici olmuştu. Yozlaşma ve şiddet dalgası, hayatın organik yapısını paramparça etti. Her ne kadar, dış kabuk bütünlüğünü koruyor gibi görünse de, ruh, çökmüştü. Sonunda, Greklerin çöküşü kaçınılmaz olmuştu."

Mumford'ın eski Roma tasvirleri ve tahlilleri yeni Roma Amerika'ya ne kadar da benziyor öyle. İşte birkaç pasaj:

"Yemek-içmek, inşa etmek, çiftleşmek, savaşmak ve yönetmek: Romalıyı Romalı yapan özellikler bunlar."

"O zamanlar, Romalılar, kendilerini, tanrılar gibi yaşayan ve hatta insan gibi yaşamayı terk eden kişiler olarak görüyorlardı."

"Siyasî olarak Roma düzeni, bu dünyanın halklarını birleştirmiş, onlara barış ve düzenli yönetim nimetini vermiş ve sonunda karşılıklı münasebet kurabilmeleri için ortak bir dil, Grekçe, armağan etmişti. Ancak bu birleşme, dayatılan bir birleşmeydi ve tek-taraflıydı; eşitler arasında gerçekleştirilen bir ortaklık sistemi değil, her şeyi kontrol altına almak isteyen bir inzibat sistemiydi. ... Roma'nın bütün bu hukuk, adalet ve düzen gösterisinin gerisinde yağmacılık va gasp olguları yatıyordu ve Roma sisteminin köşetaşı, insan köleliliği sistemiydi."

"Roma düzeni, baskıyla gerçekleştirilen bir düzendi."

"Terörizm, şiddet ve şehvet düşkünlüğü, akıl almayacak ölçülerde organizeli ve sistemli bir hâl almıştı. İnsanlar, inanın ruhunu öldüren ve vicdanını karartan bu ustaca, büyük bir hünerle gerçekleştirilen zorbalıklardan, işkencelerden intikam alma güdüsüyle büyük haz alıyorlardı. Romalılar, estetik işkence ustaları olmuşlardı. Doymak bilmez bir şekilde kurban arayışı, suç ve cinayetin alanını ve anlamını alabildiğine genişletmişti."

Tüm bu olup bitenlerin Roma'nın çöküşün habercisi olduğunu gören Seneca, Romalı yurttaşlarına şöyle haykıracaktı: "Sen ey zavallı yurttaşım, sen, bu iğrenç gösteriyi oturup seyredecek ne suç işledin?"

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi