T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y E M E K 10 MART 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ramazan BİNGÖL

www.ramazanbingol.com

15. yüzyıl Osmanlı mutfağı

Zaman geçtikçe tüm dünyada Osmanlı ile ilgili çok ciddi araştırmalara ışık tutuluyor. Geçmiş yıllarda maalesef yabancılar tarafından yapılan bu araştırmalara gün geçtikçe kendi bilim adamlarımız ve araştırmacılarımız tarafından yapılan çalışmalar da eklenmeye başlandı. Türkiye'de Osmanlıya yani atalarımıza karşı ilgi ve merak günden güne artarak gelişiyor. Bu gelişmenin bizler ve gelecek nesillerimiz adına çok faydalı olduğu bir gerçek. Ancak bu araştırmaların bizimle ilgili bölümü tabiî ki yemek ve yemek kültürümüz üzerine. Son dönemlerde Osmanlı Mutfağı ile ilgili çok önemli eserler yayınlandı. Bunlar güzel gelişmeler olmakla beraber hala yetersiz olduğu kanaatindeyim. Yine de bu tür kitapların yayınlanması ve bu sayede bilgi sahibi olunca keşfedilmeyi bekleyen ne kadar büyük bir hazinenin üzerinde olduğumuzu anlıyorum. 15. Yüzyıl Osmanlı Mutfağı kitabını yayınlayan Bilim Evi'ne teşekkür ederim. Kitaptaki tarifler ve sağlık bilgilerine 450-500 yıl sonra dahi bazılarına hala ulaşmış değiliz. Kitaptan sizlere birkaç örnek sunuyorum. Bu bilgiler ışığında birçok sağlık ve diyete dair bilgileriniz, düşünceleriniz değişecek.

ŞİRVANİ'DEN FAYDALI BİLGİLER

Mesela "Bedenleriyle ağır işlerde çalışmayan insanlar hangi tür etleri yemelidir? Erkek şişek eti, altı aylık veya altı aylığı geçmiş kızıl erkeç oğlak eti, piliç eti, tavuk eti, keklik, turaç, çil, güvercin ve diğer bütün kuşların kanadı ve boynu şeklinde cevaplıyor. Ayrıca bu etler mutlaka sirke, limon veya koruk suyu, ekşi nar suyu ve ağaç kavununun ekşisi gibi ekşi nesnelerle pişirilmelidir.

YORGUN KİŞİLER NE YEMELİ?

Buna karşılık bedenen çalışanlar ve yorgun düşen kişilerin ne yiyeceğiyle ilgili olarak bu kişilere; ekmek olarak, mayasız sac ekmeği yani bazlamayla hamuru iyice yoğurulmuş fırın ekmeği; et olarak sığır, geyik, tavşan etiyle ciğer, dalak, bağırsak tavsiye edilir. Ayrıca buğdayla yapılan herise ve keşkek de beslenme için iyi gelmektedir. Çok çalışan ve yorulan bu kişilere sindirimi kolay; paluze, peynir, patlıcan, köknar içi, kestane, mercimek, börülce, şalgam, kavrulmuş bakla vb. şeyler de önerilmektedir.

YEMEK NE ZAMAN YENİLİR?

Kitaptaki konulardan bir diğeri de yemek vakitleri ve yiyeceklerin yeme sırasıdır. Burada mühim olan yemeklerin sindirimidir. Yemek vakitleri sayılırken mutlaka karnın iyice acıkmış olması, bir önceki yemekten bir şey kalmaması isteniyor. Bunun yanında yemekten sonra biraz uyku tavsiye ediliyor. Ayrıca kitapta sıcak vakitlerde yemekten kaçınılması ve soğuk vakitlerin tercih edilmesi, özellikle kış mevsiminde daha iyi yemek yenileceği üzerinde durulmuş.

YAŞLANDIRAN YİYECEKLER

Sakınılması gereken yiyecekler içinse insanı çabuk yaşlandırdığından dolayı ekşi yiyecekler; mideye zarar verdiği ve bedeni kuruttuğundan dolayı tatlılar üzerinde durulmuş. Bunların yanında balıkla sütün birlikte yenilmemesini, tuzlunun zararlarının tuzsuzla, tuzsuzun zararlarının da tatlıyla giderilebileceğini belirtmekte. Kitapta su ve çeşitleri, su içerken dikkat edilmesi gereken hususlar da yer almaktadır.

CURCANİYE

FAYDALARI
İştahı açar, kalbi, mideyi ve yağı güçlendirir. Midedeki safrayı ve vücuttaki yoğun balgamı yok eder, idrarı kolaylaştırır. Zayıflara, kalbi sıkışanlara, sıtmalılara, uyuza ve vücuttaki kaşıntılara, özellikle iki yaşındaki koyun eti veya dokuz aylık kızıl keçi etiyle pişirilip içine yağlı piliç veya güvercin yavrusunun eti konulduğunda son derece faydalıdır.

TARİFİ:
Et alınır, doğranıp biraz tuz eklenerek çömleğe bırakılıp su eklenir. Kaynadıkça köpüğü alınır. Etin üzerine beyaz soğan doğranır. Dövülmüş kuru kişniş, biber, tarçın ve zencefil eklenir. Eğer tercih edilirse havucun içi çıkartılır, kalanlar doğranarak çömleğe eklenir ve biraz karıştırılır. Piştikten sonra nar tanesi ve üzüm alınarak birlikte dövülür, sıcak suda biraz sirke karıştırılarak ezilir; elekle süzülür. Hazırlanan bu malzeme çömlekteki yemeğin üzerine eklenir. Nar ve üzüm suyuyla dövülmüş badem eklenerek çömleğe boşaltılır. Kaynadıkça köpüğü alınır. Çömleğin içine yemeğin ekşiliğini hafifletmesi için biraz şeker katılır. Üzerine bir avuç hünnap veya biraz gül suyu serpilerek, çevresi silinir, kıvama gelinceye kadar kor üstünde bırakılır, sonra indirilir ve afiyetle yenir.


DİVAN Ü LÜGAT-İT TÜRK'TEN ATASÖZLERİ

Yayınevi: Bilimevi Basın Yayın Ltd.Şti.
Adres: F.Kerim Gökay Cad. Okul Sk. Altunizade Sit. F Blok, D:9 Altunizade/İSTANBUL
Tel: 0 216 327 65 61
E-mail: gokkubbe@gokkubbe.com.tr


LEZZETLİ SÖZLER

"Aşıç ayur tübüm altın, kamıç ayur men kayda men?"
Tencere der dibim altın, kepçe der ki ben neredeyim?

  DİĞER YAZILAR
  • Kuş gribi tavuk ve marka
  • Kurtlar Vadisi ve künefe
  • Adana kebabına standart gerek
  • Soğuk günlerin sıcak dostu
  • Picasso tadında lokum
  • Ocakbaşı keyfi
  • Amerika'da restoran ve kafeler
  • 'Ahça çomahla bir mendil hamsi ver'
  • Hamsi efsanesi
  • Geri dön   Yazdır   Yukarı


    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi