YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Paylaşmayan paylaşılır

Girişim ya da ticaret kültürü, felsefe, sanat, hukuk ve yönetim gibi, tarihin derinliklerinden süzüle süzüle günümüze kadar gelmiştir. Aslında girişim kültürü hepsinden daha eski bir geçmişe sahiptir.

Üretimin olmadığı yerde, insan ve toplum olmaz. Toplumun olmadığı yerde de, kültür, politika ve hukuk olmaz. Bu yüzden, girişimciler fiziksel olduğu kadar kültürel üretimin de öncüleridir. Fayda ve maliyet ya da gelir ve gider üretimle ortaya çıkar.

Üretim gücünü büyüterek, sağlıklı bir toplum ve dengeli bir ekonomik yapı oluşturmada girişim kültürü bağlayıcı ve bütünleştirici bir işlev yüklenir.

Türk toplumu Kanuni'den sonra girişim gücünü yitirmeye başladı.. Osmanlı'nın son yıllarında ve Cumhuriyet döneminde çalışma yaşına gelen herkes, güvenliği bir devlet kurum ve kuruluşunda görev almada buldu. Kimse devlet dışında bir kapı aramayı ya da kendisi bir kapı olmayı düşünmedi.

Prof. Dr. Bilal Eryılmaz ve Prof. Dr. Muharrem Özdemir'le Türkiye'de girişim kültürünün, baskı dönemlerinde nasıl gelişip zenginleştiğini konuştuk.

Özdemir kırkaltı yaşında üniversiteden emekli olmak zorunda kalmış. Şimdi başarıyla yürüttüğü bir denetim ve yeminli mali müşavirlik şirketi var. Şirket hızla büyüme ve gelişme yolunda.

Bir aile gibi çalışan küçük şirketler büyük işletmelerden daha hızlı büyüyorlar. Çünkü orta ölçekli olmanın getirdiği esnekliğe sahipler. Büyük şirketlerin hareket etme yeteneğini sınırlayan bürokrasileri yok. Büyükler file, küçükler pireye benzer. Pire filden daha çabuk ve hızlı hareket eder.

Türkiye'de de devlet bürokrasisi hantal yapısı ve dayatmacı politikasıyla bir file benziyor. Bu yüzden de ülkenin üretim gücünü artıramadığı gibi, toplumun girişimci yanını da yok ediyor. Ülkeyi yoksullaştıran toplum değil, dayatmacı bürokratik devlet.

Ülkede ekmeğini taştan çıkaran girişimcilerin çoğalabilmesi için, kemikleşmiş devletçi yapının bütünüyle yıkılması gerekir. Çünkü devlet kurum ve kuruluşlarında çalışanlar, girişimci yetenekleriyle birlikte kendilerine olan güvenlerini de büyük ölçüde yitiriyorlar.

Ülkenin üretim gücünü büyütmek için kurulmuş KİT'ler, ekonomiyi büyütmek bir yana, gelişmenin önündeki en büyük engel oldular. Onların açıklarını kapatmak için borçlanan devletin vergi gelirleri borçlarının faizini ödemeye yetmiyor.

Bütçe açığı gizli bir vergidir. Tıkanan devlet açıklarını bütün bir topluma ödetiyor.

Türkiye'nin geleceği, üretmenin coşkusunu duyan, paylaşmayı en büyük erdem olarak gören girişim kültürü ve girişimcilerde.

Kurum ve kuruluşlar paylaşmasını başaramazlarsa, başka kurum ve kuruluşlar tarafından paylaşılırlar.


7.AĞUSTOS.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...