T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
E K O N O M İ 13 MART 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Büyümenin anahtarı: MARKA

İş dünyasının önde gelen isimleri, Türk firmalarının rekabet ortamı giderek ağırlaşan dünya pazarlarında var olabilmek için markalaşma yolunda ciddi adımlar atması gerektiğini söyledi

Fahri
Sarrafoğlu

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, rekabet gücünü arttırmada, yenilikçi ürün bulma, markalaşma, pazarlama kanallarını ele geçirme, verimliliği ön plânda tutma ve kayıtsız ekonomiyi ortadan kaldırmanın en önemli hedef olması gerektiğini söyledi. Küçük, markalaşmanın rekabet gücümüzü arttırmak için gerekli olduğuna işaret etti. Küçük açıklamasında şunları söyledi: "Sınırları kalkan, pazar alanları genişleyen, rekabet koşulları giderek ağırlaşan günümüz ticaret ve sanayi ortamında; büyüme potansiyeli ve pazar avantajı elde etmek, global rekabet gücüne sahip olmak ve istikrarlı satış sağlamak markalaşıp o markaya sahip çıkmaktan geçiyor."

İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, markalaşmanın artık uluslararası rekabetin olmazsa olmaz koşulları arasına girdiğine işaret ederek, "İş dünyamız artık Ar-Ge ile birlikte markalaşma konusunda da yatırım yapmalı" dedi. Yalçıntaş açıklamasını şöyle sürdürdü: "AB'ye girme hazırlıkları içinde olan Türkiye'nin, saygın firmaları ve tanınmış markaları ile Avrupa ve dünya ekonomisi içinde ağırlığını arttırması açısından da büyük önem taşıyor. Marka geliştirme işi gerçekten zahmetli bir iştir. Bunun çeşitli aşamaları vardır. Öncelikle kaliteye dikkat edilmeli. Ürünler günün teknolojisini ve dizaynını yakalamış olmalı. Ürünün pazarın beklentilerine uygun niteliklere sahip olması gerekli. Genişletilmiş ürün nitelikleri ediğimiz bakım, satış sonrası servis, garanti gibi ürünün değişik düzeyleri tamamlanmalı."

HER ALANDA MARKALAŞMALIYIZ

MÜSİAD Başkanı Dr. Ömer Bolat da ülkemizde markalaşma değince akla sadece belirli sektörler geldiğine değinerek, sadece belirli alanlarda markalaşmanın olamayacağını, Türkiye'nin her sektörde markalaşmaya önem vermesi gerektiğini söyledi. KOSGEB'in kredilerle hem firmanın gelişmesi için hem de markalaşması yönünde yardım ettiğini hatırlatan Bolat, şunları söyledi:

"Başarılı olmak için ürününüzün veya markanızın hatırlanma liginde ön sıralarda olması gerekiyor. Ön sıralarda yer alan markalar kendi kategorilerinde öncü rol oynuyorlar. Bu markalar pazarı satış, pazarlama aktiviteleri, yenilikçilik anlamında sürüklüyor. Hatırlanma liginde ön sıralarda yer alan şirketlerin markaları daha değerli oluyor. Dünya üzerinde Coca Cola markasını bilmeyen tüketici yok gibidir. Bu da Coca Cola'nın 2002'de marka değerinin 70 milyar dolara ulaşmasını gayet iyi anlatıyor. Marka ne kadar çok tüketici tarafından hatırlanırsa ve olumlu çağrışımlar bırakırsa şirketin değeri de o ölçüde yükseliyor." Marka olmak için neler gerekiyor?

  • Bulunan isim ve işaretlerin tescilinden önce Türkiye'de daha önce tescilinin alınıp alınmadığının ön araştırması yaptırılmalı.
  • İhracatta kullanılması hedefleniyorsa yurt dışında daha önce tescilinin olup olmadığı araştırılmalı
  • Ciddi bir Ar-Ge çalışması yapıla
    rak kaliteli ürünler imal edilmeli.
  • Ürün veya hizmet reklam ve pazarlama desteği ile tanıtılmalı.
  • Profesyonel firmalarla reklam ve promosyon konusunda çalışılarak tüketiciye ulaşım sağlanmalı.
  • Dağıtım sistemi güçlü olmalı.
  • Satış yapılacak hedef kitle belirlenmeli ve müşteri profiline göre fiyat tespit edilmeli.

    26 yılda 50 bin marka unutuldu

    Günümüz gençlerinin pek tanımadığı, eskiler için ise "anılara geri dönüş" anlamına gelen Ses, Gripin, Vita, Anadol gibi pekçok ünlü marka, tescili yenilenmediği için artık tarihe karıştı. Türk Patent Enstitüsü verilerine göre 1977-2003 yılları arasında 50 binin üzerinde marka, tescili yenilenmediği için 'ölü markalar' arasına katıldı. Penyelux, Mabel, Berec, Mensucat Santral, Jil, Dekora, Femil, Puro, Fay, Çağlar Gazozu, Zaza Jiletleri, Reefle Spor Ayakkabı, Vezüv Sobaları, Primus Gaz Ocakları, Aga Radyosu unutulmuş markalardan sadece birkaçı.

    Her İtalyanca isim bir marka değildir

    İGİAD Başkanı Şükrü Alkan, Türkiye'nin markalaşma konusunda geç kaldığı gibi markalaşma çalışmalarının da alaturka şekilde yapıldığını öne sürdü. Alkan, "Elimizde İtalyanca bir kelime ile başlayıp collection ibaresiyle tamamlan yüzlerce marka oldu. Altı ürün zenginliği ve hizmet kalitesi ile doldurulmamış, doğmadan ölmeye mahkum yüzlerce marka. Güçlü bir marka oluşturmanın altında yatan sır, güven oluşturmaktır. Bir marka satıcı ve alıcı arasındaki ilişkinin görsel bir sembolüdür. Marka, verilen sözü temsil eder ve satıcı verdiği sözü tutarsa alıcı ile arasındaki ilişki kalıcı olacaktır" dedi.


    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi