T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 12 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Dış ticaret açığı 2020'de 100 milyar dolara çıkacak

2005 yılı sonunda 43.1 milyar dolar olan dış ticaret açığının 2020 yılında 100 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Dış ticarette stratejik amaçları gerçekleştirmek için hem yasal hem de kurumsal birçok düzenlemenin yapılması gerektiği belirtiliyor.

Dokuzuncu Kalkınma Planı Dış Ticaret Özel İhtisas Komisyonu raporunda, 2005 yılı sonunda 43.1 milyar dolar olan dış ticaret açığının 2020 yılında 100 milyar dolara çıkacağı tahmin edildi.

Devlet Planlama Teşkilatı'nın hazırlıklarını sürdürdüğü Dokuzuncu Kalkınma Planı çalışmaları kapsamında oluşturulan Dış Ticaret Özel İhtisas Komisyonu Taslak Raporu'nu açıkladı.

Dış ticaretin 2007-2013 vizyonuna yer verilen raporda, 1980'de 10.8 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, 1990'da 35.3 milyar dolara, 2000'de 82 milyar dolara, 2004'te 161 milyar dolara ve 189.9 milyar dolara ulaştığına dikkat çekildi.

1980 yılında 5 milyar dolar olan dış ticaret açığının ise 1990'da 7.5 milyar dolar, 2000'de 26.7 milyar dolar, 2004'te 35 milyar dolar ve 2005 yılında ise 43.1 milyar dolar olarak gerçekleştiği vurgulandı.

Rapora göre yıllık ortalama yüzde 5-6 büyüme oranı varsayımı altında dış ticaret açığı 2020 yılında yaklaşık 100 milyar dolar olacak. Raporda, stratejik amaçları sağlamaya yönelik olarak hem yasal hem de kurumsal birçok düzenlemenin yapılmasının gerektiğine işaret edildi. Bu strateji çerçevesinde, yatırım, AR-GE, sosyal güvenlik ve KOBİ'lere yönelik politikaların da yeniden gözden geçirilmesi istendi.

"DIŞ TİCARET AÇIĞI KALICI OLABİLİR"

AB'nin bölgesel politika ve yapısal uyum, sosyal politika ve istihdam, KOBİ'ler, bilim ve araştırma gibi alanlardaki düzenlemelerine uyum ve bu kapsamda sağlanacak yeni olanakların firmaların rekabet gücünün arttırılması, istihdam gücünün ve üretimin artan rekabet koşullarına uyum sağlama kapasitesinin geliştirilmesi bakımından özel önem taşıdığı kaydedildi. Bu tür bir strateji uygulanmadan var olan yapının korunduğu durumda "dış ticaret açığının kalıcı olması beklenebilir" uyarısında bulunuldu.

Raporda dış ticaretin güçlü ve zayıf yönlerine de yer verildi. İhracat sektörlerinin bir avantajının reel olarak aynı nitelikte insan gücünün maliyetinin Türkiye'de daha düşük olduğu ve 2000 yılından sonra ihracatta rakip tüm ülkelerin reel ücretlerinde artış olmasına rağmen Türkiye'de reel ücretlerde azalma görüldüğü kaydedildi.

İhracat sektörlerinin bir diğer avantajının da insan kaynakları potansiyelinden kaynaklandığı belirtildi. Buna göre 1990 yılında 20-54 yaş arası nüfusun toplam nüfus içerisinde yüzde 44 olan oranının 2010 yılında 52'ye yükseleceği tahmin ediliyor. İhracat sektörlerindeki esnek üretim yapısı işgücü ve kaynakların diğer ülkelere göre daha hızlı organize olabilmelerinden kaynaklandığı belirtildi.

Dış ticaretin diğer bir güçlü yönü de girişimci, risk alabilen ve değişikliklere ve gelişmelere hızlı bir şekilde uyum sağlayan dinamik özel sektörün varlığı olarak anlatıldı.

ZAYIF YÖNLER HATIRLATILDI

İhracatın zayıf yönleri ise pazarlama sorunları, yatırım ortamının yeterince iyi olmaması, katma değeri düşük ürünler, ticarette teknik engeller, dış ticaret alt yapı sorunları, bürokrasi, ihracatın ithalata bağımlılığı, denetim sorunu ve mevzuat problemleri olarak sıralandı.

TL'nin son yıllarda değer kazanmasının önemli sonuçlarından birisinin kur avantajına bağlı olarak ithalatın artması olduğu belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

"Bu ise kur avantajı nedeniyle ithal girdi bağımlılığın artması anlamına gelmektedir. Diğer taraftan döviz kurunda yaşanan dalgalanmalara karşı gerek ithalatçıları gerek ihracatçıların başvurabilecekleri korunma araçları yeterli düzeyde bulunmamaktadır.

Döviz kuru serbest piyasada belirlendiği için kurların gelecekteki seviyesinin bilinememesi gerek ihracatçılar gerekse ithalatçılar için bir risk oluşturmaktadır. Bu riskin artmasında enflasyon kur göreli oynaklığının azalmasının rolü olmuştur. Ticaretin gerçekleştiği zamanda ki döviz kuru ile ödemelerin yapıldığı zamanda ki kurun farklı olması, olumlu yada olumsuz şekilde ihracatçının ve ithalatçının gelirlerinde ve maliyetlerinde bir belirsizliğe yol açmakta, bu durumda karları belirsizleştirmektedir... Döviz kuru riski bir sorun olarak Türkiye de vardır ve buna karşın 'forward' sözleşmeleri, hedging gibi bankalar aracılığıyla yapılan koruma araçları pahalı ve yetersiz olduğu için bu sorun devam etmektedir."

  • ANKARA (ANKA)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi