T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

"Tasarı"yı tasarlayanlara son çağrılar

Geçen akşam NTV'de yayınlanan Oğuz Haksever'in "Karşı Görüş" programının konuşmacılardan birisi de bendim. Haksever'ın tartışma konusu seçimi yerindeydi doğrusu: "Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı". Nitekim bu yerinde seçim konuşmacılardan Hasan Fehmi Güneş tarafından özellikle hatırlatıldı.. Güneş. bu çok önemli kanun tasarısının medyada yeterince yer almasından bahisle seçiminden dolayı Haksever'i kutladı. Yalan değil, gerçekten de (her ne hikmetse) bu son derece önemli tasarı da medyada hak ettiği yeri bulamıyor bir türlü... Benim hatırladığım kadarıyla, konuyu Haksever'den önce sadece Mustafa Karaalioğlu (İskele/Sancak, Kanal 7) programına taşımıştı.

Güneş'in -hem de bir milletvekili olarak- Tasarı'dan çok geç haberdar olduğunu belirtmesi de işin bir diğer önemli yönüydü. Bu derece önemli bir tasarının oluşum sürecinden başlamak üzere Meclis ve kamuoyunun bilgisinde olması gerekmez mi? Dolayısıyla tasarı ya da kanun teklifleri söz konusu olduğunda (Çevre Yasası'nda açıkça yaşandığı gibi) epeyce "hasis" davranmanın neredeyse bir alışkanlık haline geldiğini söylemek yanlış olmasa gerek.

Haksever'in programına dönecek olursak: Bu program iyi güzel bir program ama öyle bir kusuru var ki, neredeyse bütün olumlu yönlerini silip süpürüyor. Yani şu kusur: Konuşmacılara tanınan süre (her bir tur için) bir ya da bilemediniz iki dakika! Nitekim, ikinci dakikaya girdiğiniz andan itibaren Haksever'in sürenin sonuna yaklaşıldığını işaret eden jest ve mimikleriyle karşılaşıyorsunuz. Bir, bilemediniz iki dakika nedir ki? Bu kısacık sürenin programın son iki turunda çok daha kısa tutulduğunu da unutmayın. Tamam, rol aldığımız program konuşmacıların birbirlerinin sözünü sıkça kestiği "Latin usulü" bir program olsa konuşma sürelerinin bu olağanüstü kısalığına ben de ses çıkartmayacağım. Ama durum öyle değil ki. Sırası gelen konuşmacı Cem Yılmaz'ın o nefis hikayesindeki soruyu (hani şu soru: "Niçin mizah?") hatırlatan ve bir dakika içinde cevaplanması istenen "Niçin Terörle Mücadele Yasası?" gibi bir soruyla karşılaştığında şaşırıp-donup kalmasın da ne yapsın?! Dolayısıyla "Karşı Görüş" programı, 6 konuşmacı x 1,5 dakika = 9 dakikalık bir laflama ve bunu takip eden 5 dakikalık reklam kuşağı bölümlerinin ard arda sıralanmasıyla sürüp gidiyor... (Bu sürelerin sadece ilk turlar için geçerli olduğunu unutmayın; son turlarda bu denge (reklamlar lehine tabii ki) hepten bozuluyor.)

Takdir edersiniz ki 1, bilemediniz 2 dakikalık konuşma süresi Terörle Mücadele Kanunu gibi önemli bir konunun tek bir cephesine temas edebilmek için bile çok yetersizdir. Bu nedenle Haksever'in söz konusu programında tanınan sürede de konuşmacıların hiçbir derdini doğru dürüst açıklayamadı. Hatta öyle ki, Tasarı'nın büyük polemik yaratan 6. maddesinin gözden geçirilmesine bile vakit kalmadı. Ben "arsız" davranıp sözü biraz uzattım ama bu 1-2 dakikada koştura koştura yetiştirilen birkaç lafın tartışmaya ne kadar katkısı olur ki...

Neyse; "Karşı Görüş"ün formuna yönelik bu fasılı burada kapayıp gelelim benim programda "Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı"ya dair söylemek isteyip de söyleyemediğim (bence önemli) bazı eleştirelere:

Herşeyden önce Tasarı'nın "Genel Gerekçe" ve "Madde Gerekçeleri" bölümlerini çok problemli buldum. İlk bölümde "Terör, yeni bir olgu değildir. İnsanlık tarihi kadar geçmişe sahip olan terör, bugün eskiye nazaran daha tehlikeli hal almıştır" tespiti beni hiç tatmin etmedi. Dünyanın gündemine 11 Eylül ile giren yeni bir olgudan "insanlık tarihi kadar geçmişe sahip" diye söz etmek ne derece doğru? Bu yaklaşıma göre Habil-Kabil çatışmasını bile neredeyse "terör" olarak adlandıracağız. Dolayısıyla "terör"e ilişkin bu fazla geniş tutulmuş yaklaşım sakıncalıdır, çünkü Tasarı'nın geri kalan kısmı bu tanım üzerine yükselecektir.

Yarınki yazıda kaldığımız yerden devam ederiz...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi