T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Madem öyle 'hafıza' tazeleyelim!

"Medya üzerine yazmaktan vazgeçtim" diyorum ama bunu kendime bir türlü anlatamıyorum...

Neyse madem ki bugün günlerden pazar, kendime bir kural ihlali için daha izin verebilirim.

Ertuğrul Özkök'ün geçen gün (9 Mart) arkadaşımız Ahmet Kekeç'in bir sorusuna cevaben yayınladığı yazı ("Hiç güvenmeyin, hafıza yanıltır") "hafıza kaybı" üzerine kaleme alınmış en güzel yazı örneklerinden birisiydi doğrusu.

Bilmiyorum, bu hatırlatma bazı okurlarımızı rahatsız ediyor mu? "Hürriyet yazarı hafızasına güvendiği için yanıldığını samimiyetle açıklayıp özür bile diledikten sonra meseleyi uzatmanın ne âlemi var?" diyenler var mı?

Aslında işin bu yönüne ilişkin olarak ben de farklı düşünmüyorum. Bir yanlış hatırlama olmuş, ama hemen ardından özür dilenerek mesele kapanmıştır. Ayrıca Hürriyet yazarını, bugüne kadar karşılaşmadığımız bu açık sözlülüğünden ötürü kutlamak da gerekir.

Fakat herşeye rağmen bu hadisede birçok problem var. Bunlardan birincisi, yazarın "Tamam, Fazilet iddianamesinde yer alan 'Kan içici' ve 'Vampir' gibi fevkalade 'subjektif' iddiaları kınadığımı sandığım halde kınamamış; ama kendilerinden atlaya-zıplaya alıntılar yaptığım iki yazımda da açıkça görüldüğü gibi Refah Partisi'nin kapatılmasına karşı çıkmışım" dercesine hatırlattığı yazıların bu tespiti destekleyip desteklemediğine ilişkin. Ben üşenmeyip tarihleri verilen iki yazıdan birisinin tamamını okudum. Bu yazıdaki manzara şöyleydi: Evet Özkök, Refah'ın katılmasına karşı çıkıyordu ama şu "rezerv"i koymayı unutmayarak: Refah "siyasal" açıdan kapatılmasın; ama "bağımsız yargı" ne der orasına karışamayız...

Benim açımdan bu önemli bir "problem", çünkü bu ülkede yaşayan herkesin bildiği gibi bu ülkede Refah'ın da içinde bulunduğu "siyasal partiler"in "bağımsız yargı" tarafından kapatılması söz konusu "bağımsızlık" açısından çok az insanı ikna edebilmiştir.

Özkök'ün Kekeç'e cevaben yayınladığı yazısındaki ikinci problem, doğrudan yine bir "hafıza yanılması"na bağlı. Refah'ın kapatılmasına karşı çıktığını söyleyen yazar -nedense- Fazilet'in kapatılmasını çok yerinde bir karar olarak yorumlamıştı. Oysa "iyi hal"i Refah'ınkiyle karşılaştırılamayacak olan Fazilet Partisi'nin kapısına "Kan içiciler" ve "Vampirler" gibi "bağımsız yargı"nın yanına bile yaklaşamayacak "kavramlar" ile bezenmiş bir iddianame ile yola çıkılarak ve asıl olarak Merve Kavakçı olayından dolayı kilit vurulmamış mıydı?

İşte bakın, Özkök'ün "Haymatios demokrasininin sonu" başlıklı 25. 06. 2001 tarihli yazısı "hafıza tazeletmek" amacıyla önümüzde...

Yazar o gün, bir meslektaşının Fazilet'in kapanması üzerine kendisine ilettiği can sıkıntısını bakın nasıl geri çeviriyor:

"Ben Amerika'dan yeni döndüm. Zihnim bembeyaz. Son zamanlara kadar ben de böyle düşünüyordum. Ama insan yakın geçmişine, kafatasını hiçbir sansüre esir etmeden, serbestçe baktığı zaman, bu beyaz dimağ başka açılar sunuyor. Evet Fazilet partisi kapatıldı. Samimi konuşmak gerekirse inanın hiç üzülmedim..."

Devamı da şöyle: "Fazilet Partisi iyi ki kapatıldı. (...) Bu kararı veren, Türkiye Cumhuriyeti'nin en üst hukuk müessesesidir ve onların da içinde yer aldığı Meclis'in çıkardığı kanunları uygulamaktadır."

Hatırlayın, öyle bir dava ki, iddianamesinde kapatma kararına neden olan "Merve olayı" nın yaratıcısı hakkında "Olgun kişiliğiyle tanınan Başbakanımız Bülent Ecevit dahi çileden çıkmış" gibi cümleler yer alabilmiştir. Öyle bir dava ki, iddianamesinde bir başyazardan "Daima ülkemizde özgürlüklerin genişletilmesinden yana tavır koymuş olan Oktay Ekşi" gibi bir referansa yer verilebilmiştir. Hatta daha da komiği, Fransız sağının ünlü ismi (göçmen düşmanı) eski içişleri bakanlarından Charles Pasqua'ya bile Fazilet'i alt edebilmek için başvurulabilmiştir!

Pazarınızın tadını kaçırmak istemem ama şunu da söylemeden edemeyeceğim:

Tamam kabul, söylenegeldiği gibi "Türk toplumu'nun hafızası zayıftır". Ama insaf, bu kadar da değil herhalde... Bu kadar da demedik herhalde....

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi