T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 7 OCAK 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Politikacı her yerde aynı

Kudüs'teki ilk gecemizde, "Ariel Şaron âniden hastaneye kaldırıldı, galiba beyin kanaması geçirmiş, oradan sağ çıkmayabilir" haberi heyetimizin kaldığı King David Oteli'ne ulaştığında, ne yalan söyleyeyim, aklımdan ilk geçen, "Eh, derhal misyona halef olma yarışı başlar" düşüncesi oldu. Gelişme bizi de ilgilendirdiğinden, bir; politikacı her yerde aynıdır, bu da iki...

'Başbakan Yardımcısı' unvanı da bulunan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ikinci gün programında görüşeceği üç kişiden ikisi 'haleflik' iddiasında bulunabilecek politikacılar... Bir zamanlar Kudüs Belediye Başkanı olan Başbakan Yardımcısı Ehud Olmert, "Şaron ölürse yerine kim gelir?" sorusunu soranların dudaklarına ilk gelen isim... Diğeri de, 40 yıllık partisini Şaron'un yeni misyonuna destek verme uğruna terk eden Şimon Perez... Olmert nisbeten genç, Perez ise 83 yaşında...

83 yaşındaki birinin yeniden en tepeye heveslenmesini bazılarınız garip bulabilir. Oysa Şimon Perez hayatının her ânı politikaya adanmış kişilerden... Süleyman Demirel'in İsrail'deki mukabili. Hatta, Süleyman Bey, "Bu yaştan sonra olur mu?" tereddüdü geçiren yakınlarını teskin ederken, "Neden olmasın, İsrail'de 82 yaşındaki Perez başbakan yardımcısı oldu ya" gerekçesi olarak onun adını anar...

Bizi İsrail içinde dolaştıran politikayla yakından ilgili şoförümüz Salomon "Perez olur mu?" sorumu hiç beğenmedi ama... Onun takıldığı Perez'in yaşı değildi; İsrail'de politika yapmak için biraz yaşlı bile olmak gerekiyor. Salomon, Perez'in, geçmişte Yaser Arafat'la birlikte iki tarafı aldattığına inanan İsrailli'lerden... "Halk onun liderliğine güvenmez" dedi bana.

Salomon Türkçeyi unutmuş olsa da Türkiye'den İsrail'e göç etmiş bir Musevi. Kendisini bizlere tanıştırırken "Bana Süleyman da diyebilirsiniz" dedi. İzmirli. Ailesi, o 11 yaşındayken, 1947 yılında İsrail'e göç etmiş; geride akrabalar bırakarak... Salomon/Süleyman hastanede yatan Ariel Şaron'un son sağlık durumunu sorduğumuzda, "Sağ çıkması mucize" deyip durdu; uzman biri tavrıyla... Meğer orduda 'binbaşı' rütbesiyle görev yaparken askerî hastanenin komutanıymış... "Uzman sayılmam, ama bu işlerden biraz anlarım" güvencesini verdi.

Erez sanayi bölgesinden dönerken, Kudüs'ün epey dışında, yolun sağ tarafına dikilmiş bir âbideyi işaret etti şoförümüz. "İlk intifada sırasında, bir canlı bomba otobüse bindi ve patlamada 31 kişi hayatını kaybetti; bu âbide o olayın anısına dikildi" sözleriyle... Yolun daha ilerisinde ve kentin içinde de bu tür olayları hatırlatıcı başka işaretler var...

Kendini feda etmeyi göze alan kişiler bulunduğu sürece eylemleri durdurmak mümkün değil. İsrail savaştan hoşlanmadığı, ya da hedef saydıklarını yok etmede tereddüdü bulunduğu için değil, her bireyin canlı bombaya dönüşme tehdidine karşı çare bulamadığı için barışın gelmesini istiyor. Gerçek bu, ama bu gerçeğin de bilinmesini hiç arzu etmiyor İsrail; eylemleri artırmaya yarar diye... Şaron'un ölme ihtimali, yıllanmış Şaron düşmanlarını bile bu yüzden tedirgin etti. Şaron'un kendisi bir formül çünkü: Hayatı Filistinlilere karşı en acımasız mücadelelerle dolu, Sabra ve Şatilla katliâmlarından sabıkalı bir komutandı Şaron... ABD'den gelen milyarlarca dolar Gazze ve Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim yerlerine tahsis edildiğinde bunu planlayan iskan bakanıydı Şaron...

Yeniden siyasete iddiasını koyarken, ilk yaptığı işin, Kudüs'te Müslümanlarca kutsal Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Harem bölgesini basmak olduğunu kimse unutamaz...

Aynı Şaron başbakan oldu ve "Artık savaşmayalım" demeye, daha önce kimsenin cesaret edemediği simgesel girişimlere başladı. O kadar para harcayarak eliyle kurdurduğu Gazze'deki yerleşim merkezlerinden fanatik Yahudileri zorla çıkarttı başbakan olduğunda; benzer bir girişimi Batı Şeria için de planladı. Kendisini en tepeye taşıyan Likud Partisi'nin yapmak istediklerini algılamada zorlandığını fark ettiğinde en keskin tavrı almaktan kaçınmadı: Likud'u terk edip 'Kadima' (İleri) adını verdiği partiyi kurdu...

Şimdi Şaron ölüm döşeğinde ve etrafta görünen herkes "Acaba yerini ben alabilir miyim?" heyecanlı merakında. Çünkü, mart ayındaki seçimde, Şaron'un yeni partisi 'Kadima'nın en yüksek oyu alacağını kamuoyu yoklamaları gösteriyor.

Hayır, Abdullah Gül'ün programında bulunan İsrailli bakanlar randevuyu iptal yoluna gitmediler; tersine, onunla birlikte verecekleri fotoğrafın işe yarayacağı hesabında olduklarını belli ettiler. Görüşmeyi Türk basını izleyemediği halde, İsrail basını hayli kalabalıktı.

Politikacı her yerde aynı, İsrail'de de olsa değişmiyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi