T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 7 MAYIS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Yeni dünyada sermaye bir güç kaynağı olmaktan çıkmıştır

Ulaşım, iletişim ve üretim teknolojisindeki gelişmeler, toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel dokusunda köklü dönüşümlere yol açmaktadır. Her alanda büyük bir hız ve yoğunluk kazanan rekabet, bütün kurum ve kuruluşları kaynaklarını birleştirmeye zorluyor. Ürün hizmet üretiminde verimliliği artırmak için, araştırma ve geliştirme çalışmalarına büyük yatırımlar yapılıyor. Üretim teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak, ekonominin bütün kesimlerinde makinalar büyük önem kazanıyor.

Yeni ekonomik yapılanmada, üretimde ağırlık insan gücünden makina gücüne geçerken, yönetimde de güç, sermaye sahiplerinden teknik bilgi sahiplerine geçmektedir. Geçen hafta sonu, 97 yaşında hayata veda eden Harvard Üniversitesi'nin iktisatçılarından John Kenneth Galbraith, "Yeni Endüstri Devleti" isimli kitabında, Amerika'da endüstriyel üretiminin önemli bir bölümünü karşılayan büyük şirketlerin yapısındaki değişmeleri ayrıntılı bir biçimde ele alarak tartışır.

Sanayi toplumunda karar verme gücü, Galbraith'in "Teknostrüktür" dediği yeni bir kesimin eline geçmiştir. Onlar sanayi toplumunda bir çeşit dokunulmazlık kazanan teknokratlardır. Pazar ekonomilerinde fiyatları belirleyen, pazarları kuşatan, verimliliği sürekli geliştiren, maliyetleri düşürücü yenilikler yapan, kurum ve kuruluşların büyük ortakları değil, izlenmesi gereken stratejiler konusunda, kimsenin kendileriyle tartışma cesaretini gösteremediği teknokratlardır.

Tarihin her döneminde toprak, sermaye ve bilgi gibi, üretim faktörleri ile iktidar arasında doğru orantılı bir ilişki olmuştur. Dönemin ekonomik ve kültürel özelliklerine göre, gücün kaynağı değişmiştir. Tarım toplumlarında güç, toprak büyüklüğünden kaynaklanıyordu. Toprağı büyük olan ülkelerin üretim gücü de büyük oluyordu. Sanayi toplumlarında birden fazla güç kayması yaşandı. Önce sermaye, ardından da teknolojiyi geliştirenler öne çıktı. Galbraith, kitaplarında gücün teknokratlara kayışını ayrıntılı bir biçimde ele aldı.

Galbraith dünyanın en güçlü iktisatçılarından biri olduğu gibi, en etkili entellektüellerinden de biriydi. Bir sanatçı duyarlılığıyla, yıllar öncesinden, sermayenin bir güç ve egemenlik aracı olmaktan çıktığını görmüştü. O "İnsanlar bundan böyle sefaletin dehşet verici tuzağına düşmeyecekler, geleneksel Kapitalizm ölecek ve Marksizm hayat kaynaklarını kurutacaktır" demişti. Seksenli yılların sonundaki gelişmeler, bilinen Komünist dünyayla birlikte, rekabeti bir savaşa dönüştüren Sanayi Kapitalizmi'nin de sonunu getirdi.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçen dünyada güç, büyük ölçüde devlet yöneticilerinden kurum ve kuruluşların vizyon sahibi yöneticilerine geçti. Geçmişin eğitim düzeyi düşük, hesapsız risk almayı seven, sermaye sahibi girişimcilerinin yerini, yeni teknolojik bilgilerle donanmış, hesaplı bir risk peşinde koşan, sermayeden daha çok bilgi sahibi girişimciler aldı.

Yeni yapılanan dünyada, savurganlık, gösteriş tüketimi, tüketim yarışı bütün ülkelerin ortak sorunudur.

Önlem alınmazsa, savurganlığın bedelini bütün dünya çok pahalı olarak ödeyecektir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi