T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 12 ŞUBAT 2006 PAZAR | ||
|
İki kıta ve iki denizin odak noktasını kendilerine bağışlanmış vatan bilen Türklerin, güzellik ve sevgide sınır tanımayan dünyasında düşmanlığa kesinlikle yer yoktur. Çünkü onlar dünyaya kavga için değil, sevgi için geldiklerine inanırlar. Anadolu insanı, yitirilen cennetin savaştan daha çok barışla bulunacağını bilir. Savaş insanları, bütün dünyaya dehşet saçan ateş, barış da hayat veren güneş topluluğuna dönüştürür. Her ülkenin huzur ve mutluluk içinde yaşayabileceği bir dünya, gönül yıkanların kavgasıyla değil, gönül yapanların sevgisiyle kurulur. Sevgi bütün toplumlar için hayat ve güç kaynağıdır. Sevginin gücü ve etkisi evrenseldir, sınırları kolaylıkla aşar. Sevgi odaklı toplumlarda insan insanın öldürülecek düşmanı değil yardımlaşılacak dostudur. Anadolu insanının mayası sevgiyle yoğrulmuştur. O bütün insanlığı kesintisiz çağrıya kulak verenler ya da verecekler olarak görür. Hafta başında Hilal Tv'de Selahaddin Kocaaslan'ın hazırlayıp sunduğu, ilgiyle izlenen "İz Bırakanlar" programında, yitirilişinin beşinci yıldönümünde Prof. Dr. M. Esad Çoşan anıldı. Çoşan Hocaefendi'nin hayatından çarpıcı kesitler sunulan programa, Dr. Necdet Yılmaz, eniştesi Mustafa Ballı ve ben konuşmacı olarak katıldık. Prof. Dr. Sabahaddin Zaim ve İsmail Ünlü Durak da, telefonla onun zengin gönül ve sevgi dünyasını anlattılar. Çoşan Hocaefendi'nin çalışma odasının bir duvarını baştan sona kaplayan büyük bir dünya haritası vardı, yalnızca Müslüman ülkelere değil, bütün dünyaya sevginin, dostluğun ve kardeşliğin bayrağını taşımak isterdi. O "Başarı Yolunda Sevginin Gücü" isimli kitabında tekrar tekrar vurguladığı gibi: "Ademoğulları birbirlerinin parçasıdır, benzeridir, aynı anne babadandır" derdi. Gören göz için, her insanın sevilebilecek bir güzelliği ya da saygı duyulabilecek bir özelliği mutlaka vardır. Atalarının yitirdiği cenneti arayanlar, dünyada bir yolcu gibi yaşarken, aramayanlar da dünyayı ele geçirmek için savaşırlar. Bu yüzden, inanan hiç ölmeyecekmiş gibi ürün, hizmet ve bilgi üretir. İnanmayan da hiç ölmeyecekmiş ürün, hizmet ve bilgi tüketir. Ölümsüz çağrıya kulak verenler gönülleri, vermeyenler de dünyayı fethetmeye çalışır. Biri ölümsüzlüğü dünyada ararken, diğeri de, peygamberlerin haber verdiği öteki dünyada arar. Anadolu insanın dünyasında, Yunus ve Mevlana ile doruk noktasına ulaşan Tasavvuf kültürünün vazgeçilmez yeri ve önemi vardır. Onun dönüştürücü gücü, kılıcının keskinliğinden daha çok gönlünün derinliğinden kaynaklanır. Zor ve gerçek savaş, dış dünyadan önce iç dünyayı güzelleştirmek için verilen savaştır. Anadolu'da herkes "Cümleler doğrudur, sen doğru isen/Doğruluk bulunmaz sen eğri isen" diyen Yunus gibi düşünür. Tasavvufun potasında eriyen Türk toplumu güzelliğe aşıktır. Tarih içinde başarıya giden yolda Türklerin en büyük sermayesi doğruluk olmuştur. Doğruluğu sermaye edinenlerin önünde eğilmeyecek hiçbir güç yoktur. Doğruluk açılmaz sanılan kapıları açan tek anahtardır. O anahtara sahip olan toplumların karşısında bütün toplumlar güçlerini yitirirler. Sevgi yüklü gönüllerin önünde bütün çirkinlikler güzelliklere dönüşür. Dünya silahla değil, sevgiyle fethedilir. Silahla gönüllere girilmez.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |