|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 25 OCAK 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Yirminci yüzyılın başında, seküler kültür Paris, Londra ve Berlin başta olmak üzere, bütün Avrupa başkentlerinde tarih içinde benzeri görülmedik bir güç kazandı. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'nın kaynaklarına el koyarak, sağladığı ekonomik üstünlüğünün kaynağında, seküler değerlerin olduğunu bütün dünyaya kabul ettirdi. Avrupa'da doruk noktasına ulaşan seküler kültür, Fransız, Amerikan ve Rus devrimleriyle bütün dünyaya ihraç edildi. Seküler kültür, Yirminci yüzyılın sonunda, doğduğu ülkelerde bile, büyük bir çöküntüye uğradı. Marks, Lenin ve Mao ile hem teori, hem de uygulamada altın dönemini yaşayan seküler kültür, Yirmibirinci yüzyılın başında tedavülden kaldırılmış bir para gibi, Marksist ülkelerde geçerliğini yitirdi. Fransız ve Rus devrimleriyle kan tazeleyen seküler kültürün, bir daha diriltilmesi mümkün değildir. O artık dirilmeyecek bir biçimde öldü. Seküler kültürün Fransa'da yükselmeye başladığı yıllarda, René Guénon "Modern Dünyanın Bunalımı" isimli kitabıyla, onun nasıl bir çıkmaz sokak olduğunu ayrıntılı bir biçimde ortaya koymuştur. Fransızca ve Arapça'dan yaptığı çevirilerle tanınan Mahmut Kanık'ın Türkçe'ye kazandırdığı bu kitabın, gözden geçirilmiş üçüncü baskısı, Hece Yayınları arasından çıkmıştır. Kanık bütün ömrünü, kutsal kültürün ölümsüzlüğünü anlatan kitapları, akıcı ve yalın bir dille Türkçe'ye aktarmaya adamıştır. Seküler kültürün bütün dünyada can damarlarını yitirmesiyle, medeniyetler arasındaki çatışma ekonomik ve siyasal alandan yeni bir alana taşınmıştır. Artık seküler kültür, Avrupa'da, özellikle Fransa'da, yalnızca Müslümanların kültürünü değil, onlarla birlikte Yahudi ve Hristiyanların kültürünü de tehdit ediyor. İnançsızlığın doruk noktasına çıktığı, dayatmacı ülkelerde seküler kültür bütünüyle öldü. Ancak demokratik ülkelerde varlığını sürdürmektedir. Yirmibirinci yüzyılda çatışma Huntington'un ileri sürdüğü gibi, Batı ile İslam dünyası arasında olmayacaktır. Bütün dünyada savaş kitaplı dinler arasında olmaktan çıkmıştır. Yeni savaş, kutsal ile seküler kültür arasındadır. Artık dünyada, peygamberlerin haber verdiği dünyaya inananlar ile inanmayanlar çatışıyor. Aslında bu çatışma, Guénon'un bütün kitaplarında vurguladığı gibi, yeni değil, insanlığın tarihiyle yaşıttır. Dünya yeni bir aydınlanma dönemine girmek zorundadır. Ancak sözkonusu aydınlanmanın kaynakları, Rönesans Avrupa'sında olduğu gibi, aklın sınırları içinde kalan seküler kültürde değil, onun sınırlarını aşan kutsal kültürde aranmalıdır. Kutsal kültürün değerleri, aklın dışında olmaktan daha çok onun üstündedir. Gündüzün geceyi içinde taşıdığı gibi, görünmeyen metafizik dünya, görünen fizik dünyayı içinde taşır. Seküler dünyanın sonu, bütün dünyanın sonu değil, aydınlanma dönemiyle şekillenen Batı dünyasının sonudur. Artık Doğu ve Batı'da pek çok düşünürün ortaya koyduğu gibi, Batı dünyasının yıldızı sönmüştür. "Modern dünyanın bunalımı" aslında metafizik dünyaya bütünüyle kapalı, seküler dünyanın bunalımıdır. Her alanda gözlenenen uyumsuzlukla birlikte düzensizliğin giderilebilmesi için, her alanda, kutsal kültürle bağların yeniden kurulması gerekir. "Yusuf'um yitirdim Kenan ilinde/Bulundu Yusuf'um Kenan bulunmaz" diyen Yunus'un vurguladığı gibi, dünyayı bulmak, ötedünyayı da bulmak anlamına gelmez. İçiçe iki dünyayı bütün zenginlikleriyle kavramadan, ne Yusuf ne de Kenan bulunur.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |