T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 7 MAYIS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hayrettin KARAMAN

Kavga ve huzursuzluk sebebi

Kavga ve huzursuzluk sebebi

İslam'a göre ötekilerle ilişki nasıl olacaktır? İlgili âyetler, hadisler ve uygulamaya bakarak bu sorunun cevabını arayan alimler iki farklı görüşe ulaşmışlardır: 1. İmkanlar elverdiği sürece ötekilerle savaşılacak ve egemenlik Müslümanların olacaktır; hem Müslümanların hem de ötekilerin huzur, adalet, hukuk, barış ve hürriyet içinde yaşamaları Müslümanların egemenliğine bağlıdır; bunu ancak onlar temin ederler. 2. Bağımsız devletleri olan ötekilerle de barış yapmak ve iyi ilişkiler kurmak caizdir; yeter ki, onlar antlaşma şartlarına uysunlar ve savaş sebebi olacak haksız fiillerden uzak dursunlar. Savaş sebebi olacak haksız fiiller ise "dine karşı savaş açmak ve Müslümanların yurtlarına göz dikmek, onları yurt ve yuvalarından çıkarmaya teşebbüs etmek"tir. İlgili âyetin meali şöyledir: "Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı size yasaklamıyor; çünkü Allah adil davrananları sever." (Mümtehine: 60/8) Takip eden âyette de "müminlere dinleri yüzünden savaş açan, onları yurtlarından çıkaranlar ile bunlara yardım edenleri dost edinmek" yasaklanmaktadır.

Müslümanların dini tebliğ etmek, din ve ahlaktan sapmaları ıslah vazifeleri vardır; ancak bunlar, sapanlarla kavga etmeyi gerektirmez. Önemli dini ve ahlaki sapmaları müeyyide uygulayarak düzeltme işi sıradan müminlerin değil, devletin vazifesidir. Ama Müslümanların dinlerine ve dindarca yaşamalarına karşı savaş açılırsa ve onları yurtlarından çıkarmaya teşebbüs edilirse bu iki davranış savaş sebebidir; güçleri yeterse Müslümanlar bu iki davranışı engellemek için savaşırlar.

Bu kurallar içinde ülkemizin durumunu değerlendirdiğimizde, "din ve düşünce hürriyeti tanındığı ve dindarca yaşamak isteyenlere başka ülkelerin yolu gösterilmediği sürece" dindar Müslümanların, inanç ve hayat tarzları kendilerinden farklı olanlarla hem iyi ilişkiler kurmaya, hem de onlara karşı adil davranmaya hazır oldukları görülmektedir.. Bazı aşırı gidenleri -ki, bunlar da kale alınmayacak kadar azınlıktadırlar ve gerektiğinde bir günde etkisiz hale getirilmektedirler- istisna edersek büyük dindar kitlenin uygulaması bundan ibarettir.

Teori ve pratik olarak durum bundan ibaret olduğu halde "irtica korkusu", "dindarlardan gelecek tehlike beklentisi" neye dayanıyor. Kanaatime göre bunun iki sebebi/dayanağı var: 1. Eskiler "hâin hâif olur" derler; yani hiyanet eden, hakka ve hukuka riayet etmeyen cezalandırılmaktan korkar. Bazı şahıs ve gruplar dindar Müslümanların en tabii haklarını ellerinden almak için devamlı faaliyet içinde olduklarından -haklı olarak- karşı tarafın tepkisinden korkuyorlar. Bunun çaresi, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokrasilerde esirgenmeyen din özgürlüğünün dindar Müslümanlardan da esirgenmemesidir. 2. Bu bir savaş taktiğidir; karşı tarafı daha ziyade ezmek için -böyle bir ihtimal bulunmadığı halde- onlardan gelecek tehlikeden (mesela yirmi sene sonra herkesin başının zorla örtüleceğinden) söz edilmekte, korku ve tehlike istismarı uygulanmaktadır. Bunun da çaresi ideoloji, hayat tarzı, dünya görüşü dayatmaktan vazgeçmek, insan haklarına dayalı demokraside buluşmak, barışmak, olabildiğince birlik ve beraberlik içinde yaşamaktır. Böyle bir sonuca ulaşabilmek için fedâkârlığın tek taraftan beklenmesi eşyanın tabiatına aykırıdır; fedâkârlık (tahammül, katlanma) çift taraflı olacaktır, olmalıdır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi