T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
İZDÜŞÜM
Abdullah MURADOĞLU

Kurt dumanlı havayı sever

Asker-siyaset ilişkisi 1960'lardan bu yana Türkiye'nin değişmeyen gündem maddelerinden biri. Süleyman Demirel, asker-siyaset ilişkileri bakımından Türkiye'nin en deneyimli devlet adamı. Demirel, Başbakanlık yaptığı dönemlerde askeri siyaset dışında, Kışla içinde tutmaya çabaladı. Ancak bu her zaman kolay olmadı. Demirel 1966'da dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Cemal Tural'la sürtüştü. Gerginlik, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın devreye girmesi, Ana Muhalefet Partisi lideri İsmet Paşa'nın da Sunay'a destek vermesiyle aşılabildi. Tural Paşa, demokrasiye bağlılık demeçleri vermek durumunda kaldı. Bugünkü CHP'nin, İsmet Paşa'nın aksine bir tutum izleyerek bir gerilim politikası izlemesi dikkat çekici değil mi?

* * *

Her hükümet uyumlu Genelkurmay Başkanları ile çalışmayı ister. Bu bir uygunluk meselesi. Örneğin, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın görev süresi iki kez uzatıldı. Bunun başka örnekleri de var. Cumhurbaşkanı bile uygun bulmadığı atamaları yapmıyor, uygun görmediği kişileri seçmiyor.

12 Mart öncesinde orduda yapılan üst komuta atamaları Demirel'in Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu'nun inisiyatifinde gerçekleşti. Topaloğlu, Hava Kuvvetleri'ne Muhsin Batur'un, Kara Kuvvetleri'ne Faruk Gürler'in getirilmesini sağlamıştı. Her iki general 12 Mart darbesinin en önemli isimleriydi. Demirel bunu hiç unutmadı. Topaloğlu da 12 Mart'tan sonra Demirel çevresinden uzaklaştırıldı.

* * *

1970'lerde Demirel, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ile uyum içinde çalıştı. Ne varki 1977 Haziran'ında yaşanan bir olay, Demirel, Genelkurmay ve Çankaya arasında gerginlik nedeni oldu. Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun 1977 seçimlerinden 4 gün önce sürpriz şekilde emekli edildi. Ani emeklilik işlemiyle ilgili iddialar Şemdinli'yi gölgede bırakacak cinstendi.

İddialara göre Ersun Paşa bir darbe teşebbüsünün başındaydı. Seçimler öncesinde ülke çapında siyasi şiddet olayları tırmandırılacak, çıkan çatışmalar neticesinde idareye el konulacaktı. Darbeye MHP yanlısı 200 kadar subay da destek veriyordu. İddialara bakılırsa 1 Mayıs Olayları da, Ecevit'e karşı suikast girişimleri de bu organizasyonun ürünüydü. Cumhurbaşkanı Korutürk ve Genelkurmay Başkanı Sancar darbeyi güçlükle önlemişti.

* * *

Ersun'un görevden alınmasıyla Ağustos'ta yapılacak Askeri Şura'nın kaderi değişti. Emekli edilecekler arasında orgenerallik sıraları gelen Musa Öğün ve Recai Engin gibi Ersun Paşa'ya yakınlığı ile bilinen generaller de vardı. Kara Kuvvetleri'ne kimin getirileceği konusu Hükümet ve Çankaya arasında karşılıklı istifa restleri çekmeye kadar gitti. Ne hükümetin istediği Ali Fethi Esener, ne de Genelkurmay Başkanı'nın istediği Adnan Ersöz Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirildi. Ersöz ve Esener emekli oldu. Emekliliğini bekleyen Kenan Evren en kıdemli orgeneral olarak Kara Kuvvetleri'nin başına getirildi. Evren'e Genelkurmay Başkanlığı yolu açıldı. Demirel, Sancar'ın görev süresini uzatmış olsaydı, bugün bir Kenan Evren fenomeni olmayacaktı. 12 Mart darbesine muhatap olan Demirel 1980'deki askeri darbede Başbakan'dı. Kader bu.

* * *

1977'deki Ersun Olayı ile bağlantılı olduğu iddia edilen Musa Öğün Paşa, iddiaların araştırılmasını ve kendisinin yargılanmasını istedi. Aksi takdirde Genelkurmay Başkanı görevini ihmal etmiş olurdu. Öğün'ün girişimleri sonuçsuzdu. Kol kırılır yen içinde misali iddiaların üzerine gidilemedi. Öğün emekli edildikten sonra "Haziran başından beri birbiri ardından gelen olaylar zinciri emekliliğimiz ile son buldu kanısındayım" diyordu. Mesaj açıktı. Birileri birilerinin yolunu açmıştı, birileri de bu yol üzerinde bulunduklarından temizlenmişlerdi. Bir Amerikan gazetesi ve bu gazetedeki iddiaları haberleştiren Hürriyet bu oyunun bir parçasıydı. Hatırlarsınız, geçenlerde ABD'li bir yetkilinin "Türkiye'dekiler bize üç darbe borçlu" sözleri gazetelere yansımıştı.

İnsan düşünmeden edemiyor, acaba Kenan Evren'e Genelkurmay Başkanlığı yolunu açan gelişmeler, 12 Eylül darbesini öngören bir ABD planının parçası mıydı?


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi