T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 30 TEMMUZ 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
  Favorilere Ekle
  Giriş sayfası yap

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Bana herşey 'onu' hatırlatıyor...

Yazının başlığını emekli Korgeneral Altay Tokat'ın bir bakıma "bomba etkisi" yapan ("yapması gereken" desek daha doğru olur) açıklamalarının ardından bazı hukukçuların www.adalet.org sitesinde yer alan tepkileri arasından birini biraz değiştirerek oluşturdum... Aslı şöyleydi: "Bana herşey Ferhat Sarıkaya'yı hatırlatıyor..."

Tokat'ın açıklamaları -tabii olarak- büyük ilgi gördü; daha şimdiden hakkında ne kadar haber yapıldı, hesaplayabilmek imkansız. Ama işin bir de "haberin hakkını vermek" diye ifade edebileceğimiz bir yönü var. Yani, "bomba etkisi" yapan bu haberin olması gerektiği gibi peşini bırakmamak ve bu haberin sadece bir haber olarak kalıp giderek unutulmasını engellemek zorunda olan gelişmelerin de ne durumda olduğunun izini sürmek.

Radikal'den Adnan Keskin, bir kere daha, bu işi yani "haberin hakkını vermek" işini üstlenmiş durumda. Haberinin başlığı emekli generalin açıklamalarının akıbetini bugünden haber verir gibi: "Yüksek yargı ve siyasiler meşgul çaldı, bombacı komutanı asker soruşturuyor".

Yani, Adalet Bakanlığı, HSYK ve Yargıtay Başkanlığı başta olmak üzere hemen her yerde mutlak bir "sessizlik" hüküm sürüyor. Tokat'ın "Hâkimleri hizaya getirmek için bomba attırdı" yolundaki itirafı yargı mensuplarını hiç ilgilendirmiyor. İlgisizlik o derece ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı (Keskin bu savcıyı "Yaptığı uzun konuşmalarla tanınan ve Ferhat Sarıkaya'ya en ciddi tepki gösterenlerler biri.." diye tarif etmiş) "Ben böyle bir şeye müdahil olmak istemiyorum" diyor. Sarıkaya'ya vakit geçirmeden sert tepki gösteren HSYK'de de benzer bir sessizlik hakim....

Peki şimdi ne olacak? Tokat hakkında soruşturma açan Genelkurmay'da eğer söz konusu açıklamalar için bir dava açılması yönünde bir kanaat belirirse dosya askeri başsavcılığa gönderilecek. Sonraki iş askeri başsavcılığa düşüyor; ya takipsizlik kararı verecek ya da dava açacak. İşin bu safhasında üçüncü bir ihtimal de askeri başsavcılığın dosyayı "sivil hâkimler"e havale etmesi...

Görüyorsunuz, önümüzde bayağı uzun süreceği bugünden belli bir süreç var. Askeri savcılığın Tokat hakkında dava açılmasına karar vermesi sonrasında da -tam bilmiyorum ama "emekli" durumunda da böyle olması gerekiyor herhalde- mahkeme heyetinde yer alması için emekli generalden daha kıdemli bir komutan aranmaya başlanacak....

Neyse, işin "askeri yargı"yı ilgilendiren faslı (bu fasıl için Ümit Kardaş'ın Clemenceau'dan aktardığı şu sözler benim aklımdan hiç çıkmıyor: "Askeri müzik ne kadar müzikse, askeri yargı da o kadar yargıdır.") biz sivilleri çok da ilgilendirmiyor. Biz asıl "Yargı"nın Tokat'ın açıklamaları hakkında nasıl bir tavır takınacağını merak ediyoruz. ("Daha çok merak edersiniz!" demiyorsunuzdur umarım!)

Adnan Keskin'in son derece ustalıkla toparladığı "Tokat dosyası"nda yer alan bilgilere göre, emekli generalin eski TCK'nın 264. maddesine göre ("meskûn bir yerde veya çevresinde veya özel veya resmi veya genel yapılara ya da her türlü taşıt araçlarına ya da halkın toplu olarak bulundukları diğer yerlerde bomba patlatılması" beş yıldan az olmamak şartıyla ağır hapis cezasıyla cezalandırılır) şuç oluşturan açıklamaları Tokat'ın sandığı gibi "zamanaşımı"na uğramıyor. "Çünkü bu suçta zamanaşımı Altay Tokat'ın sandığı gibi beş yıl değil 10 yıl." (Nitekim emekli general de (sonradan) işin farkına varmış olacak ki, "hâkimleri hizaya getirmek için" attırdığı bombaların "ses bombası" olduğunu söylemeye başladı.)

Ayrıca Altay Tokat'ın açıklamalarında başka bir "suç" daha var: "Suçu övmek". Çünkü emekli general açıkça bomba atma suçunu övmektedir.

Bitmedi: Altay Tokat MHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi olduğu için işlediği suçlar -önceki örneklerde olduğu gibi tabii- partisini de işin içine katıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, vakit geçirmeden Tokat'ın uzun süredir toplantılara katılmadığı için "normal şartlarda istifa etmiş sayıldığını" söyleyerek araya mesafe koymaya çalışsa da, "normal şartlar"da bu pek mümkün değil...

Toparlayacak olursak: Ortada niçin yapıldığına benim -gerçekten- akıl erdiremediğim bir açıklama var. Tokat, durduk yerde bu "bomba" gibi açıklamaları niçin yaptı? Gerçekten aklım ermiyor. Emekli bir korgeneralin o ya da bu nedenden farketmez, "bomba attırmanın" ağır bir suç teşkil ettiğinden haberdar olmadığını düşünebilmek mümkün mü? Hem de "siyaset"e atılmış ve hiç de az olmayan bir ihtimalle yakın gelecekte bir MYK üyesi olarak "dokunulmazlığa" epeyce yaklaşmış bir insanın böyle sözler etmesi?

Ama açıkcası, Keskin'in haberinde beni en fazla umutsuzluğa düşüren bilgiler "sessizliği" seçmiş olan yargı kurumları oldu. Buradan hareketle de şu tespitimi bir kere daha hatırlatmayı gerekli buluyorum: "Bürokrasi"nin Türkiye'nin dünü, bugünü (yarınında?) oynadığı rolün tahlili yapılırken dikkatimizi özellikle bir "blok" üzerine fazla yoğunlaştırıp "yargı mensupları"na hak ettikleri yerin verilmesinde epeyce geç kalmadık mı dersiniz?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi