T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
E K O N O M İ 27 MART 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kafamı yastığa rahat koymak istiyorum

500 milyon dolar cirolu Alarko'nun parasal büyüklüğünden çok, borçsuz ve saygın olmasını önemseyen Yönetim Kurulu üyesi Leyla Alaton Günyeli, "Borcu nasıl ödeyeceğiz derdi olmadan, kafamı yastığa rahat koymak istiyorum" diyor

Fatma
Çiftçi

Sözünü sakınmıyor. Kendine güvenen bir iş kadını. Bu güvenli duruşunda, "patron kızı" olmasının etkili olup olmadığı sürekli kendisine sorulsa da, o bıkmadan usanmadan "hayır" diyor ve dünyada herşey tersine dönebileceği için ailece mutluluğu maddiyata endekslemediklerini anlatıyor. Alarko Holding Yönetim Kurulu üyesi Leyla Alaton Günyeli, tek lüksünün 'spor yapmak' olduğunu vurguluyor, ki 40'lı yaşlardaki Günyeli'nin yaşını göstermemesinin nedenlerinden biri de bu. İngilizce ve Fransızca'yı ana dili gibi biliyor, ama daha fazla dil öğrenmediğine pişman. Üzeyir Garih ve babası İshak Alaton'un başarılı ortaklığı Alarko'nun halkla ilişkilerinden sorumlu. Leyla Alaton Günyeli ile susmayan telefonları eşliğinde, Boğaz manzaralı ofisinde şirketini, hedeflerini, hayata bakışını ve anneliği konuştuk.
Sosyal Bilimler masterlı
1961 doğumlu olan Leyla Alaton Günyeli, ilkokulu Şişli Terakki, ortaokulu Saint Pulcheire, liseyi Notre Dame'da okudu. ABD'de Fair Laigh Dickinson Univercity İşletme Bölümü'nü tamamladıktan sonra New York Univercity'de sosyal bilimler dalında master yaptı. Günyeli halen Alarko Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Birçok sivil toplum örgütüne üye olan Günyeli, ölümcül hastalığı olan çocukların dileklerini gerçekleştiren Bir Dilek Tut Derneği'nde yönetim kurulu üyeliğini sürdürüyor. KAGİDER'de kurucu üye olan Günyeli, evli ve iki çocuk sahibi.

HAYAT STANDARDIM DEĞİŞMEZ

Alarko 500 milyon dolarlık bir grup. "Gelecekte Alarko'yu şu noktada görmek istiyorum" diye bir hedefiniz var mı?

Hayır hiç parasal, cirosal bir hedefim yok. Ama Alarko'nun borç almadan büyümesi, sağlam olması, saygın bir şirket olmasının devamlılığından çok yakından ilgiliyim. Alarko'nun cirosunun 1 veya 2 milyar dolar olması benim hayatımda hiçbir şey değiştirmeyecek. Ben yine aynı şeyi yiyeceğim, yine aynı şeyleri kullanacağım, yine aynı evde oturacağım. Ama geceleyin kafayı rahat yastığa koymak, "Borcu nasıl ödeyeceğiz?" derdi olmaması çok önemli.

Alarko inşaat, turizm, endüstri gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren köklü bir kuruluş. Sizin en çok ilgilendiğiniz alan hangisi?

Ben PR'cıyım(Halkla İlişkiler). Bir malı, bir olayı, bir şirketin vitrinini yaparım. Ben servis elemanıyım. Mutfakta çalışmam. Mutfakta çalışanların ne kadar iyi iş yaptığını serviste gösteririm. İnşaatlarımızda, turizmde, somonda olsun ben şirketin vitriniyle ilgiliyim. Alarko'nun işlerinin iyi yapıldığının, halka açık bir şirket olduğu için hisse sahiplerinin çıkarlarının her zaman için gözetileceğinin bekçisiyiz. Ben de onlardan biriyim.

KARARLARI SABAH ALIYORUM

Garih-Alaton başarılı ortaklığı, ikinci kuşakta da sürebilecek mi?

İkinci kuşak, ilk kuşağın eğitimiyle büyüdüğü, kültürüyle yoğrulduğu için bizde de bir sorun olmaz. Biz çok aynı büyüdük. Üçüncü kuşak da zaten böyle bir ortaklık yapmak zorunda kalmayacak. Çünkü halka açık bir şirketiz. Allah bozmasın. Birinci kuşağın mükemmeliyeti bizi o kadar etkiledi ki, bunu bozmak günah olur.

Saat 8.30'da toplantı yapıyorsunuz? Nasıl bir iş disiplininiz var?

Ben çok 'sabahçı' bir insanım. En akıllı, enerjimin en yüksek olduğu saatler sabah saatleri. İstanbul gibi bir şehirde güne erken başlamazsanız, hiçbirşey yapamazsınız. Sabah 6.15 gibi kalkıyorum, 7'de evden çıkıyorum. Sabah alınan kararlar genelde iyi kararlar oluyor, daha verimli toplantılar yapılıyor. Gece hayatı da artık minimumda. Mecbur olmadıkça gitmiyoruz. Eşim ve ben önceliğimizi çocuklara verdik.

ÜZEYİR GARİH'TEN NOT ALIŞKANLIĞINI ALDIM

Siz iş hayatınıza babanızın ortağı Üzeyir Garih'in yanında başladınız. Aklınızda en çok yer eden öğütleri neler oldu?

Bir tane değil yüzlerce... Öncelikle herşeyi yazıp not etmeyi ondan öğrendim. "Hatırlarım, yazmama gerek yok" dememeyi öğrendim. Yanımda sürekli not kağıtları taşıyorum. İnsanın hayatını kolaylaştırması, becerikli olması birazcık düzenli olmasına bağlı. Altı ay sürekli yanındaydım. Bir tuvalete giderken gitmedim. Şirketteki, dışardaki her toplantıya birlikte katıldım.

Azınlık duygusunu hiç yaşamadım

Azınlık dine mensup bir gencin yazdıklarını okumuştum. "Türkiye'de azınlık olmak yalnız olmak, dar bir arkadaş çevresine sahip olmak" diyordu. Siz kendinizi böyle hissettiniz mi?

Ben yaşamadım. Çünkü zaten hiçbir zaman öyle bir tutum içine girmedim. Okuduğum okulda her dinden insan vardı. Benim büyüdüğüm Türkiye'de kişinin dini önemli değildi. Bugün öyle değil. Bu, insanla Allah arasında, kendi özel hayatıdır. İnsanın özelinin bu kadar mevzu bahis olması beni çok üzüyor. Eskiden dolmuşa bindiğimizde "Memleket neresi" demezlerdi. Artık öyle. Herkesin bir yere ait olması gibi bir durum var. Bu çok üzücü. Biz dünya vatandaşıyız. Hepimiz aynı yerden geldik, aynı yere gideceğiz. İnsanları bu kadar sınıflandırmamalıyız. Hiç dediğiniz gibi hissetmedim, öyle yaşamadım. Bu nedenledir ki, Müslüman bir kocayla evlendim. Öyle hissetmediğim için de çocuklarımı ne Yahudi, ne Müslüman yetiştiriyorum.

Herkesin önünden aynı yıldızlar geçiyor

Sizce, gençler hangi donanımlarla iş hayatına hazırlanmalı? Nasıl başarılı olabilirler?

Bir farklılık yaratarak. Başka alternatifi yok. Yoksa ancak sürüye katılırlar. Sürüde öne geçmenin yolu ise ancak lisanla olabilir. Bir inşaat firmasıyla da Rusya'ya gidip Rusça öğrenebilirsin. Ama iki kelime öğrenmeyip dönen insanlar var. Ama benim babam gibi kaynak ustası olarak İsveç'e gitmeden önce altı ay o dili öğrenmeye çalışıp, İsveççe'yi en güzel şekilde öğrenen insanlar var. Herkesin önünden aynı yıldızlar geçiyor. Kafayı yukarı kaldırma zahmetinde bulunanlar var, bir de devekuşu gibi kafayı toprağa gömenler, önüne bakanlar var. Bir de okurken staj yapmak çok önemli. Yaz tatilinde bütün gün çay bahçesinde çekirdek çıtlatmak yerine bir plajda şezlong taşırsan yine birşey öğrenirsin.

Mutluluk paraya endeksli değil

Patron çocuklarının rahat bir hayatı olduğunu düşünülür. Gerçekten öyle mi?

Böyle düşünenlerin haklı oldukları noktalar var. Ekmek elden su gölden olabilir. Ama bu, onu mutlu eder mi? Dışardakiler bunu düşünmez. Kaldı ki, bizim ailemizde öyle birşey çok şükür olmadı. Çünkü benim ailem çok kültürlü ve de varlığı hiç yoktan geldiği için çok değer bilen bir aile. Dünyada herşey tersine dönebileceği için, hiçbir zaman mutluluğu maddiyata endekslememiş bir anne-baba olduğu için çok şanslıyım.

Sizin hiç lüksünüz yok mu?

Benim lüksüm spor yapmam. Kendimi iyi ve hoş hissetmem beni mutlu ediyor. Eşimle kültür seyahatlerimde mutlu oluyorum.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi