T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

İkibinli yılların Malazgirt savaşı

Hareket etme yeteneğini yitiren bir toplum, farkına varmadan üretim gücünü de yitirir. Dünyanın her yerinde, bir şehirden başka bir şehire ya da bir ülkeden başka bir ülkeye, kolaylıkla yer değiştirmesini bilen toplumlar, yerleşik toplumlardan daha çalışkan oldukları gibi, daha da üretgendirler. Onlar hareket etmekten ve risk almaktan da korkmazlar. Hareket halindeki toplumların yitirecekleri, vazgeçilmez varlıkları yoktur.

Türk boyları çok hareketli oldukları için Avrupa ekseninde geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. islam dünyası içinde Türkler kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış, başka bir etnik topluluk yoktur. Rusya, İran, Afganistan, Irak, Suriye, Mısır, Tunus, Cezayir, Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan ve Bosna önemli Türk azınlıklara sahip ülkelerdir. Bunlara altmışlı yıllardan sonra başta Almanya olmak üzere Batı Avrupa ülkelerine giden Anadolu Türkleri de ilave edilirse, Türkiye sınırları dışında yaşayan büyük Türk toplulukları olduğu görülür.

Hareket halinde olan ve yer değiştirmeyi seven toplumlar için tüketici oldukları ülkeler değil, üretici oldukları ülkeler önemlidir. Toplumlarını güçlendirenler tüketimlerinden önce, üretimlerini paylaşanlardır. Paylaşma kültürüne yeni boyutlar kazandırmayan toplumlar, büyük ve uzun ömürlü devletler kuramazlar. Çünkü paylaşma kültürünü zenginleştiren toplumlarda, yardımlaşma ve dayanışma çalışmaları ayrı bir güç kaynağıdır.

Malazgirt savaşı Türklere Anadolu ile birlikte Avrupa'nın da kapılarını açtı. Osmanlı döneminde Anadolu ve Rumeli Türklerin vatanı oldu. Dünyanın önde gelen düşünürlerinden Seyit Hüseyin Nasr'ın vurguladığı gibi: "Malazgirt savaşı İslam tarihinin en can alıcı savaşlarından birisidir." Anadolu'nun Müslümanlaşması Malazgirt savaşından sonra başlamıştır. Onaltıncı yüzyılda Osmanlı devletinin sınırları Trieste ve Viyana'ya kadar uzanmıştır.

Tarihçi Arnold Toynbee Osmanlı devletinin başarısını Türklerin korkusuzca yer değiştirme ustalıklarına bağlar. Türklerin örgütlenme yetenekleri, kolay yer değiştirme becerilerinden kaynaklanır. Onlar Roma'dan aldıkları Bursa, Edirme ve İstanbul'u yeniden inşa ederek, bir kültür, sanat ve üretim merkezi haline getirmişlerdir. Toplumun bütün kesimlerinin katılımın sağlamaları, şehirlerin çekim merkezleri olmasının ana kaynağıdır.

Avrupa Birliği süreci Türk boyları için "İkinci Malazgirt" savaşıdır. Birincisi Roma saflarındaki soydaşların da desteğiyle silahlı güçlerin bir başarısıydı. İkincisi de sonucu silahlı güçler değil, silahsız güçler belirleyecektir. Silahsız güçlerin başında ise, üniversiteler gelmektedir. Üniversiteleri üretgen olmayan ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel kurum ve kuruluşlarının üretgen olması mümkün değildir.

İkinci savaşta Türkiye'ye en büyük ve en önemli desteği Avrupa ülkelerine yerleşen Türkler verecektir.

Anadolu insanı ne kadar geniş bir coğrafyaya yayılırsa, Türkiye o kadar güçlü ve o kadar da etkili olur.

Birinci Malazgirt Doğu Avrupa'yı dönüştürdü, ikincisi ise, Batı Avrupa'yı dönüştürecektir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi