T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

İstiklal Marşı ve Müfredat

"Kamusal alanda Tanrı'ya yer yoktur" anlamına gelen ve açıkça söylenmeye başlanan iddia ve itirazlara karşı uyanık olalım. Batı'da lâiklik böyle mi anlaşılıyor? Hayır! Ne Avrupa'da, ne ABD'de, ne İsrail'de böyle bir lâiklik anlayışı var. Lâiklik ilkesinin yararı; eşitlik adaletinin -özellikle dînî ayırımcılık tehlikesine karşı güvencesi olmasındandır. Oysa ülkemizde laiklik ilkesi "inancına göre yaşama" temel hakkının keyfiliğe varan bir takdir yetkisi ile yorumlanan sınırı, hatta bu temel hakkı kaldırma gerekçesi olarak dayatılmak isteniyor. Bu gidişle bir süre sonra İstiklâl Marşı da -Alman milli marşı gibi- "söylenmeyip sadece çalınan ve müzik olarak dinlenen bir marş olmalı, sözleri müfredattan çıkarılmalıdır" talebi de "AB'ye girme şartı" olarak karşımıza çıkarılabilir: "Biz bu marş ile kırk yıl beklesek AB'ye giremeyiz arkadaş! -Niçin? -Çünkü "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!" deniyor! Bu dizeyi en az haftada bir veya iki kez tekrarlayan çocuk, bilim-dışı şartlanma ile, kuşkusuz, artık sağlıklı bir eğitim yaşamı için elverişsiz olur!"

Bize gelince niçin lâiklik anlam değiştirir? Çünkü merhum Akif'in bu mısra'ındaki gerçeği; bu öneriyi bazı papağan (kuş) gribinden muztarip "aydınlarımıza"a belleten Bush gribi yayıcıları çok iyi kavramışlardır: Hakka tapan bir milletin istiklâli elinden alınamaz! İstiklâl hırsızları, bir yurda girmeden önce, Doğru inanc'ın alarm tertibatının sökülmesini ister ve telkin ederler. Demek oluyor ki dayatmalarının asıl amacı alarm tertibatının sökülmesi ve ev halkının gaflet uykusuna yatmasıdır. Alarm sökülünce, gaflet uykusuna dalan eve giren istiklâl hırsızları, artık dilediklerini yapar ve komşu evlere girebilmek için o evi üs olarak kullanırlar.

Avrupa Bush virüsünden kurtulmadıkça, bizim için mikroplu bir olan olmakta devam edecektir. Avrupa'da alarm sistemi henüz tamamen sökülememiştir. Çünkü ev halkının çoğunluğunun buna karşı çıkacağı anlaşılmıştır. Bu sebeple "alarm tertibatı varken bu ahlâk demir parmaklıklarına ne gerek var?" denerek "evin dış görünümünü bozan" ahlâk parmaklığı sökülmüştür. Ardından da alarm sistemi el çabukluğu ile sadece görünürde eskisine benzeyip uyarı sesi çıkmayan bir tesisata dönüştürülmüştür.

Nasreddin Hoca ile simgeleyelim: Nasreddin Hoca, istiklâli ve bu istiklâlini, aynı zamanda iç hürriyetini nasıl sağlayıp koruyacağını anlatan "tarife", "zikrün-lil-âlemîn" ile birlikte evine giderken, istiklâlini bir "çaylak" kaparak havalanmış. Hoca, çaylağın ardından seslenmiş: -Tarifesi bende, bu tarife bende oldukça, istiklâlimi ve bireysel kurtuluşumu tekrar sağlarım!

Bundan sonra Nasreddin Hoca ne yapmalı? Çok güzel bir söz söylediğine şüphe yok! "Alemlere kurtuluş ve gerçek mutluluk bildirisi" elindedir. Bush virüsü taşıyan çaylaklar da bilirler ki İsa Mesih de aynı bildirinin içeriğini tebliğ ederken "insan yalnızca ekmekle yaşayamaz, gerçek yaşama ilâhî kelâm ile olur" demiştir. Bu sebeple "çaylaklar" tekrar gelir ve bu kez "zikrün lil-âlemîn"i, "Alemlere Bildiri"yi kapmaya çalışırlar. Bu bildiri benimsenmiş, Hoca'nın bilincine yerleşmiş özümsenmiş ise kapamazlar. Sımsıkı tutuluyorsa yine kapamazlar. Bu sebeple, önce zarfı açılmaksızın zarfa konmasını, okunmamasını tebliğ ederler. Alarm kurgusunu bozmayı veya Hoca'nın bizzat sökmesini sağlamayı başarırlarsa, bir karga veya karga sürüsü göndererek zarfdan bildiriyi nihaî olarak kapıp kaçmayı tasarlarlar.

Bush virüsü ad değiştirdi. Bir zamanlar Blair'in seleflerinin adını taşıyordu ve o zamanlar virüslü çaylak ve kargaları Doğu'ya gönderen ve bu virüse adını veren kimse, "bu tarife ellerinde oldukça, istiklâllerini ellerinden kapmamıza imkân yok! Yeniden sağlıyorlar!" demişti. Gazi Paşa da bunu bildiği için "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin İstiklâl" marşının değiştirilmesi tekliflerine iltifat etmedi. Şimdi, hücum ederken takındıkları tenekeden kartal gagalarına "laiklik" markasını kondurup "laiklik budur işte!" diye Hoca'yı aldatmaya çalışıyorlar. Oysa gerçek anlamı ile lâiklik ilkesinin de başka bir adla kitapta yeri vardır. Hoca'nın Bush virüslü çaylak ve kargalara cevabı ne olmalıdır? Elbette şöyle: -Alan da kaçan mı?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi