T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 NİSAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Nükleer dişli canavar

Mao da tarihe karıştı. Bir zamanlar "ABD'den korkmayın, kağıttan kaplandır o!" derken, yine tarihe karışan Sovyetler Birliği'nin lideri de "iyi amma kağıttan kaplanın nükleer dişleri var!" demişti. Bu canavar ilk kez Hiroşima'da nükleer dişlerini gösterdi ve zehirini akıttı. Derken bu canavarın boynuna zincirli tasma geçirmeyi başaran canavar da nükleer dişlere sahip oldu. Mehmet Akif'in "Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar" dediği canavar, Millî Mücadele yıllarında gerçekten de böyle idi. Fakat bugün bu canavar ittifakının nükleer takma dişlerini hesaba katmak gerekiyor. Canavar ittifakının amacı; bu ittifakın dışında kalan herkesin -kendilerine köle olmayı kabul etseler bile- güvenlik tedbiri olarak dişlerini sökmektedir. Nükleer diş sahibi olma girişimlerine hiç tahammül edemezler. Normal dişleri söken, nükleer dişe göz yumabilir mi? Niyetleri önce Müslümanların dişlerini sökmek ve sonra onları parçalamaktır. Bunun için de, önce onların birliğini parçalarlar. Bu parçalama İslâm ülkeleri arasına nifak ve düşmanlık sokma tarzında olduğu gibi, bir İslâm ülkesi içinde de "etnik farklılıklar fitnesi" sokma tarzında da olabilir. Bağımlılıkları altına aldıkları İslâm ülkelerinde bir uyanma, direnme, derhal bu iç fitneleri alevlendirir, eskisinden daha hareretli bir "kökelik andı" almadıkça kendi yaktıkları fitne ateşini de söndürmezler. Sonra da kölelerinin gafletiyle alay ederek "Biz sizin en iyi dostunuzuz, velîniziz!" derler. Bir yazar çıkar da bu oyunu somut örnekler vererek apaçık gözler öüne sererse, onu da derhal bombayla bertaraf eder, bu faili meçhul cinayeti de bir başka İslâm ülkesine isnad ederler. Canavar temsilcilerinin ellerinde çiçekler ve gözlerinde timsah göz yaşları ile katıldıkları törenlerde, sanık olamadan mahkûm olmuş bu İslâm ülkesi tel'in edilir ve "kölelik yeminleri", dostluk andları adı altında tazelenir.

Şimdi gazetelerde okuyoruz ki: İran'a karşı Bush'un beslediği yüce Hristiyanî emeller arasında nükleer silâh kullanmak da varmış! Rabbimiz "Hayr-ul-mâkirîn"dir, bugünkü Ashâb-ı Fil'in başkanı, Fil maskeli Bush'un bu düzeni de inşallah nükleer dişler İmam Rıza ülkesine uzanamadan iflâs eder, fakat benim asıl üzüldüğüm: daha da nükleer dişli canavara "medeniyet" ve onun kudurmuş hamlelerine "medeniyetler savaşı"diyen, kayıtsız şartsız kölelik andı etmiş olanların çokluğudur.

İsa Mesih'e bağlı olanlar, İsa adına cinayet işleyen canilere karşı gafletlerinden uyanmak için, İsa'nın canavara tâbi olmuş ve canavarlaşmış sözde hristiyanlara hitabı üzerinde düşünsünler: Sizi hiç tanımadım, uzak olun benden ey şerîler, =ey fesadçılar,= ey câniler! (Matta İncili, 7/23)

Musa Kelimullah'a bağlı olanlar da Babil, Gog ve Mogog (Ye'cuc me Me'cuc), Canavar gibi simgelerin yorumunda Babil esareti günlerine bağlı kalma gafletinden uyansınlar. Böyle yapmazlarsa, Babil, Canavar, Gog ve Magog saflarında yer olduklarının, "Seçkin ırk" değil, sadece Allah katında "seçkin topluluk"un önemi ve değeri olacağının farkında olmaksızın, Yusuf'un kardeşlerinin nedametine ulaşırlar. Yusuf burada ilâhî tebliği, Hakk'ı, Sevgi'yi, Adalet'i temsil etmektedir.

Müslümanlar da kutlu doğum haftalarında iki şiir patlatmakla ve hemen ardından kölelik andını yenileme kuyruklarında yerlerini almakla kalırlarsa, "onlar riya etmektedirler" (Mâûn suresi) âyetinin kapsamından dışarı çıkmış olmazlar. "Bir zamanlar biz de Seyyid Kutub ve Mevdûdî gibilere kapılıp altın buzağının parıltısına gözlerimizi yummuştuk, şimdi tersine perendeler atıyor ve parsamızı bekliyoruz" yoluna bir saparlarsa, bu yolun sonu, "Dünya ve Ahiret'de husran"dır. Küresel emperyalizm'e karşı evrensel Mâûn düzeninin kurulması şartları ve imkânlarını araştırmakla yükümlüyüz.

Kutlu doğum günlerinin bereketi ile, ümidimizi yitirmeyelim ve Resul sevgisi ile kavuşacağımız ilâhî sevgi akımı devresinden asla çıkmayalım. Hafız-ı Şîrazî; Yusuf'un döneceğinden ümidimizi kesmememizi söylüyor:

Kaybolan Yusuf, Ken'an iline dönecektir gam çekme! Hüzünler kulübemiz gülistana dönecektir, gam çekme!/ Gayb sırrına vâkıf olmadığın için ümitsiz olma sakın! Perde ardında gizli düzenler vardır, gam çekme! Sevgili'nin ayrılığı ve rakıybin zorbalığı altındaki halimizi tamamen biliyor halleri değiştiren Tanrı, gam çekme! Yoksulluk keşesinde ve bu karanlak günlerde virdin dua ve Kur'an dersi oldukça, ey Hâfîz gam çekme!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi