T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

'Utandım' diyemem ama üzüldüm

Bugün Ahmet Hamdi Akseki'nin "Askere Din Kitabı"nı gözden geçirecektik. Ama baktım ki bu kitap bir güne sığmayacak, konuyu cumartesi ve pazar günleri peş peşe iki yazıyla önünüze getirmenin daha uygun olacağına karar verdım.

O halde bugün ne yazalım?

Bugün için Danıştay Başkanı seçimlerinde en güçlü aday olduğu söylenen Tansel Çölaşan hakkında gazetemiz tarafından üç beş gündür yapılan yayının değerlendirilmesini uygun buldum.

Bu yayınlara ilişkin epeyce mesaj aldım. Söz konusu mesajların tamamında aşağı yukarı şu soru yöneltiliyordu: "Bu yayınlardan rahatsız değil misiniz?"

Bu mesajlara şöyle karşılık verdim: "Tabii ki rahatsız oluyorum."

Gazetemizin bu yayını Radikal gazetesinin dünkü sayısında Hakkı Devrim'in köşesine de konu oldu. Devrim, "Tansel Çölaşan ve Yeni Şafak" başlıklı yazısında meselenin özüne ilişkin şunları yazıyordu: "Gazeteci olarak çok sıkıldığımı, utandığımı söylemek istiyorum. Beni rahatsız eden, birçok sebeple beğendiğim bir gazetenin, Yeni Şafak'ın, bu konudaki ayıplanası tutumu."

Devrim, dikkat çektiği "tutum"a ilişkin olarak da Yeni Şafak'da yer alan yorumları şöyle aktarıyordu:

"'Danıştay'a Çölaşan gölgesi' diye girdi konuya (7 Nisan). Tansel Hanım'ın başkanlığı 'Soyadı sebebiyle tartışmalara yol açma tehlikesi taşıyor'muş. O seçilirse 'Vatandaşların Danıştay'a olan güvenlerinin sarsılabilmesi' ihtimali varmış. Ertesi gün de bu çok yersiz, çok haksız, çok ayıp (kelime bulmakta zorlanıyorum) tavırda ısrar ettiklerini görünce, ben de bir o kadar üzüldüm ve utandım."

Devrim'in gazetemizin yayınına ilişkin tespitleri doğru. Gerçekten de gazetemiz "ertesi gün" de (8 Nisan) "Tansel Çölaşan'ın, oylarında düşüşte, sık sık yargıyı ilgilendiren konularda yazılar kaleme alan eşi gazeteci Emin Çölaşan'dan duyulan endişenin etkili olduğu belirtiliyor" diyerek tezinde ısrar ediyordu.

Yeni Şafak bu yayınını 10 Nisan'da da sürdürdü. Gazetemiz benzer şekilde yoruma devam ediyordu: "Demokratik rejime yönelik eleştirileri ve bürokratları hedef alan yazıları ile tanınan gazeteci Emin Çölaşan'ın eşi Tansel Çölaşan'ın Danıştay Başkanı seçilmesi durumunda, yüksek mahkemenin vereceği kararlarına gölge düşeceği ifade ediliyor."

Yeni Şafak'ın 11 Nisan (dün) tarihli yorumunda ise konu biraz daha zenginleştirilmişti. "Tansel Çölaşan'ın en büyük sıkıntısı gazeteci eşi" başlıklı bu yorumda sıra Emin Çölaşan'ın yargıya ve özelleştirmelere yönelik bazı değerlendirmelerinin "şahit gösterilmesi"ne gelmişti.

Toparlayacak olursak:

Gazetemizin Tansel Çölaşan'ın adaylığından eşi Emin Çölaşan'ı hatırlatarak söz etmesini tabii ki ben de yadırgadım. Hiç değilse "Medeni Hukukumuz"un bu hatırlatmaya izin vermediğini hatırlamak zorundaydık. Karı-koca ilişkisinin tarafların mesleklerinde belirleyici olacağını ileri sürmenin savunulabilir bir yanı var mı? Yıllardır Danıştay üyesi olarak görev yapan Tansel Çölaşan'ın Danıştay Başkanı olması durumunda bu mahkemeden çıkacak olan kararların üzerine niçin gölge düşsün? Besbelli ki gazetemiz karı-koca ilişkisinin sınırlarını (daha doğrusu "kocalar"ın eşleri üzerindeki yetkilerini) çok geniş çizmiş!

Yeni Şafak'ta bu yorumlarla karşılaşınca üzüldüm doğrusu... Hakkı Devrim gibi "utanmadım" ama üzüldüm. "Utanmadım", çünkü "Türk medyası"nda gerçekten "utanılacak" o kadar bol malzeme var ki, bu tatsız yorumları bu kategoriye yerleştirmek haksızlık olur. İsterseniz bu "utanılacak" haber-yorumlara ilişkin çok taze bir örnek de vereyim. Mesela genelde "etliye sütlüye karışmayan bir gazete" olan Posta'nın (11 Nisan) Yarbay Alim Yılmaz'ın cenaze törenine ilişkin haberine attığı şu başlık bence "utanılacak" bir başlıktır: "Cenazede iktidara isyan"(!)

Devrim, gazetemize yönelik sempatisini gizlememiş: "..birçok sebeple beğendiğim bir gazetenin, Yeni Şafak'ın..."

Doğrusu ben de Yeni Şafak'ı "birçok sebeple beğenen" birisiyim! Ama keşke arada bir "Medeni Hukuk"u zorlayıcı bu tür yorumlar yayımlamasa... Neyse, ombudsmanımız bu meseleyi de gözden geçirecektir muhakkak... İyi olur, herkes-hepimiz için iyi olur...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi