T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
6 5 7 ' L İ L E R   A İ L E S İ 7 NİSAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Veto edilen bürokratlar neden dava açmıyor?

Gerek yazılı gerek görsel gerekse de sanal medyada Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından veto edilen kararnameleri sık sık duymaktayız. Son olarak, Merkez Bankası Başkan ve Başkan Yardımcılığı'na yapılması düşünülen atamalar, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından uygun görülmemiştir.

Ancak, bugüne kadar nedense bu veto işlemlerine karşı yargı yoluna gidilmemiştir. Bu yola başvurulmamasının nedeninin, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan her işlemin "Cumhurbaşkanı'nın re'sen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz" şeklindeki Anayasa hükmü içinde değerlendirilmiş olmasıdır.

Bu değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Aşağıda bu konuya ilişkin hukuki gerekçelere yer verilmiştir.

1982 tarihli Anayasamızın 105'inci maddesinin ikinci fıkrasına göre "Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirlere", 125'inci maddesinin ikinci fıkrasına göre "Cumhurbaşkanı'nın tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askerî Şûrâ'nın kararlarına" ve 159'uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre de "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına" karşı yargı mercilerine başvurulamamaktadır. Bunlar Anayasa hükümleridir.

Bu maddelerde, konumuz bağlamında en dikkate değer husus, Cumhurbaşkanı'nın sadece re'sen imzaladığı kararlar ve emirler, bir başka deyişle, tek başına yapacağı işlemler aleyhine dava açılamayacağıdır.

İşte açıklanması veya altının kalın çizgilerle çekilmesi gereken husus, hangi işlemlerin bu kapsama girip giremeyeceğinin tespitinin yapılması gerektiğidir.

Diğer taraftan, Cumhurbaşkanı'nın görevleri Anayasa'nın 104'üncü maddesinde belirtilmiştir. Maddede kararnameleri imzalamak, sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını ha-fifletmek veya kaldırmak, Devlet Denetleme Kurulu'nun üyelerini ve Başkanı'nı atamak, Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak, Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek ve Üniversite rektörlerini seçmek Yürütme alanına ait görevler; Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili'ni, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek yargı alanına ait görevler olarak sıralanmıştır.

İlgili maddenin son fıkrasında ise "Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasa'da ve kanunlarda ve-rilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır." hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmü gereğince de; 2451 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı cetveldeki unvanlara yapılacak atamalar, Bakanlar Kurulu Kararı sonrasında; (2) sayılı cetvelde yer alan unvanlara yapılacak atamalar ise ilgili Bakan ve Başbakan imzası sonrasında Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilmektedir.

Anayasamız'ın konumuz özelinde dikkate değer bir diğer maddesi ise 105'inci maddenin birinci fıkrası olup, madde şu şekildedir: "Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur."

105'inci madde açık bir şekilde, tek başına yapılabilecek işlemler ile yapılamayacak işlemler ayrımına dikkat çekmekte ve Cumhurbaşkanı'nın tek başına yapmadığı işlemlerde Başbakan ve ilgili bakanın sorumlu olacağı vurgulanmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar mucibince; Cumhurbaşkanı'nın Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili'ni, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmesini re'sen imzaladığı kararlar arasına sokabiliriz. Bunun dışındaki kararların, özellikle de ilgili Bakan ve Başbakan tarafından imzalanarak Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilenlerin, re'sen imzalanan kararlardan olmadığını düşünüyoruz.

Burada en önemli hususlardan birisi de şudur: Cumhurbaşkanı'nın tüm yaptığı işlemler yargı alanı dışında sanılmasına karşın, Resmi Gazetede yayımlanan ve bazı bürokratların görevden alınması, bazılarının ise yer değiştirmesini içeren Cumhurbaşkanlığı onaylı işlemlere karşı her zaman için dava açılmaktadır. Ve idareler açılan dava sonucundaki mahkeme kararlarına göre işlem yapmaktadırlar.

Buna göre, atama kararnamesinin ilgili bakan ve Başbakan tarafından imzalandığı ancak, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadığı durumlarda ilgilerin de dava açabileceğinin düşünülmesi gerekmektedir. Yapılaması gereken ise, hakları muhtel olanların, Başbakanlık'tan Bilgi Edinme hakkı kapsamında durumlarını sormaları ve Cumhurbaşkanlığı makamının yazısını istemeleri, daha sonra da 60 gün içinde idari yargıda dava açmalarıdır. İdari yargıda açılan davalarda, mahkeme hakimi, işlemin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olup olmadığına bakacak, herhangi bir gerekçe içermeyen işlemler hakkında, iptal kararı verebilecektir.

Hazırlayan: Ahmet Ünlü
( memurlar.net editörü )

Faks: (0312) 472 68 80

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi