|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 13 MART 2006 PAZARTESİ | ||
Ben sizi sonuna kadar dinlemedim beyefendi, biliyorum ki siz de beni asla dinlemeyeceksiniz. Sesime, kelimelerime, cümlelerime asla kulak vermeyeceksiniz. Çünkü kulağınız hep kirişte olacak. Böyle olduğunu ve olacağını iyi biliyorum, çünkü bu size özgü bir durum değil, bugünün dünyasında artık herkesin kulağı her an kirişte. Bu tam olarak ne anlama geliyor, hiçbir fikrim yok. Ama iyi bir şey olmadığı ve insanları birbirine karşı kulaksız bıraktığı ortada. Eskiden olsa "Bu korkunç bir şey!"derdim... Ama şimdi demiyorum. Çünkü biliyorum ki bugün insanlar birbirlerini duyabilseler, hayatları boyunca kapıldıklarından daha fazla dehşete kapılırlardı. Çünkü insan nesli birkaç on yıldır cümlelerinin arasına uluorta gür bir "ruhum satılık" ibaresi yerleştiriyor. Biliyorum, çünkü kendimi bunu yaparken yakaladım. Herkes gibiyim. Ne herkesten uzun, ne daha kısa... Ne daha konuşkan, ne daha sessiz... Ne daha canlı, ne daha durgun... Ne daha akıllı, ne daha salak... Yani herkes gibi... Yani benim yaptığım bir şeyi kuvvetle muhtemel ki bütün insanlar da yapıyor. Ruhlarını derinden derine pazara çıkarıyorlar ve bunu bazen ağızlarından da kaçırıyorlar. Bugün hava ne kadar güzel ruhum satılık... Yaz mı geliyor ne ruhum satılık... Borsa düşmüş diyorlar ruhum satılık... Diziyi seyrettin mi akşam ruhum satılık... Bu sene mutlaka sınıf atlayacağım ruhum satılık... Bu işlerin arkasında filanca kişiler var ruhum satılık... Bu devirde kimsede ahlak kalmadı ruhum satılık... Böyle uzayıp gider bu cümleler... Bir dünya dolusu cümle, bir dünya dolusu ruhu pazarlıyor. Kimsenin susmaya niyeti yok. Susan pazarını kaybediyor. Sükut edenin ruhu elinde kalıyor. Kim taşır ki bir ruhun yükünü ömür boyu bu devirde? Kim taşıyabilir böyle bir ağırlığı? Bunun için hafiflemeye çalışıyor herkes. Hafifliyor da sonunda... Çünkü ruh tüccarlarının servetleri bizimki gibi on dünyanın daha ruhlarına yeter de artar bile... Ne yapacaklar o kadar ruhu, o ayrı mesele... İnsanlar bir ruh sahibi olmak istemediklerine göre onlara geri satamazlar. Büyük bir ihtimalle bir yere gömüyorlar ya da bir şekilde imha ediyorlar. Onların asıl istediği dünyadaki insanları ruhsuzlaştırmak... Onun için satın alıyorlar ruhlarını. Onun için bütün imkanlarını seferber ediyorlar. Çünkü ruhsuz insanlar daha kullanışlı oluyor. Nereye çeksen geliyor, itsen gidiyor. Müşkülat çıkarmıyor. Ne giydirsen giyiyor. Ne yedirsen yiyor. Ortada itiraz falan olmuyor. Çünkü bütün itirazlar ruhlarla birlikte gidiyor. İtiraz olmayınca dert, tasa da olmuyor. Ruhunu satabilen herkes önüne geleni dibine kadar yaşıyor. Ya satamayanlar... Onların durumu karışık... Ruhlarını hiç satamama ihtimalini düşünerek ruhlu insan gibi görünmeye devam ediyor, ama etrafta bir ruh tüccarı bulunur düşüncesiyle de laf arasında, bir punduna getirerek ruhlarının satılık olduğunu ilan ediveriyorlar. Bunu öyle uzun zamandır yapanlar var ki, artık ağızlarından çıkan "ruhum satılık" çırpınışını kendi kulakları bile duymuyor. Korkarım ben de kısmen onlara benziyorum. Kısmen dedim, çünkü ben nadir de olsa ağzımdan çıkan "ruhum satılık" sözcüklerini duyuyorum. O zaman elimde olmadan yüzüm kızarıveriyor. Ne zaman dışı bir refleks... Beynim hala bu çağ dışı refleksi neden harekete geçiriyor, bilmiyorum. Ruhumu alan çıkmadığı için mi? O zaman sizinle daha fazla vakit kaybetmeyeyim ruhum satılık... Yapacak daha önemli işlerim var ruhum satılık........
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |