T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 NİSAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
Yasin AKTAY

Ümit Burnu'nda ümitleri tazelemek

Türkiye'de bir yandan terörle mücadele adı altında yeni takrir süreçleri aranmakta bir yandan iddianamesi yüzünden bir savcının apar topar görevden alınması gibi, demokrasimiz ve hukuk kültürümüz adına ümit kırıcı vakalar yaşanırken biz Ümit Burnu'nda ümitlerin tazelendiği yerlerde geziyoruz. Kutlu Doğum kutlamalarının küreselleştirilmesi gibi bir program çerçevesinde konferans vermek üzere geldiğimiz Güney Afrika birçok bakımdan ilginç bir tarihe ve sosyolojik dokuya sahip. 15 sene öncesine kadar yoğun bir ırk ayırımcılığının yasalarla düzenlendiği ırkçı Apartheid yönetiminin hüküm sürdüğü ülke, bugün bu kadar kısa süre içerisinde o günleri bir hayli geride bırakmış, yüksek bir demokratik seviyeyi yakalamış durumda. Güney Afrika'nın nereden nereye gelmiş olduğunun ve buralarda açılım gösteren yeni hayatların ve imkanların bir hikayesini dinlemek bile "ümit" kavramının buraya ne kadar yakıştığını çok iyi gösteriyor. En zor şartlarda bile Allah'tan ümidin kesilmeyeceğini görmek için buralara seyahat edip görmeli desek yeridir.

Ümit Burnu'nun ilk kez Portekizli gemiciler tarafından keşfedilmesinin Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklamaya ve Avrupa'nın yükselişe başlamasında çok önemli olduğu bilinir. Bu keşif 16. yüzyılın başlarından itibaren yeni ticaret rotaları oluşturarak Osmanlı'nın denetimi altındaki ticaret yollarını önemsiz hale getirmiştir.

Tarih boyunca Müslümanlar Afrika'nın birçok bölgesine nüfuz etmiş oldukları halde Afrika kıtasının bu en dibindeki bölgeye da ancak bu keşiften sonra hatta Portekizli, Hollandalı ve İngilizlerden oluşan Avrupalıların hakim olmasından sonra gelmişler. Bu gecikmişlik bu tarihten sonra Müslümanların birçok alandaki durumlarına paralel gelişmiştir. Üstelik Müslümanlar buraya, özellikle Hindistan ve Malezya taraflarından ırkçı beyazlarca büyük ölçüde köle ticaretinin bir sonucu olarak getirilmişler. Bu durum onların Güney Afrika'daki rollerini bugüne kadar bir şekilde belirlemiş görünüyor. Zaman içerisinde burada beyazlarlara siyahlar arasında bir ara "kast" kategorisi olarak bir rol yüklenmişler. Belki bu role kendileri talip olmamış, ama siyahlar açısından bu kategorileri bir kez hafızaya kazınmış.

Ancak beş yüz yıllık Güney Afrika tarihi içerisinde Müslümanların tek rolleri bununla sınırlı olmamış; bir ara katmanda kalmamanın yollarını aramışlar. Bugün Güney Afrika nüfusunun yüzde 1,5-2'si arasında olduğu tahmin edilen Müslümanlar aynı zamanda bölgenin en etkili ve saygın nüfuslarından birisi. Saygınlıkları, sahip oldukları ekonomik avantajlardan ve buna paralel olarak ileri derecede bir medenilik seviyesine sahip olmalarından ileri geliyor. Biraz da azınlıkta olmaları ve kendilerine atfedilen statünün tabiatı dolayısıyla kendilerini çok daha iyi olmaya mecbur hissetmişler. Böyle bir ortamda olabilecek en iyi İslami söylemi ve hayat tarzını üretmeye çalışmışlar. Bu durum hayat tarzlarına ve bilhassa camilerine doğrudan yansımış. Başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz temizlik, zarafet ve intizamı Güney Afrika camilerinde bulabilirsiniz. Johannesburg'un en büyük Cuma camisi hem özgünlüğü hem temizliği hem de işlevsel mimarisiyle dikkat çekiyor. Camiler ve mescitler aynı zamanda Müslüman cemaatlerin eğitim ve sosyal işlerini de örgütlüyor.

Müslümanların buradaki etkisinin kısa bir ziyaret için Afrika'da bulunan birinin bile kolayca görebileceği en somut göstergelerinden biri, Halal'ın Amerika ve Avrupa'daki Kocher gibi gıda üretiminde önemli bir marka haline gelmiş olması. Mc Donalds, KFC ve Burger gibi Amerikan uzantılı meşhur fast-food zincirlerinin hemen hepsinin bütün ürünlerinde Halal etler kullanılıyor. Bu sadece Müslümanları memnun etmek isteyen bir jest olarak da görünmüyor. Çünkü Müslümanların buradaki nüfusları zaten çok az; gözardı edilebilir bir sayıda. Buna rağmen hem etkinlikleri hem de Müslümanların etlerin kesimi konusundaki titizlikleriyle ilgili oluşturdukları imaj, başkaları için de halal damgasını bir prestij ve güvenilirlik belgesi haline getiriyor. Tıpkı Amerika'da yaşayan Müslümanların Yahudilere ait Kocher ürünlerini çok güvenilir buldukları gibi burada da herkes Müslümanların Halal ürünlerini daha güvenilir buluyor. Üstelik bölgenin en büyük et üreticisi bir Yahudi olduğu halde kesimhanesinde Müslümanların çalıştırıldığını bir reklam unsuru olarak duyuruyor. Firmalar ürünlerinin halal olduğunu göstermek üzere Müslüman cemaatinden üzerinde "halal" yazan bir sertifika almak durumunda kalıyorlar.

Bu satırları yazarken bize ev sahipliği yapan Yusuf Bağrıyanık'ın sevimli kızı Nilüfer'in bize ikram ettiği şekerlerin kabının üzerinde de "halal" yazdığını gördük. Her yerde satılan en meşhur gıda markalarının üzerinde de bu damganın olduğunu öğreniyoruz.

Fountain Eductional Trust'ın Johannesburg, Capetown ve Durbarn'da düzenlediği Kutlu Doğum kutlamalarındaki mükemmel organizasyonlar ve Hz. Muhammed'in kişiliğinin buradaki bağlama uygun sunum tarzı ve performansı gerçek bir ümit yolculuğu gibi oldu. Dünyada hiçbir konuda imkanların tükenmediğini, her zaman ve her şeye rağmen bir açılım ve özgürlük imkanının olduğunu gösteren bir yolculuk. Tarihin bize zaman içinde döndürdüğü devranları, öğrettiği ibretlikleri coğrafya içinde yaşadığınız zaman içinde görebilirsiniz, isterseniz. Küreselleşme dediğimiz şeyin bir boyutu da bu galiba ve bence bu hiç de fena bir şey değil.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi