|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| A K T Ü E L | 27 MART 2006 PAZARTESİ | ||
|
|
50 yıldır yazıyorum tamamdır diyemedim
Türk edebiyatının usta kalemi Rasim Özdenören, yazarlıkta geçen 50 yılı onuruna okurları ve sevenleriyle bir araya geldi. Özdenören'in 50 yılda ürettiği eserlerinin Türk edebiyatı ve okuyucuları nezdindeki yeri, "Edebiyatın büyük sularına açılan kapı" cümlesiyle özetlendi.
YERLİ VE EVRENSEL Rasim Özdenören'e ait metinlerin, edebiyatın büyük sularına açılma duygusu verdiğini belirten Alim Kahraman, usta yazarın metinlerinin içinde tabakalar halinde anlamlar bulunduğunu belirterek, "Eğer yeterli edebi donanımı elde ettiysek, o metinlerin başka metinlerle birbirini destekleyen boyutları içinde sakladığını görürüz" dedi. Özdener'in yerliliğine ve evrenselliğine vurgu yapan Kahraman, usta yazarın herhangi bir hikayesini okuduğumuzda, onun dünya edebiyatının büyük metinleriyle dayanışan, onlarla canlı alışverişler için olduğunun görülebileceğini kaydetti. BAŞLANGICI BİLE YETKİNDİ Rasim Özdeören'in öykücülüğünde diğer yazarlarda görülen olgunlaşma sürecinin izlerinin görülmediğini belirterek konuşmasına başlayan Cevdet Karal ise Özdener'in öykülerini "insanı insan yapan bilincin öyküleri" olarak niteledi. Karal, "Bir sanatçının kendini daha ilk metinlerinde olanca görkemiyle ortaya koyuşu, edebiyat tarihi içinde nadir rastlanan hadiselerden olsa gerek" şeklinde konuştu. Özdenören'in öykülerinin engin denizlere açılan bir kapıyla bittiğini hatırlatan Bahtiyar Aslan da bu kapının tasavvuf olduğunu ifade etti. Aslan, "Rasim Özdenören, öznenin bilinç altına, ruhuna yönelmeye çalışır. İnsanı metafizik boyutundan yakalamak, bu boyutta olup bitenleri anlatmak ister" yorumunu yaptı TAMAM DERSEM YAZMAM Rasim Özdenören ise, yazıyla geçen 50 yıla baktığında, "Gerçekten 50 yıl boyunca kalemimi kullandım ama arkama baktığımda hâlâ bir şey yaptığımı ileri süremiyorum. Hâlâ yapılması gereken şeyler olduğunu düşünüyor ve onları yerine getirmeye çabalıyorum" diye konuştu. Yazılarının her zaman tam olmadığını düşündüğünü ifade eden Özdenören, tam olduğunu düşündüğü anda yazmaktan vazgeçeceğini vurguladı. Özdenören, "Acaba bu deneyimimde o olgunluğu yakalayabilir miyim diye 50 yıldan beri yazmaya çalışıyorum. Ama 50 yıldan beri 'tamam' dediğim hiçbir yazım olmadı" dedi. İnsanın kutsalla olan ilişkisi ve ağrı Rasim Özdenören, programın sonunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Ağrı konuşmayı önler. Ağrı insanın kendi içine yönelmesini sonuçlar. Ben buna ruhun ağrısı diyorum. İnsanoğlu kutsalla olan ilişkisinden dolayı ağrı çeker. Allah'ın, meleklerin, rasullerin, kitapların, iyiliğin ve kötülüğün onun omuzlarına yüklediği bir ağırlıktan çıkan bir ağrıdır. Hem ağrılı olup hem de konuşmak zorunda kalmak, belki de insanın karşılaşabileceği en zorlu geçittir. O zorlu geçitte insanın yalandan, riyadan, kandırmacadan uzak duracağını bekleyebiliriz. Elbette sahici acı ve o acıyı sahiden yaşayan insanın çektiği ağrıdan bahsediyoruz. Ağrının susmayı sonuçladığını söylüyoruz. Ama susmak kimi zaman bir tehlikeyi içerir. Bırakalım acılı insan konuşsun, acısını konuşsun, acıyla konuşsun ve yapılması gereken yapılsın"
|
![]()
| ||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |