T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 ŞUBAT 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
İZDÜŞÜM
Abdullah MURADOĞLU

CHP'nin mal varlığı, İş Bankası ve Atatürk

CHP'nin mal varlığıyla ilgili tartışmaları izliyoruz. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'yla CHP arasındaki uzlaşmazlık 1960'lardan bu yana sürüyor. Atatürk'ün vasiyeti açık: İş Bankası'ndaki nakit ve hisselerinden sağlanan nemalar iki kurum arasında paylaştırılacak. Bu paylar otomatik olarak banka tarafından her iki kuruma aktarılabilir. Atatürk'ün hisselerini temsil edecek yönetim kurulu üyelerini de Cumhurbaşkanı seçebilir. Böylece hem Atatürk'ün vasiyeti yerine gelir, hem mirası tartışma konusu olmaz.

CHP'nin İş Bankası hisseleri dışında Atatürk'ten miras kalan, hem de 1950'lere kadar belediyelerden, özel idareden, KİT'lerden, köy bütçelerinden çeşitli şekillerde edindiği mal varlığı, iki kez Hazine'ye devredildi. CHP bugün İş Bankası'nın üçüncü ortağı. CHP'nin yönetim kuruluna verdiği üyeler, bankanın her türlü işleminden sorumlular. CHP, Atatürk'ün nakit ve hisselerini satma ve harcama yetkisine sahip olmasa bile neticede bankacılık yapan tek parti. Bu durum Siyasi Partiler Kanunu'yla nasıl izah ediliyor, merak ediyorum. 1998'den beri bankada Hazine'nin payı kalmadı. İş Bankası'nın diğer bankalardan ayrıcalığı yok. Atatürk'ün hisseleriyli ilgili tasarruf, vasiyetine uygun olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından yerine getirilebilir. Böylece CHP, bankacılıkla değil, sadece siyasetle iştigal eder. İş Bankası Türkiye'nin en büyük bankası olarak büyük şirketlerle iş ve kredi ilişkisi içinde. Bu realite CHP'nin başını ağrıtabilir.

Atatürk 1927'de kendisine yapılan bağışları CHP'ye devredeceğini söylemiş, "Ben Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Genel Başkanıyım, CHF, Anadolu'ya ayak bastığım andan itibaren benimle çalışan Anadolu Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti'nden doğmuştur. Bu teşekküle tarihen bağlıyım" demişti. Atatürk, mal varlığını inkilabın derinleşip kökleşmesinde, milli gidişin ileri hamlelerle kuvvetlendirilmesinde tayin buyuracakları kayıtlar altında tasarruf edilmek üzere CHP'ye bırakıyordu. İş Bankası'ndaki nakit ve hisse senetlerinin yönetimini de bilinen şartlarla CHP'ye devretmişti. CHP, sözkonusu mal varlığını, Atatürk'ün tayin ettiği kayıtlar altında değerlendirebiliyor mu? Böyle olup olmadığını kim denetliyor? 1950'lerden bu yana mal varlığına ilişkin hangi tasarruflar gerçekleştirildi? CHP'nin mal varlığı 1939'da ne idi, bugün ne durumda? CHP, Milli Mücade-le'yi yürüten Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin 'tek mirasçısı mıdır?

Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, Heyet-i Temsiliye ve Birinci Meclis'teki Müdafa-i Hukuk Grubu'nda yer alan pek çok isim, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nda, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nda ve Demokrat Parti'de yer aldı. Her üç partinin kökü Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'ne gidiyor. 1923-1945 arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan Mareşal Fevzi Çakmak bile DP listesinden Meclis'e girebildi. Dolayısıyla 1930-1950 arasında Devlet ve Parti'nin, Hükümet ve Parti'nin özdeşleştiği bir Türkiye, 1950'den itibaren değişti. Bayar'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde CHP'nin mal varlığı Hazine'ye devredilmiş, bu konuda Meclis'te en şiddetli konuşmayı Emin Çölaşan'ın dedesi, Kuva-yı Milliyeci Refik Şevket İnce yapmıştı. Ne Türkiye 1930'ların Türkiyesi ne de CHP, eski CHP idi. 'Değişmez Genel Başkan' İsmet Paşa bile, 1972'de koltuğunu Bülent Ecevit' e kaptırdı. İnönü, milletvekilliğinden, sonra da 1923'ten beri içinde olduğu CHP'den istifa etti. Gerekçesi, parti politikasının memleket için sakıncalı gördüğü şekil ve istikamette değiştirilmiş olmasıydı. Ecevit ve Ecevit sonrası CHP'nin izlediği süreçleri zaten biliyoruz.

Dolayısıyla TDK ve TTK'nın Atatürk'ün vasiyetnamesinde içerilen şartları yitirdiklerini söyleyerek ayak sürümenin bir mantığı yok.

Zira, 1950'lerden sonra Türkiye'de çok şey değişti.

CHP'nin de bunu kabul etmesi gerekiyor.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi