YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yeni siyaset ve taktik siyaset felsefesi...

Prof. Todd May 'Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi' (Ayrıntı Yayınları, 2000) adlı dikkate değer çalışmasında, siyaset felsefesinin 'sinir uçları'na ustalıkla dokunuyor ve siyaset felsefesinin 'mesih'lerine ustaca göndermeler yapıyor. Bu çalışmanın çeşitli eksenlerle birbirini kesen devlet, erk, toplumsal alan ve siyasal pratik çok yönlü çağrışımları var. Çalışmanın ana eksenini ise 'erk'in nasıl koordinatlanacağı ve çözümleneceği oluşturuyor. Bu noktada iki kavramsal çerçeve öneriyor May. Birincisi olan 'stratejik siyaset felsefesi' tek bir hedefe yönelik yönelik, üniter bir çözümlemeyi gerekli kılıyor. Tüm sorunları, merkezde temel bir sorunun, etrafında ise türemiş sorunların yer aldığı bir siyasal evren içinde algılıyor. Bu algının temelinde 'erk'in tek bir merkezden yayılması vardır. Bu felsefe özgürleşmeyi de bu metodoloji ile analiz ediyor ve öncü bir partinin ya da dinamiğin eşlik ettiği mücadele kavrayışının dışına çıkamıyor. May'ın önerdiği ikinci kavram olan 'taktik siyaset felsefesi' ise 'erk'in konumlandığı tek bir merkezi kabul etmez veya 'erk'i tek bir merkezin ürettiği bir dinamik olarak ele almaz. Erk'i merkezsizleşmiş ve dağınık olarak her yerde arar. Böylece tek bir merkez olmayınca özgürleşme de merkezi indirgemeciliğe muhtaç olmaz...

Bu kavramsal şemanın Türk siyasi hayatı için son derece açıklayıcı yanları var kuşkusuz. Öncelikle devlet, elinde tuttuğu 'erk'i tek bir merkezin, sadece 'devletin iç ağının' bir sonucu olarak tanımlayagelmiştir. Bu tanımlama, her zaman, toplumsal mutabakat, toplumsal talepler ve sosyolojilerden uzak bir yerde, son derece steril bir ortamda kendi evrenini inşa etmiştir. Toplumsal talepleri ve bunların temsili demek olan 'siyaset'i şaibeli ve uzak mesafeden gözlemlenmesi gereken olgular olarak görmüştür. Buna karşılık siyasi partiler de, tıpkı devlet gibi, 'erk'i tek bir merkezin ürünü olarak algılama ve diğer tüm sorunları merkezdeki tek ve asli sorunun türevleri olarak tanımlama indirgemeciliğine cömertçe düşmüştür. 'Siyasi partiler şebekesi', devlet gücünün merkezinde duran tek bir sorun görmüş ve diğer tüm sorunları bu merkezin halkaları olarak algılamıştır. 'Siyasi partiler şebekesi' ve 'siyasi liderler cuntası' tarafından, siyaset adına ortaya koyulanların, devlet gücünün belli bir yönde çalıştırılmasından ve tüm sorunların buna bağlı olarak kendiliğinden çözülmesini beklemekten ibaret olması bundandır.

'Siyasi partiler düzeni'ni tanımlayan bu 'stratejik siyaset felsefesi', merkezi sorunun mekanı olan devlet erkinin işine yaramıştır doğal olarak. Çünkü böyle bir merkezileşme tabiatı gereği 'çoğulluk' barındırması gereken siyaseti kısırlaştırmıştır. Siyasi partiler merkezde siyaset yapmak adına, aslında olmayan ya da devletten ibaret olan ve dolayısıyla siyasete hiçbir tabii alan bırakmamış olan merkezde buharlaşmışlardır. Oysa siyasi partilere düşen 'taktik siyaset felsefesi'nin pratiklerini üreterek, merkezi pozisyon almaya yönlendirmek olmalıdır. Gerçek siyaset de budur.

Bu ülkede ithalatı yapan şirketlerle üretimi yapan şirketlerin aynı olması bir sorun noktası ve dolayısıyla 'erk' alanıdır. Yükselen yoksulluk dalgasının beslediği göçün yarattığı kaynama, siyaseti bire bir belirleyen bir sorun ve siyaset üretimi için bir 'erk' aşamasıdır. Kırsaldan gelerek büyük kentlerin varoşlarında tutuna(maya)nların yarattığı 'popüler kültür' ve bu kültürün ülkenin genel süreçlerine damga vurma talebi (popüler kültürün politizasyonu) merkezi bir soruna indirgenemeyecek özerk bir sorundur ve kendi 'erk' alanını genişletmektedir. 'Yeni Siyaset'ten beklenen bunları sırtlayarak çok merkezli sorun alanlarını, siyasetin çok merkezli erk alanları olarak ilan etmek, merkezde bir siyaseti böyle merkezsizlikten kalkarak tanımlamak ve devleti bunlar arasındaki koordinasyonu sağlayacak bir yapısal reforma tabi tutarak işletmek iddiasına sahip çıkmaktır. Yoksa, 28 Şubat'ın tek merkezli tanımladığı sorun alanına, tek merkezli ideolojik cevaplar yetiştirmeye sıkışmak değil...


7.AĞUSTOS.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...