AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Herkes gibi hükümetin de seyrettiği bir film ile devam edelim

Hatırlatmaya gerek yok herhalde; "tatil" sırasında vuku bulan önemli olayları gözden geçirmeye devam ediyorum...

Artık iyiden iyiye anlaşılmaya başlandı ki ("bazı gazeteler" işin peşini bırakmış olsa da!) Yargıtay Başkanı'nın son aylarda yaptığı telefon mükâlemeleri bayağı ilginçmiş doğrusu...Mükâleme ağına takılanların sayısı her gün daha artmakta.

Neyse, olur böyle şeyler; zaten dikkat ediyorsanız bu bilgiler karşısında kimsenin öyle aman aman şaşırdığı filan da yok. "Haberleşme hürriyeti" denilen hürriyet tabii ki bu memlekette de yürürlükte.

Söz konusu dosyaya ilişkin bilgileri bir de benim hatırlatmama gerek yok. Herşey o kadar ayan beyan ortada ki daha fazla bilgiye zaten ne gerek var... Dolayısıyla ben bugün, işin üzerinde az durulan bir yönüne işaret etmekle yetineceğim.

Herşeyden önce, "dosya" medyaya düşer düşmez Adalet Bakanı'nın Yargıtay Başkanı'na "kefil olan" tarzda yaptığı açıklamayı hatırlatmak istiyorum. Ne gereği vardı bu haddinden fazla aceleci açıklamanın? Bana göre, söz konusu açıklamanın "aceleci" olmasının yanında şöyle bir mahzuru da oldu: Adalet Bakanı'nın bu açıklaması hükümetin tavrını yansıttığı şeklinde yorumlandığı için (haksız da sayılmaz yani) kimi medya kuruluşları "dosya"ya ilişkin tavırlarını açıklanan görüş istikametinde aldı.

"Dosya"da bazı meslektaşlar gibi benim de dikkatimi çeken ikinci önemli husus ise, gelişmelerin hükümetin yanında yer alan Emniyet Teşkilatı ile MİT arasındaki bir uyumsuzluğa, hatta "rekabet" hatta "husumet"e dikkat çekmesiydi. Hatırlayın, birbirine medya üzerinden cevap yetiştirmeye çalışan güvenlikten sorumlu iki devlet kurumu.... Ayrıca bu "rekabet" sadece "kimin daha iyi iş yaptığı" iddiasıyla da sınırlı değil. Çok daha güçlü bir "rekabet"; doğrudan "dosya"nın akıbetini belirleyebilecek özellikte bir "rekabet".

"Tamam", diyorsunuzdur belki, "İşin bu yanı da bizi şaşırtmıyor, işler zaten böyle yürümüyor muydu?"

Gelelim (bence de) "dosya"nın yolaçtığı en önemli gelişmeye:

İşin bu faslını 16 Ağustos tarihli Radikal gazetesinin manşeti gerçekten çok iyi özetlemişti: "Devlet kapışıyor hükümet izliyor".

"Güzel"den de öte, muhteşem bir başlık doğrusu... Son günlerin büyük bir skandalı ancak bu derece iyi özetlenebilir...

Hadi bir kez daha okuyalım: "Devlet kapışıyor hükümet izliyor".

Ne kadar yerinde bir tespit; gerçekten de, bu büyük skandalı hükümetin de biz sade vatandaşlar gibi sadece izlediğine şahit olmadık mı?

"Dosya" hakkında hemen herkes bir şeyler söylüyor, ama ağzını açmayan tek "kişi" hükümet! Olup biteni sadece izliyor, seyrediyor...

Niçin acaba? "Yargı bağımsız" olduğu için mi? Yoksa "MİT de mi bağımsız" diye düşündüğü için mi? Yoksa "Emniyet Teşkilatı da bağımsız" diye düşündüğü için mi?

"Dosya"dan fışkıran bilgileri "aşılı" olmalarına rağmen yine de dikkatle izleyen vatandaşlar "Hükümet şu işin aslını anlatsa da, anlasak" diye bekliyor ama hükümetin konuya kayıtsızlığı gün geçtikçe artıyor...

Peki söyleyin, bu durumda bizler, yani "istihbarat" işlerine yabancı, "Yargının bağımsız", MİT'in Başbakanlığa bağlı, hükümetin yürütmeden sorumlu olduğu bir ülkede yaşadığına inanan biz sade vatandaşlar ne yapalım, olup bitenin aslını kimden öğrenelim? Hadi diyelim ki bu ülkede Cumhurbaşkanı "sorumsuz"; peki ya Başbakan, "sorumsuzluk hali" onu da mı kapsıyor?

Ne güzel bir başlıktı o: "Devlet kapışıyor hükümet izliyor".

Yani bir bakıma, sadece gazeteciler değil "hükümet de haddini biliyor!"


25 Ağustos 2004
Çarşamba
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED