Çankaya promosyonlu paket

 
Paketin amacı, "5+5"i referandumdan, yani milletten kaçırmak. Çünkü Ecevit, en iyi şartlarda dahi, Demirel'i Çankaya'ya çıkartacak formülün, ancak 330 oy alabileceğinin farkında. Paket, bütün maddeler birarada Meclis'e sunulunca nihai ve müşterek oylama geçerli sayılacak. Kimi milletvekili kıyak emekliliğin yüzü suyu hürmetine, kimisi 69'uncu madde sebebiyle olumlu oy atacak. Böylece "Çankaya promosyonlu paket" referanduma gerek kalmadan kabûl edilecek.

Bir demokrasi paketini, bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamak amacıyla, pazarlık konusu yapmak, siyasi ahlâka sığmaz.

Gerçi pazarlık, müzakere demektir ama demokrasi, hak ve hürriyetler müzakere edilemez.

Âli menfaatler

Genel Başkanlar, hükûmette çözülmeyi önlemek için, Demirel'in ismi üzerinde anlaştı.

Anayasa, cumhurbaşkanı seçiminde gizli oyu şart koşuyor. Burada amaç milletvekillerini vicdanlarıyla başbaşa bırakmak.

Ama Bülent Ecevit, "liderlik" tarifinin içine, milletvekillerine tanınan bu bir nebze özerkliği de, ortadan kaldırabilme yeteneğini koydu.

Ülkenin âli menfaatleri gerektirdiği için, Demirel seçtirilecek.

1978 yılında, Güneş Motel pazarlıklarında ülkenin âli menfaatleri Demirel'in başbakanlıktan düşürülmesini gerektiriyordu. Güneş Motel "müzakereleri" (pazarlık dememek için müzakere sözünü kullanıyorum) 11 milletvekilinin Adalet Partisi'nden transferiyle neticelendi. Her bir milletvekiline bakanlık verildi. Ve olay siyasi tarihe Güneş Motel Pazarlığı (müzakeresi değil pazarlığı) diye geçti. Tuncay Mataracı ve Hilmi İşgüzar bu "paketin" içinde, CHP iktidarına yamanmışlardı.

Bu iki kişi Yüce Divan'da yargılanıp mahkûm edildikten sonra "Ecevit çalmaz ama çalınmasına göz yumar" sözü politika edebiyatına mal oldu.

Ne biçim pazarlık

Anayasa değişikliği için Fazilet'in oyuna ihtiyaç var ya, bir şey veriyor görünüp esasında hiçbir şey vermiyorlar.

69'uncu madde değişmeden de, Siyasi Partiler Kanunu'nun yeni şekli, partilerin kanunsuz fiillerin odağı olma sebebiyle kapatılmasını zorlaştırıyor.

12 Ağustos 1999'da değiştirilen Siyasi Partiler Yasası'nın 103'üncü maddesi şöyle: "Bir siyasi partinin Anayasa'nın 68'inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne aykırı eylemlerin odak halini oluşturup oluşturmadığı hususu, Anayasa Mahkemesi'nce belirlenir.

Bir siyasi parti, birinci fıkrada yazılı fiillerin o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, merkez karar ve yönetim kurulu veya TBMM'deki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği, yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır."

Anayasa kanuna atıf yapıyor

Gerçi Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı ama, siyasi konjonktür olumsuz etkilemezse, 103'üncü maddenin iptal edilmemesi gerekir.

Zira Anayasa'nın 69'uncu maddesi, "Bir siyasi partinin 68'inci maddenin 4'üncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına ancak onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi'nce tespit edilmesi halinde karar verilir." dedikten sonra bu genel ilkeler çerçevesinde düzenlemenin kanunla yapılmasını öngörüyor: "Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetleme ve KAPATILMALARI ile siyasi partilerin ve adaylarının seçim harcama ve usulleri, YUKARIDAKİ ESASLAR ÇERÇEVESİNDE KANUNLA DÜZENLENİR."

103'üncü madde, 69'uncu maddeye aykırı değil ki.

Çünkü, Anayasa, bir siyasi partinin kanunsuz fiillerin odağı olduğu takdirde kapatılacağını belirtiyor. 103'üncü madde odağın tarifini getiriyor.

Bu tarif tek başına Anayasa Mahkemesi'nin takdirine bırakılmamış. Doğru olan da bu. Anayasa, 69'uncu maddesinin son fıkrasında, siyasi partilerin kapatılmaları "yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir" demiyor mu?

FP, irtica odağı mı?

Benim anlayamadığım bir husus daha var: Eğer Fazilet Partisi gerçekten irtica odağı ise, Demirel'in seçilmesi uğruna böyle bir irtica odağının faaliyetine göz mü yumulacak?

Veyahut Fazilet Partisi bir tehdit veya tehlike oluşturmuyor. Ama buna rağmen, baskı altında tutuluyor, adaletsiz ve haksız bir muameleye maruz bırakılıyor.

Hangi taraftan bakılırsa, sürdürülen müzakereleri "Ahlâksız bir pazarlık" zeminine oturtmak mümkün.

Devam

Öte yandan, 69'uncu madde değişikliğine rağmen, gene FP'yi kapatmak mümkün.

Bilhassa "devamdan kapatılma" hususunda bir değişikliğe yanaşılmadığı için bu hususta kuşkular artıyor.

Demirel'in "devam" konusunda iktidar partilerini yumuşatmaya çalıştığı ve hatta Ali Şener'i devreye soktuğu gelen haberler arasında. Tabii etraf toz duman içinde olduğu için, her söylenene de inanmamak gerekir.

Başörtüsü ve irtica

Ama bir an bu iddiaların doğruluğuna inansak ve bir siyasi partiyi devamdan kapatmanın yolunun kesildiğini düşünsek bile, kötü niyet varsa Fazilet gene kapatılabilir.

Çünkü Başsavcı, FP için irtica odağı suçlamasını yaparken, başörtüsünü savunanlara dayanıyordu. Fazilet açısından irticaın tek delili başörtüsü!

Dolayısıyla, eğer Anayasa Mahkemesi bu "delili" yeterli görse, başörtülü aday Merve Kavakçı'yı seçen, onu Parlamento'da alkışlayan, başörtüsüne özgürlük talep eden Fazilet Partisi, bütün organlarıyla ve üyeleriyle birlikte bir irticai faaliyet içinde sayılacak. Başörtüsü irtica delili ise, FP de zaten irtica odağı.

Ali Cengiz oyunları

Öyleyse, bu odak tarifini değiştirmeye çalışanlar boşa kürek çekmiş olmuyor mu?

Acaba 69'uncu madde değişince, bu maddeye göre kapatılan RP'nin yasaklı kadrosunun siyasete dönebileceği hesabı mı yapılıyor? Demirel'den bunun sözü mü alınıyor?

Hâlâ bizim takım, muhataplarının, sadece köprüyü geçene kadar "dayı" diye sırtlarını sıvazlayacağını anlamadı mı?

Onlarda kaç tane Ali Cengiz oyunu mevcut. Erbakan'ın önünü kesmek için kenar köşe birkaç eski kaset her zaman bulunabilir. 312'nci madde zaten böyle günler için var.

Siyasi başarı

Fazilet için Demirel'in seçilmesi değil, seçilmemesi siyasi başarı olacak.

Dayatmaya direnen, ahlâksız pazarlıklara yanaşmayarak 28 Şubat'ın temsilcisi Demirel'i Çankaya'dan indiren bir Fazilet...

Paketin içine sadece 69'uncu maddeyi değil, bir de milletvekillerinin maaşını koydular.

Fazilet'in tabanı "kıyak emeklilikten" rahatsızken, her gittiğimiz toplantıda bunun hesabını bizden sorarken, olayı perçinleyecek bir adımın atılması da bardağı taşıran damlalar.

Kamuoyu, gelişmeleri şöyle yorumlayacak: "Al kıyak emekliliği ver Çankaya'yı"

Paketin sebebi

Paketin amacı, "5+5'i" referandumdan, yani milletten kaçırmak. Çünkü Ecevit, en iyi şartlarda dahi, Demirel'i Çankaya'ya çıkartacak formülün, ancak 330 oy alabileceğinin farkında. (330'un altı, red anlamına geliyor. 367'nin altında ise halk oylamasına başvuruluyor).

Paket, bütün maddeler birarada Meclis'e sunulunca nihai ve müşterek oylama geçerli sayılacak. Kimi milletvekili kıyak emekliliğin yüzü suyu hürmetine, kimisi 69'uncu madde sebebiyle olumlu oy atacak. Böylece "Çankaya promosyonlu paket" referanduma gerek kalmadan kabûl edilecek.

Benzin alana Milliyet veya Sabah, Migros'tan alışveriş edene Hürriyet'in verildiği bir ülkede, Çankaya'nın da promosyonlu satışlarla (!) gündeme gelmesini yadırgamamak gerekir.

Acaba Demirel mi promosyon, yoksa kıyak emeklilik ve 69'uncu madde mi, orasını pek çözemedim.

Eski Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a atfen anlatılan bir hikâye vardır. Coca Cola kapaklarından Mercedes otomobil çıkıyordu.

Sunay'ın yaverine "Bir kaç otomobil alalım, içinden Coca Cola çıkıyormuş" diye emir verdiği gülerek anlatılırdı.

Bizim paket de öyle... Kim esas ürün, kim promosyon pek anlaşılamıyor. Herkesin kafası karışık.