T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
İ Z D Ü Ş Ü M 1 OCAK 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Abdullah MURADOĞLU

Atatürk ve silah arkadaşlarının arasına girdiler

Başta Atatürk olmak üzere Milli Mücadele'de omuz omuza savaşan komutanlar arasında, Cumhuriyet'in ilk yıllarında ortaya çıkan ihtilaflarda, yeni iktidardan nemalanmak isteyen asalak bir zümrenin etkili olduğu sonradan itiraf edildi...

İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan, geçtiğimiz günlerde Atatürk'ün parçalanmaya karşı milletin itikatta ve amelde birleşmesi için o günkü alimlere kitaplar yazdırttığını, ancak Masonların Atatürk'ü din düşmanı yapmaya ve kendi halkından soğutmaya çalıştıklarını söyledi. Tantan'ın Masonlarla ilgili iddiaları ne kadar doğrudur, bilinmez. Ama Atatürk'ün Milli Mücadele'deki yakın silah arkadaşları ile arasına birilerinin girdiği açık. Bu yöndeki itiraflardan biri de ünlü yazar, diplomat ve gazeteci Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan geliyordu. Yakup Kadri "Politikada 45 Yıl" isimli hatıralarında ilginç anekdotlara yer verdi.

"İNÖNÜ KAHRAMANI FETHİ BEY"

Yakup Kadri 1923 seçimlerinde Mardin Mebusu olarak seçildiğinde Hamidiye Kahramanı Başbakan Rauf Orbay ve Dışişleri Bakanı İsmet Paşa arasındaki çatışma ayyuka çıkmıştı. İsmet Paşa'yı destekleyen Yakup Kadri şöyle diyordu: "Refet(Bele) Paşanın hususi meclislerde İsmet Paşadan her bahis açılışta onu öylesine bir alaya alışı vardı ki, bizi, yani İsmet Paşayı sevenleri adeta çileden çıkarır ve aramızda epeyce sert tartışmalara yol açtığı olurdu" diyor. Refet Paşa, Yakup Kadri'ye İnönü Zaferi'nin gerçek kahramanının İsmet Paşa değil Fethi Okyar olduğunu da söyler. Yakup Kadri daha sonra Refet Paşa'nın İnönü ile ilgili sözlerinin doğru olduğunu öğrendiğini ifade ederek, "ama o zamanlardaki ruh halim içinde ben bunları bir takım şahsi dargınlıkların ifadesi sayarak derin bir üzüntü ile dinlemiştim. Çünkü, bana, İstanbul'dan yekpare bir kaya gibi görünen Milli mücadele cephemizde-şimdi yakından bakınca-bu çeşit dargınlıklar yüzünden bir takım gedikler açılmış olduğunu teşhis etmeye başlamıştım" diyordu.

ALİ FUAT PAŞA OLAYI

Cumhuriyetin ilanından sonra Halk Fırkası içinde meydana gelen hizipleşmenin bir kanadını Rauf Bey ve arkadaşları, öteki kanadını ise İsmet Paşa taraftarları teşkil ediyordu. Rauf Bey, Kazım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy gibi yakın silah arkadaşlarının Halk Fırkası içinde ayrı bir grup teşkil etmelerini Atatürk bir komplo olarak niteler. Ordudan ayrılarak Ankara'ya gelen Ali Fuat Paşa'nın, Atatürk'ün Çankaya'daki akşam yemeğine gelmemesi dönüm noktasıdır. Paşa'nın Çankaya'ya davet edildiği akşam, davetliler arasında Yakup Kadri ve Saffet Arıkan da vardı. Yakup Kadri o akşam Atatürk'ün telaşlı ve üzgün olduğunu anlatır. Bütün aramalara rağmen Ali Fuat Paşa bulunamamıştı. Yakup Kadri, Atatürk'ün, Ali Fuat Paşa'nın Rauf Bey ve Karabekir Paşa'nın oyununa geldiğini ve onu alıp bulunmayacak bir yere götürdükleri zehabına kapıldığını ifade ediyordu.

ATATÜRK'Ü YANLIŞ BİLGİLENDİRDİLER

Yakup Kadri yıllar bonra olayın perde arkasını Ali Fuat Paşa'dan öğrendi. Buna göre Ali Fuat Paşa o akşam İnönü'ye yakın olan Saffet Arıkan'ın misafiriydi. Ali Fuat Paşa, Atatürk ile Rauf Beyleri barıştırmak istiyor, Arıkan'dan da bir randevu almasını istemişti. Ancak Arıkan, Atatürk'e bunu açmamış, Paşa'nın misafiri olduğunu da saklamıştı. Atatürk tertibe düşürülmüştü. Yakup Kadri şöyle anlatır: "Biri devlet başkanı, öbürü ordu müfettişi payesinde iki eski arkadaş o zamanın Ankara'sı gibi avuç içi kadar ufak bir kasabada biribirini arayıp buluşamıyor. Her ikisi arasında kalın ve ağır bir perde gerili duruyor. Kim germişti bu perdeyi? Hangi gizli eller? Yıllar geçmiş, şu ana değin hiç kimse bunu kesin bir surette bilememiştir. Gerçi, o günlerde Meclis kulislerinde dolaşan bazı söylentiler bahis konusu bu hadisenin Başvekil İsmet paşanın bir tertibi olduğu şüphesi uyandırıyordu. Fakat şu var ki, o zamanlar benim için faziletin ve siyasi ahlakın toz kondurulmaz bir örneği olan İsmet paşanın bu gibi küçük politika oyunları yapabileceğine asla ihtimal veremezdim".

BASIN KÖRÜKLEDİ

İsmet Paşa yanlısı basın Rauf Orbay ve arkadaşları aleyhinde etkili bir kampanya başlattı. "Rauf Bey ve Şürekası" denilen muhalif grup Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı, Hilafet ve Saltanat yanlısı olarak itham edildi. Refet Paşa Meclis'te "Bunu reddederim. Ortada yalnız Mustafa Kemal ve arkadaşları vardır" diyordu. Yakup Kadri şöyle der: "Refet Paşanın söz ettiği makalelerin bizim Hakimiyet-i Milliye'de ve rahmetli Yunus Nadi'nin kendi gazetesinde yayınlanan yazılarımız olduğunu itiraf etmek isterim. Bu yazılarda , biz, var kuvvetimizle İsmet Paşayı savunmakta ve çoğu muhalefet safına geçmiş istanbul basınının hücumlarına karşı koymakta idik."

Sonunda olanlar olur. Rauf Bey ve arkadaşları ayrı bir parti kurdu. Parti 1925'de kapatıldı. 1926'da Karabekir, Orbay, Cebesoy'un isimleri Atatürk'e Suikast davasına karıştırıldı. Yakup Kadri'ye göre hizipleşmenin nedeni Atatürk'ün silah arkadaşlarıyla birleşmesi ve yalnız İsmet Paşaya bağlanıp kalmaması idi.

KRAL ÖLDÜ YAŞASIN KRAL

İsmet Paşa, Cumhurbaşkanı seçilip, Milli Şef ünvanı aldıktan sonra Atatürk'ün resimlerini pullardan ve paralardan çıkarttırdı. Öte yandanAtatürk'ün yakın çevresindeki pek çok ismi tasfiye etti. İnönü, Atatürk'le ihtilafa düşen ve siyaset dışı bırakılan ünlü muhaliflerle de barıştı. İzmir Suikasti Davası'nda hapse mahkum edilen Rauf Orbay'ın itibarı iade edildi. Rauf Bey, Kazım Karabekir, Refet Bele ve Hüseyin Cahit Yalçın CHP'den milletvekili seçtirildi. Ali Fuat Cebesoy Ulaştırma, Fethi Okyar Adalet Bakanlığı'na getirilir. Hem Karabekir hem Cebesoy, İsmet Paşa döneminde TBMM Başkanlığı yaptı. Cebesoy 1950-1960 arasında DP Milletvekiliydi.

İHTİLAF VE NİFAK KİŞİSELDİ

Yakup Kadri, İsmet Paşa'nın, Atatürk'le ihtilaflı isimlerle barışmasını şöyle niteler: "İsmet Paşa eski muarızlarını kanadı altına almakla onların memlekette önemli bir çoğunluk teşkil eden taraftarlarına 'görüyorsunuz ya; bunlar bana değil, Atatürk'e karşı idiler O öldükten sonra , işte, muhalefetten eser kalmadı' demek istemiş ya da Okyar'ı Adalet, Cebesoy'u Ulaştırma bakanlığına getirmekle hala Atatürkün arkasından ağlayan Türk milletine Onun açtığı büyük devrin devam etmekte olduğu hissini vermek maksadını gütmüştür." İnönü ise şöyle der: "Atatürk'ün ölümünden sonra ilk iş olarak dahilde emniyet tesisinin lazım olduğunu gördüm. Eski muhaliflerin teskini, mümkünse kazanılması, kıymetli bir şey idi. İhtilaf ve nifak esasen şahsiyetten doğmuş idi" diyerek açıklıyordu.

İNÖNÜ'YE SUİKAST

Atatürk ve silah arkadaşlarının arasının açılmasının kaynağı sayılan İsmet Paşa, 1937'de Başbakanlıktan azledildi. Atatürk ve İsmet Paşa arasındaki ayrılık hakkında pek çok iddia ortaya atıldı. İnönü'ye suikast yapılacağı bile konuşuldu. Abdi İpekçi, İnönü ile yaptığı bir söyleşide, "Atatürk ile aranızın açılmasında etrafındakilerin, sofradakilerin telkinleri mi etkili olmuştur" sorusunu soruyordu. İnönü, Atatürk'ün sıhhatinin bozukluğu ve alkolün tesiriyle meydana gelen değişikliklerin, aralarındaki ilişkiyi olumsuz etkilediğini belirtir. Atatürk'ün İnönü'nün yerine Başbakan yaptığı Celal Bayar ise, İnönü'nün sözlerini yalanlar. Bayar'a göre, Atatürk, İnönü'yle dargın öldü. Öte yandan Atatürk'ün son günlerinde "Karabekir Paşa'yı getirin helalleşelim" demesine rağmen bu isteği de yakın çevresi tarafından yerine getirilmedi.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi