T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 ŞUBAT 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Özlem ALBAYRAK

Özgürlük bekçiliği mi, kabadayılık mı?

Karikatür krizi büyüyor. Dünyanın hemen her ülkesinde, onlarca şehrinde devam eden protesto, gösteri ve yürüyüşlere karşı, Avrupa'daki pek çok basın kuruluşu da, Jyllands-Posten'e "destek" amacıyla karikatürleri peşpeşe yayınlamaya devam ediyor.

Öncelikle merak uyandıran, dünyanın ikiye bölünmesi boyutuna gelmiş bu devasa tepkiye rağmen, Batılı basının geri adım atmama inadını neden sürdürdüğü?

Yüzlerce örneğini dökebileceğimiz basın geleneğine göre, "rencide etmek, hakaret etmek" gibi konularda kastın aşıldığını fark eden basın-yayın organı "özür" dilemese bile, amaçlarının bu olmadığını ifade ederek -en azından- susar. Hele böylesi bir öfke seli sözkonusuysa.

Ancak susmak bir yana ateşi körüklemeye devam eden Batı basını çokkültürlülüğe ilişkin değerleri çiğnemek ve İslam düşmanlığı anlamına gelecek bir "ifade hürriyeti" havariliğine soyunmuş vaziyette. Garip bir biçimde, müthiş bir özgüven ve giderek kabadayılığa varan bir dile sardıran Batı'nın bu tavrı çeşitli şekillerde okunabilir, ancak nedenlerin en önemlisi öteden bu yana Müslümanlara yakıştırılan "potansiyel terörist" sıfatının altını çizmek.

Amerika'da bir firmanın karikatürleri tişörtlere basarak satışa sunması, firma yetkilisinin Müslümanlardan "terörist" diye bahsetmesi, Batı'nın Doğu'ya şimdiye dek yüzlerce kez en yetkili ağızlarla aktardığı bu bakışın, medya yoluyla çoğaltılan karikatür krizinde de yönlendirici olduğunu, tek başına ve şüpheye mahal bırakmayacak şekilde açıklıyor kanımca.

Olayın başından bu yana savunma argümanı olarak dile getirilen "ifade özgürlüğü" hususunda bir "samimiyet puanlaması" yapmak gerekirse; öncelikle dünyanın her yerinde, bu tür bir olay söz konusuysa "ifade özgürlüğü"nün yanında mutlaka etik sorumluluğun da durması gerektiği yine İngilizce çeviri kitaplardan bize ulaşan bir basın geleneğidir. Ama bu genel-geçer eğilimin es geçilmiş olmasına kulak asmayıp, sadece "özgürlük" kavramından bir çıkarım yapmaya çalışırsak da, Batı'yı haklı kılacak bir veriye ulaşmak zor gözüküyor.

Neden... Çünkü, çağdaş, demokratik, özgürlükçü anayasal düzenlerin, hem inanç özgürlüğünü, hem de düşünce özgürlüğünü tartışmasız özgürlük kategorileri olarak tasnif ettiğini biliyoruz. Özgürlüğün sınırsız olmadığı ve korunmaya alınmış diğer özgürlüklerin başladığı yerde bittiği hususunda da anlaşmazlık yok.

O halde, eli hançerli, başındaki sarıkta bir bomba fitili asılı Peygamber kartonu yayınlamak, Peygamber'in İslam'ın en büyük kutsallarından biri olması, yüzyıllardır süren ve milyonlarca mensubu bulunan bir dünya görüşünü temsiliyeti nedeniyle, hukuk tarafından koruma altına alınmış inanç özgürlüğünün ihlali anlamına gelir ki, bu ifade özgürlüğünün bittiği/bitmesi gerektiği yeri gösterir.

Yine de, "ille düşünce özgürlüğü" diyeniniz varsa, Jyllands-Posten'in gözden kaçmış olabilecek çifte standardından bahsetmek isterim: Gazeteye 2003'te Hz. İsa'yı konu alan karikatürler gönderilir. Gazete, okurlarının duygularını inciteceği gerekçesiyle bunları yayınlamaz.

Elbette söylenenler doğru. Karikatürler, "ifade özgürlüğü" şemsiyesi altında ırkçılık ve ayrımcılıkla harmanlanan bir provokasyonu işaret ediyor. Peki ama, böyle de olsa Müslümanlar, kutsalına hakaretle kendisini dışarıya-kavgaya çağıran kabadayıya karşı, nasıl bir tavır almalı? İletişim kurmak en güzeli mutlaka... Ama nasıl?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi