AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Susma, sustukça...

Günlerdir televizyonlarda Amerikan uçak ve tanklarının kutsal Necef şehrini nasıl bombaladıklarını seyrediyoruz..

Haberlerde Amerikan tanklarının Hazreti Ali Camii'ne 800, 700, 400 ve en son 250 metre yaklaştıklarını duyuyoruz..

Belediye yıkım araçlarının bile gecekonduları yıkmak için evlere bu kadar yaklaştıklarında kıyameti koparan insanlar her nedense Hazreti Ali Camii'ne giremeye hazırlanan Amerikan askerlerine seslerini çıkarmıyorlar..

İnanılmaz bir vurdumduymazlık, ilgisizlik ve duyarsızlık..

Oysa Türkiye'de bu Cami'yi kutsal kabul eden milyonlarca Alevi ve yine yüzbinlerce Caferi ve Şii vatandaş yaşamaktadır.

Ama her nedense bunlardan hiçbir ses çıkmamaktadır..

Şii İran İslam Cumhuriyeti'nin sessizliği ise çok daha üzücü..

En çok sevdiğim sloganlardan biri..

'Susma, sustukça sıra sana gelecek'..

Genellikle sol eğilimli insanların kullandığı bu slogana her nedense hiç kimse kulak asmadı ve sonunda Türkiye'de sol bitti, ya da bugünkü duruma geldi..

Arap ve İslam âleminin durumu bundan pek farklı değil..

Bölgenin son 100 yıllık tarihine bakıldığında bu sloganı ciddiye almayan insanların ve ülkelerin acı sonlarını anlatan yüzlerce hikayelere rastlanır..

Somut örnek İsrail..

Son örnek ise Irak ..

Irak'ta olup bitenlere karşı Arap ve Müslüman ülkelerinin sessiz kalması anlaşılır gibi değil..

Sorun yalnızca Hazreti Ali Camii'nin Amerikalıların kontrolüne geçip geçmemesi değil… Cami yaklaşık 15 bin metrekare bir alana yayılmaktadır. Cami'nin tüm çevresi ve hatta Necef'in neredeyse tüm mahalleleri kutsaldır. Amerikalılar günlerdir şehrin her tarafını bombalıyor. Bin yıllık tarihi ve kutsal mezarlık bile Amerikalıların barbarlığından kurtulamamıştır.

Sorun Mukteda Sadr sorunu da değildir..

Diyelim Mukteda Sadr, Cami ve hatta Necef'ten çekildi..

Durum değişmeyecek..

Amerikalılar ve onların işbirlikçisi Irak yönetimi için önemli olan her türlü direnişin son bulmasıdır..

130 bin Amerikan askeri Irak'tadır..

Bu askerlerin büyük bölümü hiç bir zaman Irak'tan çekilmeyecektir.

Bu askerler Irak'ta kaldıkları sürece tehlike herkes için devam edecektir. Bu tehlikenin öncelikle kimi hedef alacağı yönünde piyango çekmenin hiçbir anlamı yoktur.

İran ya da Suriye'nin hedef alınması hiç bir zaman Türkiye'nin risk hesapları dışında kalacağı anlamına gelmez..

Hiçbir zaman unutulmaması gereken tek bir gerçek vardır..

Amerika'nın Irak'ta yaptığı herşey İsrail içindir..

Bunu ben değil, Amerikalı birçok akademisyen, politikacı ve gazeteci söylüyor..

İsrail'in içinde bulunduğu her hesap mutlaka Türkiye için tehlikelidir..

Özellikle AK Parti'nin yönettiği bir Türkiye..

Çünkü İsrail hiçbir şekilde AK Parti'yi içine sindiremiyor ve sindiremeyecektir..

İsrail'in Türkiye'ye yönelik kızgınlığı ve hatta düşmanlığı Başbakan Erdoğan'ın demeçleri ile doruğa çıkmıştır..

Benim bildiğim Şaron ve benzeri siyonist İsrailliler mutlaka bunun intikamını alacaklardır..

Şaron'u besleyen tek bir duygu vardır o da nefret ve intikamdır..

1981'de Irak'taki Temmuz Nükler Tesisleri'nin vurulma kararını Şaron aldırmıştır. O sırada Tarım Bakanı olan Şaron aynı zamanda Başbakan Begin'in savunma danışmanı görevini yürütüyordu..

Üstelik tam da Sabra ve Şatilla katliamlarına hazırlanıyordu..

Aynı Şaron şimdi kendi kendisinin danışmanıdır ve Amerika'nın mutlak desteğine sahiptir..

Şaron birçok siyonist gibi önleyici darbenin gerekliliğine inanır.. Yani siyonist amaçları engelleyecek herhangi bir tehlike ihtimali bile ne kadar zayif ve nerede olursa olsun mutlaka yok edilmelidir..

İşte bu nedenle Şaron İran'ın nükleer tesislerini bombalamayı kafasına koymuştur.. Şaron bunu İsrail için en uygun zamanda yapacaktır..

Irak'ın nükleer reaktörünün bombalanması ile ilgili olarak İsrail'de yayınlanan 'Bağdat Üzerinde İki Dakika' adlı kitapta Başbakan Begin saldırının gerekçesini bakın nasıl açıklıyor:

'Bizi hedef alan her tehlikeyi önceden yok etmek zorundayız. Biz Avrupa'nın Almanya konusundaki hatalarının tekrarlanmasına asla izin veremeyiz. İngiltere ve Fransa 1938'de Hitler'i öldürelim teklifimize destek verseydiler bunca Yahudi ölmeyecekti'..

İlginç bir detay!


25 Ağustos 2004
Çarşamba
 
Dr. HÜSNÜ MAHALLİ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED