T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 MART 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Rüşvet hassasiyeti

Türkiye'ye müze kurulsun diye yaptıkları hibe ile ilgili anlaşmaya, Japonların, "Açılacak ihalelere rüşvet bulaşmayacak" şartını koydurması ağırınıza mı gitti? Gitmesin. Türkiye, maalesef, üzerine yapışmış 'rüşvetin yaygın olduğu ülke' yaftasından hâlâ kurtulabilmiş değil. Elin Japonu, belli bir amaçla verdiği 3 milyon doların ona-buna peşkeş çekilmemesinin garantisini almaya çalışmış işte. Ellerindeki bu garanti belgesine rağmen adamların aklı arkada kalmışsa hiç şaşırmam.

Bugünün teknolojisi istenirse toplumları daha ahlâklı kılabilir. İşte görüyorsunuz, bir albayın akla ziyan ilişkileri, mahkeme kararıyla cep telefonu dinlemeye alınarak, ortaya çıkarılabildi. Para hareketleri de çok kolay izlenebiliyor bugün. 'Aliye' dizisini çekenlerin başına gelen de biraz teknolojik bir skandal; eskiden kıırılınca yen içinde kalan kolları şimdilerde saklamak hiç kolay değil.

Ülkeler için de durum aynı. 'Uluslararası Saydamlık Enstitüsü' adlı kurum ülkeleri tarassut altında tutup her yıl karne veriyor. Dünya Bankası'nın desteklediği pek çok araştırma projesi her ülkede hangi alanlarda yanlış işler yapıldığını herkesin gözüne sokuyor. Bütün uluslararası kurum ve kuruluşların dikkatle izlediği ülkelerden biri de Türkiye. Raporlara göre, Türkiye, kendilerini liberal ekonomiye açmış Doğu Avrupa ülkeleriyle aynı ligde, rüşvete açık bir ülke olarak, görülüyor... Dün gazete manşetlerine tırmanan 'rüşvet garantisi' Japonlar'la ilgiliydi; araştırılsa pek çok başka ülkenin de hibe anlaşmalarına benzer cümleler koydurmak istediği görülecektir.

Hükümete haksızlık etmeyelim: Ak Parti rüşvetle mücadeleyi sözden fiile çıkartmak için az çaba sarf etmedi. Eskiden tek bir siyasînin iki dudağı arasında bulunan mâlî kararlar için birkaç bağımsız üst kuruldan onay alınması gerekiyor bugün; yargı denetimine ek olarak... Bu kurumsal yapıyı daha da tahkim etmek, harcama gerektiren alanlarda şeffaflığı sağlamak şart.

Askerlerin kendi içlerindeki çürük elmalar konusunda gösterdikleri hassasiyeti de takdir etmeyi unutmamalıyız. Bir emekli kuvvet komutanını yargılayıp rütbesini elinden aldı Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK); halen muvazzaf bir korgeneral de yolsuzluk iddiasıyla yargılanıyor. Çete suçlamasına muhatap albay tutuklandı. Yanlışa el uzatanlara müsamaha edilmeyeceği mesajını açık seçik veriyor TSK...

Siyasîlerin de aynı hassasiyeti fazlasıyla taşıması ve Beytülmâl'e el uzatana asla müsamaha edilmeyeceği mesajını her fırsatta yenilemesi gerekiyor. İllâ suç üstünde yakalanması veya iyice batağa gömülmesi gerekmiyor yolsuzluğa bulaşanın; emaresi bile bu alanda 'sıfır müsamaha' ilkesinin geçerli olduğunun hatırlatılması için yeterli sayılmalı. Geçmiş politikacıları Yüce Divan kapılarına düşüren, partileri Meclis-dışı bırakan süreç bütün siyasî kadrolar için göz açıcı bir mesajdır aslında.

Vaktiyle, sürekli askerî darbe yaşanan bir Afrika ülkesi, çareyi, anayasasına, "Bu ülkede darbe yapmak yasaktır" cümlesini yazdırmakta bulmuştu; anayasadaki o madde ülkedeki darbe heveslilerini durdurmadı. Afrika'da en fazla askerî müdahale yaşanan, anayasasında darbeleri yasaklamış olan ülkedir... Yasalarda rüşvetin yasaklanması, hatta uluslararası hibe anlaşmalarına 'rüşvet kısıtlaması' öngören cümle konulması, bir ülkede haksız iktisabın önünü kesmez, rüşveti bitirmez. Bu konuda bir ahlâk seferberliği de gerekiyor.

Japonya bu alanda Türkiye'ye örnek olabilir. Japon yasaları rüşvet türü kötü alışkanlıklara ağır cezalar öngördüğü gibi, ülke gelenekleri de yanlışa bulaşan siyasîlerin konumlarını sürdürmesine izin vermiyor. Sıradan bir Japon, aldığı ahlâk eğitimi sonucu, kendisine ait olmayana el uzatmayı bütün sülâlesinin yüzünü kızartacak bir alçaklık olarak görüyor. Yanlışlık yapanı toplum dışlıyor.

Türkiye'yi 'temiz insanlar ülkesi' olarak tanıtamamışsak, içimizdeki yanlış insanlara göz açtırmamayı başamadığımız içindir. Hibe olarak bağışladıkları parayı rüşvetçiye çarçur ettirmeme gayretindeki Japonlara niye kızalım ki?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi