T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S P O R 25 OCAK 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ali BAYRAMOĞLU

Rio'da asrın maçı
Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şahin'in müthiş volesine Ergun Dağlıoğlu böyle müdahale etti.

Açıkçası devre arası, federasyon seçimleriyle gündemi boğan futbol siyaseti fazla gelmişti. Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını iple çekiyordum.

Ama seyretmek kısmet olmadı.

Maç sırasında Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le birlikte Brezilya'daydım. İyi bir geziydi. Türk dış politikasının önemli bir ayağını hissetmek yanında, bir ülkeyi keşfetmeme imkan verdi.

Malum Brezilya denince akla Rio festivali, samba ve futbol gelir...
İşte Rio'nun meşhur plajı ve sahaları.

Bu üçünü birleştirenin ise Rio olduğunu daha bu kente ayak basar basmaz anlıyorsunuz...

Rio'nun en popüler, en bildik yeri 100 metre eninde 11 kilometre uzunluğundaki müthiş kumsalı...

Bu kumsal aşk, dans ve futbol fabrikası...

Kumsal üzerinde birbirini takip eden bir şerit üzerinde fileli kale direkleri olan 30-40 metrelik yüzlerce futbol sahası birbirinin izliyor...
Maç sonrası Türk ekibi yenen gollerin kritiğini böyle yaptı.

Binlerce genç ve çocuk burada sürekli bir futbol maçı halindeler...

Kumda futbol teknik gerektiyor ve geliştiriyor derler... Nitekim Pele. Ronaldo. Ronaldinho gibi ünlü yıldızlar bu kumlardan yetişmişler...

Belli ki daha niceleri yetişecek... Bacak kadar veletler öyle iyi oynuyorlar ki, sahili cepheden ve kuşbakışı gören Meridyen otelindeki odamdan zaman zaman maç seyretmeye daldım. Çocuklar... Müthiş çalımlar. Ayağa paslar. Sıkı şutlar...
Ahmet Davutoğlu ile Hakan Çelikoğlu'nun ikili mücadelesinde izleyenler nefeslerini tuttu.
Bunların hepsi üzerinde yürümesi bile zor olan ince kum alanda oluyor...

Şimdi gelelim sadede...

Türkler Brezilya'ya gider de, Pele'nin. Ronaldo'nın ayak izlerini takip etmez mi?

Ettiler... Hem de ne etme!

Millitvekilleri, yönetim kurulu başkanları, bakanlık sözcüleri, THY teknisyenleri aralarına Brezilyalı gençleri alıp Rio kumlarında sıkı bir maça tutuştular...
Ahmet Davutoğlu nefis bir röveşata ile ağlara gönderdiği toptan sonra gol sevincini yaşayamadı. İncinin belini tutan Davutoğlu, bir süre yerde böyle oturdu.

İki ağır mı ağır takım düşünün...

Kimlerden oluşsun?

İşte size takımlar ve kadrolar:

Bir tarafta Dışişleri Başdanışmanı Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu, THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, THY Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hamdi Aydın, Brezilyalı Claudio. Ulaştırma Bakanlığı müsteşarı İbrahim Şahin...

Diğer tarafta Dışişleri Bakanlığı sözcüsü diplomat Namık Tan, Delta Türkiye temsilcisi Hakan Çelikoğlu, milletvekili Ergun Dağlıoğlu, Dışişlerinden iki genç diplomat, Brezilyalı Gustavo...

Üstelik seyircisi de vardı maçın...

Sadece Türkler değil. Brezilyalılar da seyretti...

Ne cevherler varmış Türkiye'de...
Rio Plajını karış karış gezerken en çok dikkatimi çıplak ayaklı fakir çocukların top peşindeki mutluluğu çekti.

Ciddiyeti ve görüntüsüyle sır vermeyen Ahmet Davutoğlu öyle bir futbol oynadı ki, ki kendi takımının 7 gölünün 6'sını o attı, inanılmaz lazbir röveşata yaptı, maç sonunda Brezilyalıların tebriklerini kabul etti, "Ronaldo" takılmalarına maruz kaldı, hatta "sen burada kal Türkiye'ye dönme" diyenler çıktı, Brezilyalıların arasından...

THY Yönetim kadrosu genel olarak gölgede oynamayı tercih etmesine rağmen, bakan vekili Hamdi Topçu bir ara milletvekili Ergun Dağlıoğlu havada top gibi uçurmayı ihmal etmedi...

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Namık Tan rakip takım oyuncularını sürekli Rumlar gibi davarmakla. Oyunun gidişine göre kuralları değiştirmekle suçlayıp durdu...

En hoşu bu maçı son derece ciddiye alan Ergun Dağcıoğlu'nun takımındaki müthiş Brezilyalıları durmadan azarlaması, kötü ya da yanlış pas verdikleri için uyarmasıydı...

Yaş ortalaması 50'nin. Kilo ortamalası muhtemelen 85'in üzerinde olan Türk oyuncular maçın ikinci devresine çıkacak halleri kalmayınca sonuç Namık Tan'ın takımının lehine 12-7 sona erdi...

Velhasıl Rio kumsallarından bir Türk takımı geçti...

Rio'nin ve Rio kumsallarının tılsımı var...

Bu maçın yöneticilere, siyasilere, işadamlarına kıvraklık kazandırdığından eminiz...


Ulusoy ne yapmalı?

Bu köşedeki son yazıda Haluk Ulusoy'un neden futbol federasyonu başkanı seçilmemesi gerektiğini anlatmıştık...

Ama öyle olmadı.

Demokrasi bu... Genel kurul delegeleri Haluk Ulusoy'u tercih ettiler. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in uyarıları, çabaları havada kaldı.

Umarız Haluk Ulusoy bundan önceki dönemde yaptığı hatalardan uzak durur.

Futbolda kuralları ve ilkeleri, çıkarların, politikanın önünde tutar.

Öyle de yapmak zorunda...

Zira hem düzenleyici gücün, hem kamuoyunun hem spor basının gözü onun üzerinde olacak...

Aksi tutum sadece Ulusoy başkanlığını anlamsız hale getirmekle kalmaz.

Türk futbolunu görülmemiş bir kaosa sokar...



Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi