T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
G Ü N D E M 13 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Reyting canavarının paralı askerleri

Kadrolu seyirciler, son günlerde televizyon programlarının asli unsuruna dönüştü. Çoğu varoşlardan özel seçilen insanların bir bölümü yapımcılardan para alarak, bir bölümü de simsarlara para ödeyerek bu programlara katılıyor

Elif
Yıldız
Milli felakete dönüşen sabah ve eğlence programları artık sanal gündemimizi belirler hale geldi. Bu programlara katılan 'kadrolu seyirciler' meşhur oldu ve programları ele geçirdi. Ayrı kanallarda sabah programı sunan Seda Sayan ve Lerzan Mutlu'nun kavgasında, iki sunucuyu birbirine düşüren seyirciler, Sayan'ın programında Lerzan'a verip veriştirirken, ertesi gün Mutlu'nun programına katılıp, Seda'ya gözdağı verdi.

Lerzan Mutlu'nun, bu seyircilere kendi programından başka bir yere çıkmaması için program başına biner YTL teklif ettiği ancak kadınların bu parayı beğenmediği bile söylendi. Ekranlarda tartışılan uydurmaca aşklarda da yorum yapmayı kendine görev edinen kadınlar, bu kişilerin özel yaşamlarına dair istihbarat bilgileri de toplamakta da oldukça başarılı. Mesela evlilik yarışmasında evlenmek üzere olan Selma'nın daha önce dansöz olduğunu ve bir bebek kaybettiğini öğrenip, erkek tarafına duyurdular. 'Tahrip gücü yüksek' kadınların gazına gelen Murat Taşdemir ve Banu Alkan, birbirlerine ekran önünde şiddet uyguladı. Seda Sayan ve Ahu Tuğba, evlilik kararı alabilmek için seyircilerden onay bekler oldu.

AYDIN'IN PROGRAM KULİSİ

Sabah saat 08.00. Tebdili kıyafetle, Sefaköy'de ATV programlarının hazırlandığı stüdyonun yanındaki kantindeyiz. İstanbul'un üç ayrı semtinden servislerle toplanan çoğunluğu kadın olan 100 kadar seyirci, program için hazırlık yapıyor. Masalardan birine ilişip, kendimi tanıştırıyorum ve 'kadrolu seyirciler'le ilgili haber yapacağımı söylüyorum. Ekranlarda kavgalarıyla gündem oluşturan seyircilerin ekran arkasındaki bilinmeyenlerini anlatıyorlar.

Ekranlarda sıkça görmeye alıştığımız Ayla Hanım, bir seyirci koordinatörü. Mehmet Ali Erbil, Seda Sayan ve Aydın gibi ünlülerin programına isteğe göre seyirci topluyor. Aydın'ın programına katılmanın tek yolu Ayla Hanım'dan geçiyor. 'Sızmaları' önlemek için gelen herkesin kimliği, program öncesi toplanıyor. Tüm bunlar bende, KST, yani 'Kadrolu Seyirciler Teşkilatı' gibi 'gizli bir örgütlenme' imajı oluşturuyor.

AHU TUĞBA'NIN BELALISI...

Gruplarda bir hiyerarşi de var. Herkes grup başlarından korkuyor. Bir kadın, "Yasak olduğu halde, grup başları seyircilerden programına göre para topluyor. Bunun duyulmasını istemiyorlar" diyor. Bir kadın programlara gelmek için kıyafet ve makyaj malzemesi için harcadığı paradan yakınıyor. Görevlilerin kendilerine, "Renkli ve pırıltılı giyinin, makyaj yapın, takı takın, şıkır şıkır olun" diye uyarıda bulunduğunu söylüyor. Kantin aynı zamanda, bazı akıllı kadınlar için kıyafet ve takı satış merkezine dönüşmüş. Seyircilere gelen bir diğer talep ise Türkiye'nin gündeminde olan konular bilgi sahibi olmaları ve soru sormaları. Mesela, Ahu Tuğba'nın 'belalısı' Meriç Bey'e sorulması daha makbul.

DEŞİFRE OLDUM, KOVULDUM...

Seyircilerle sohbetim, kısa süre sonra, ekip başlarını rahatsız ediyor. Ekip başı kadınlardan biri güvenlik görevlisiyle yanıma gelip, "Burada fotoğraf çekmek yasak" diyor. Güvenlikçilerin nezaretinde, kantinden çıkıyorum. Tam bu sırada bir kadın arkamdan, "Kızım beni de yaz. İşsiz bir sanatçıyım. Belki iş bulurum" diye sesleniyor.

Polemikçiler ve güzel kadınlar revaçta

Televizyon şirketleri programlara seyirci temin etmesi için ajanslarla irtibata geçiyor. Ajanslar, 'seyirci koordinatörü' denilen simsarlardan, hangi program için kaç kişi istediğini bildiriyor. Bu kişiler de varoşlardan, genellikle işsiz ve ekonomik durumu kötü olan insanları toplayıp stüdyolara götürüyor. Genç, güzel ve bakımlı kadınlar ile ilginç tipli, ağzı laf yapan, kavgacı ve polemik yeteneği olan konuklar, zamanla programlarda sivrilip, 'aranan' eleman haline geliyor. 'Kadrolu seyirci' ekipleri, bazen kanaldan kanala, büyük paralarla transfer edilebiliyor.

Kimi para alıyor, kimi veriyor

Televizyon seyircilerinin bir bölümü para alıyor, bir bölümü ise para ödeyerek stüdyoya geliyor. Ajanslar ekip başlarına, seyirci başına genellikle 15 YTL ödüyor. Kanallar, anlaşmalı seyircilere fazladan ücret ödüyor. Ekip başlarının, aldıkları parayla yetinmeyip, seyircilerden, programına göre para aldığı iddia ediliyor. Mesela, Seda Sayan, Lerzan Mutlu ya da Aydın'ın programına katılmak istiyorsanız, ekip başına 3 YTL ödemeniz gerekiyor. Bu para, İbo Show için 10 -15 milyon.

İbo saygılı, Mehmet Ali sulu Beyaz'ın tercihi üniversiteli

Eğlence programlarında, seyircilerin bedensel ve zihinsel kusurları da gülmece malzemesi yapılıyor. Mehmet Ali Erbil, konuklarının kusurlarıyla alay ederek insanları güldürme yöntemini seçenlerin başında geliyor. Erbil, Jess, tikli Hilmi ve obez ikizleri bol bol kullanıyor. İbrahim Tatlıses, 'kadrolu seyircileri'ne çok saygılı. Seyircilerine ve konuklarına özel bir ilgi gösteren İbo'nun programında, genç ve bakımlı kadınlar, özellikle en öne alınıyor ve program boyunca sürekli oynatılıyor.

Beyaz Show ve Okan Bayülgen'in programları için üniversiteli gençler tercih ediliyor. Öğrenciler, bu programlara, dinamik ve elit bir hava katıyor.

Güzel kadınlar en önde: Hoplayın zıplayın, oynayın

Üç genç, 18 yaşındalar. Okulu bırakmışlar, işsizler. Genç ve güzel oldukları için yapımcının stüdyoda özellikle olmasını istediği seyirciler. İbo Show'a da katılıyorlar ve en öndeki yerlerini alıyorlar. Kızlardan biri, "Stüdyo yönetmeni bizi özellikle öne alıyor. Hiç oturmayın, hoplayın, zıplayın diye sürekli uyarıyor" diyor.

Bazı seyirciler, televizyondaki saçma sapan tartışmaların ve sanal aşkların Türkiye gündemine nasıl oturtulduğuna ilişkin önemli ipuçları veriyor:

"Bu programlarda tartışılan bu aşklar tamamen senaryo, düzmece. Biz de inanmıyoruz ama görevimiz ekran başındaki seyirciye inandırmak. Program yöneticileri bu yüzden sık sık 'Soru sorun, tartışma yaratın' diye uyarıyor. Lerzan Mutlu ile Seda Sayan kavgasında hangisinin programındaysak onun yanında yer alıyoruz. Lerzan'a gidip, 'En büyük Lerzan' derken, Seda'ya çıkıp, aynı övgüyü ona yapıyoruz."

Bizleri aksesuar görüyorlar

Elinde tespih, 67'lik bir amca oturuyor kadınların arasında. Emekli taksi şoförü amca, bu ortamın müdavimi. Şikayeti, erkek seyircilerin bilerek pasifize edilmesi. "Hiç bize mikrofon vermiyorlar" diyor. Yanında oturan genç ise 1999'dan beri düzenli olarak programlara katıldığını, bu sayede bir çok yapımcıyla tanışıp dizilerde oynama fırsatı bulduğunu anlatıyor.Bir başkası, "Stüdyonun kapısından içeri adım attıktan sonra hiçbir değerimiz yok. Bizi aksesuar olarak kullanıyorlar" diye yakınıyor.

Televizyon uzmanları konuşuyor

Bekir Hazar: (Yeni Şafak)
Kadın programlarındaki kişiler işe gider gibi programa gidiyor. Böyle bir meslek doğdu. "Ne iş yaparsın, kadın programı konuğum." Parlayan kadın grupları, futbolcu gibi kanaldan kanala transfer oluyor, ekipleriyle pazarlık masasına oturuyor. Geçen gün bir kadına, Lerzan Mutlu'nun programından günlük bin YTL teklif edilmiş, gitmemiş. Şu anda kahraman gibi şöhretin tozpembeliğini yaşıyorlar. Reyting adına inanılmaz bir kadın sömürüsü var. Buralara katılan erkekler ise dövülecek konu mankenleri.

Cengiz Semercioğlu: (Hürriyet Gazetesi)
Televizyonlar bu seyirciler için ajanslara 15-20 YTL para ödüyor. Mesela ajans, Sultanbeyli'da oturan bir kadına, "50 kadın getir sana şu kadar para" diyor. Grup başlarındaki kadınlar kendilerine verilen paraları seyirciye dağıtmadığı gibi getirdikleri seyircilerden el altından para alıyor.

Burhan Ayeri: (Akşam Gazetesi)
Bunlar gelir düzeyi düşük kişiler. Dövüşmenin şöhret getirdiği bu meslekte para alıyor, cazgırlaşıyorlar. Uyduruk aşklarla enayi avına çıkanlara alet oluyorlar. Erkekler kahvede otururlarken kadınlar televizyonlarda oturuyor. Ben bunlara artık mantıklı bir şey söyleyemiyorum. Söylersem hakarete girecek. Bu kadınlar hiç çamaşır, bulaşık yıkamıyor mu? Çocukları yok mu?


M. Ali Erbil'e ekran yasağı gelebilir!

RTÜK, dün yaptığı olağanüstü toplantıda şovmen Mehmet Ali Erbil'in "Ya Şundadır Ya Bunda" adlı televizyon programında bir seyircinin pantolununu indirerek neden olduğu rezalet konusunda programı yayınlayan ATV'den savunma istedi. Kanalın yaptığı savunma yeterli bulunmaz ise programa 12 kez durdurma cezası verilecek. Ayrıca programın yapımcısı ve varsa sunucusu bu süre hiçbir ad altında başka bir program yapamayacak. İstanbul Basın Savcılığı da bir yıla kadar hapis istemiyle soruşturma başlattı.

  • ASLIHAN ALTAY KARATAŞ / ANKARA

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi