Trenlerin hali perişan

Pendik'te oturan bir arkadaşımız, banliyo trenlerinin içler acısı (mı demek lazım, yoksa rezalet mi, her neyse işte o) durumundan şikayet ediyor. Bakın bakalım, Ali Demirci'nin başından geçenleri nasıl değerlendireceksiniz...

"2 Ağustos günü, 23.35 trenine Söğütlüçeşme istasyonundan bindim. Pendik istasyonuna kadar yaklaşık onbeş durak var ve yolculuk boyunca hiç kimse bana bilet sormadı. Daha önce sigara içenlerden tutun da, ayaklarını çıkaranlara rastladıysam da, o günkü olay beni çıldırtmaya yetti. Arkamda oturan adam rakı içiyordu.. Evet trenin içinde, herkesin gözü önünde rakı içiyordu. Pendik istasyonunda indikten sonra, doğruca demiryollarında görevli bir güvenlik elemanının yanına gittim ve durumu anlattım.. Cevabı daha şaşırtıcı idi.. 'Eee ne yapayım?..'

Hâlâ çözmeye çalışıyorum, güvenlik görevlilerinin işi nedir diye, ama bir cevap bulmuş değilim."

Söze başlarken "bakın bakalım" demiştik ya, aslında "baksınlar" demek lazım. Yetkilisi, ilgilisi her kimse, onlar baksınlar, görsünler ve şu gerilim dolu banliyo trenlerini bir hale yola koymak için kolları sıvasınlar.

Oteli terkediş

Otellerin bir 'terkediş saati' vardır bildiğiniz gibi. Gece kaldıktan sonra ertesi günü oteli terkedecekseniz, o vakti geçirmemeniz gerekir. Aksi takdirde, bir-iki saatlik gecikme için bile, o günkü ücreti ödemek zorunda kalırsınız.

Kıbrıs'ta bir otele giden Karadenizli vatandaşımıza resepsiyon görevlisi ne kadar kalacağını sorar.

Bir gece kalacağını söyler hemşehrimiz. Resepsiyon görevlisi, oteli terkediş saatinin 12.00 olduğunu hatırlatır.

Ertesi günü sabah kahvaltısından sonra odasına çıkıp valizini hazırlayan müşteri, lobiye iner ve beklemeye başlar. Bir saat, bir buçuk saat... Sıkılmıştır. İkide bir saatini kontrol etmektedir.

Bir ara resepsiyona yaklaşıp sorar:

- Affedersiniz, benim bir toplantım var da yarım saat önce çıksam olur mu? Yoksa toplantıya yetişemeyeceğim.

Bilmece

Antalya'dan inşaat mühendisi okurumuz Hüsamettin Özendi, bir bilmece ile Şekerlik'e katkıda bulunuyor.

Soru şöyle:

- Bir köpek, ormanın içine doğru ne kadar koşar?

Cevabını yarın vermek belki daha uygun olabilir ama yarına kadar beklemek istemeyenleri boş yere bekletmeyelim. (Beklemeye tahammülü olanlar, cevabı yarın okuyabilir.)

İşte cevap:

Yarısına kadar... Çünkü, yarıdan sonra, dışına doğru koşar.

Aynı yaşta

Trabzon Belediyesi Kültür Müdürlüğü'nün yayınladığı, "Yaşayan Temeller" kitabından Hasan Birinci'nin fıkrası.

Dizinden rahatsız olan Temel doktora gider. Doktor:

- Rahatsızlığın nedir? diye sorar.

- Tizum ağuruyi.

- Yaşlılıktandır amca.

- Madem oyle, ebir tizum ta ayni yaşdadur. O niye ağırmayi?

---

---

« Geri Dön