T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 MART 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasin AKTAY

AK Parti'nin rakibi CHP değil, Çin

Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı ekonomik kriz herkesin gözü önünde siyasi kriz tarafından tetiklenmişti. Ekonominin sonradan gelişen seyrine bakıldığında krizin ekonomik boyutunun en kadar az olduğu iyice anlaşılıyordu. Kriz neredeyse baştan aşağıya siyasi ortamın sonucuydu. Piyasalar güvenemedikleri bir siyasi ortamda bir türlü toparlanamıyor.

Bugünkü hükümetin uygulamakta olduğu ekonomi politikalarının, işbaşında kalsaydı Kemal Derviş'in uygulamayı düşündüğü ekonomi politikalarından çok farklı olacağını söylemek mümkün değil. Ekonomi alanının iyice teknikleştirilmesi anlayışının zirvesini temsil eden Derviş, belki de teorik ve pratik donanımı itibariyle bugün ekonominin dizginlerini ellerinden tutanlardan daha da ilerdeydi. Buna rağmen Derviş işbaşında kalsaydı, bugün kaydedilen başarıları kaydetmesinin imkansız olacağını aynı kesinlikle söyleyebiliyoruz. Bu da tekniğe indirgenemeyen, salt teknik alanda kalınarak kazanılamayan unsurların hâlâ çok daha belirleyici olduğunu gösteriyor: Siyaset, güven ve liderlik. Siyasallıktan iyice arındırılmış olan ekonomi alanı, her şeye rağmen bütün reflekslerini siyasal etkilere karşı sergilemekten geri durmamaktadır.

Bu açıdan bakıldığında da bugünkü hükümetin ciddi bir alternatifi yok. Buna rağmen sanayici bugün dert yanıyor. Tekstilci feryat ediyor. İşler iyi gitmiyor. Üstelik, hükümet karşısına alıp dinliyor, sonuçta istediklerini de yapıyor. Görüşmelerde mutabık kalındığı gibi abartılı derecede yüksek KDV oranı yüzde 18'den 8'e düşürülüyor. Bu çok iyi bir rakam. Tekstilcinin memnun olmasını bekliyor hükümet, ama çoğu yeterince memnun olmuyor. Kimi bu indirimin tekstilcinin asıl sorunları karşısında hiçbir şeyi ifade etmediğini söylüyor, kimi başka şeyler istiyor. Nihayet Başbakan Erdoğan, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Mart ayı olağan toplantısında yaptığı konuşmada, KDV indirimini yeterli görmeyenlere kızarak onları "beceriksizlikle" suçluyor. Çünkü gerçekten işadamlarını samimiyetle dinlemiş, ne istemişlerse onu vermiş olduğunu düşünüyor. Belli ki, hükümet yasal düzenlemeleri yaparken ya yeterli sayıda insanla görüşmemiş veya temsilen görüşülen kişiler kendi meslek dallarının sorunlarına tam vakıf değiller. Ortada bir iletişim sorunu olduğu açık.

Oysa başta tekstil sektörü olmak üzere sanayicinin sorunları çok ciddi, ama bu sorunların bu hükümetten kaynaklandığını söylemek de mümkün değil. Hatta belki başka bir hükümet olsa, bugün bir çok sektör çoktan batmış durumdaydı. Sorunlar herkesin artık bildiği gibi üretimin gittikçe küreselleşen doğasından kaynaklanıyor. Başta Çin olmak üzere Uzak ve Güneydoğu Asya ülkelerinin üretim maliyetleri konusunda sahip oldukları avantajlar, Türkiye'nin bütün sanayi sektörlerini tehdit ediyor. Bu tehditler hükümetin yol açtığı bir sorun değil, tabii ki, ama sanayicisinin bu tehditlerle baş etmesine yardımcı olacak tedbirlerin alınması hükümetin ciddi bir sorunudur. Hükümetin bugünkü rakibi CHP değil Çin ve diğer Asya ülkeleridir. Bu ülkelerin tehditleri hükümetin bütün ekonomik politikalarını geçersiz kılabilir. Bu aşamadan sonra ekonomideki performansı önceki hükümetlerin performansıyla değil küresel ekonomik rakiplerle baş etme performansıyla karşılaştırmak gerek.

Ayrıca ekonomideki düzenlemeler yapılırken, sadece AB ülkelerindeki ekonomik göstergeler baz alınamaz. Bu çerçevede alınacak tedbirler konusunda hükümetin birkaç sanayiciyle tam yasal düzenlemeler arefesinde idareten görüşmesi yeterli değil. Acilen bir şeyler yapılmalı, yoksa yeni küresel üretim düzeninden Türkiye'nin payına yüksek oranda bir işsizlik ve batık bir sanayiden başka bir şey kalmayacaktır.

Türkiye koşullarında bu seviyeye gelmiş Türk sanayicisi asla beceriksiz değildir. Bu şartlarda ayakta kalmanın yollarıyla ilgili, her biri, yetkin bir iktisatçı kadar geniş tecrübe ufuklarına sahiptir. Ancak bu ufku hükümetin yasal düzenlemelerle ilgili desteği olmadan faydalı kılması mümkün değildir. Mümkün olan en çok sayıda sanayicinin görüşü değerlendirmeye alınmalı. Çoğundan son derece yaratıcı fikirler edineceğini temin ederim.

Bu esnada feryat eden sanayicinin sesi muhalefet partilerinin söylemi gibi algılanmamalı. Aynı sesin sahiplerinin, muhalefetten yana hiç bir umudunun olmadığı da bilinirse belki daha kolay kulak verilir.


Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi