YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Barak'la ne konuşuldu?

Arafat'ın daha önce ilan ettiği bağımsızlık tarihi yaklaştıkça tarafların diplomatik girişimleri de hızlanıyor. Her iki taraf yani Filistinliler ve İsrail yönetimi daralan manevra alanlarını genişletmek için son kozlarını oynamak üzere.

Arafat, bağımsız Filistin devletinin ilanına destek almak için ziyaret ettiği başta Fransa ve Rusya olmak üzere etkin ülkelerden umduğunu bulamadı. Filistinliler arasında gittikçe zayıflayan konumunu, iktidarını güçlendirecek tek yolun bağımsızlığını kazanmış bir lider olmaktan, Kudüs'ü kurtarmaktan geçtiğini biliyor.

Uluslararası desteğe karşın gerek mecliste gerekse İsrail kamuoyunda gittikçe tabanını kaybettiğinin farkında olan Barak'ın siyasi geleceği de Filistinliler'le yapılacak barışa bağlı. Başkent ilan ettiği Kudüs'ü Filistinliler'e kaptırmadan yapılacak bir anlaşmanın peşinde.

Dün, daha önceden 6 saat süreceği açıklanan bir ziyaret için Türkiye'ye gelen Barak'ın Ankara'dan beklentileri ne olabilir? Daha doğrusu Türkiye'ye gelişinin arkasında yatan gerçek sebep ne olabilir?

Her ne kadar gerek uluslararası haber ajanslarında gerekse İsrail basınında çıkan haberlere bakılırsa görünür neden, son günlerde İsrail'in kaybettiği bazı askeri ihalelerle ilgili. Tüm ajans haberlerinde bile iki ülkenin adı bir arada anıldığında stratejik işbirliği tanımlaması mutlaka eklendiği göz önüne alındığında bu konuların konuşulmasının kaçınılmaz hale geldiğine inanmak durumundayız. Hatta, Defencse News dergisinin yorumuyla; "ihalelerdeki bazı gelişmelerden Türkiye'nin duyduğu rahatsızlığa, İsrail'in kendi ihalelerinde Türkiye'ye fazla bir pay vermemesine, Eğitim Bakanı'nın Ermeni soykırımından dem vurmasına karşın, iki ülkenin askeri işbirliği kurmasına yol açan faktörlerin hala geçerli olduğu ve stratejik ilişkilerin geleceğinin etkilenmeyeceği" belirtiliyor.

Barak'ın Ankara'ya indiği saatlerde ise Fas'ta İslam Konferansı'na üye önde gelen ülke temsilcilerinin oluşturduğu Kudüs Komitesi toplantı yapıyordu. Mısır, İran gibi ülkelerin bir araya geldiği toplantıda Arafat, Kudüs konusunda Filistin tezini anlatıyor, ortak bir tavır belirlenmeye çalışılıyordu.

Geçtiğimiz günlerde ise, İsrail'e giden Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Kudüs'ün sadece Filistinliler'e ait bir sorun olmadığını tüm İslam dünyasının sorunu olduğunu belirterek Türkiye adına atılmış en cesur açıklamayı yaptı. Nedense Cem'in bu mesajı Türk medyasında fazla bir yankı bulmadı.

İsrail'de yayınlanan dünkü The Jerussalem Post gazetesinde çıkan haber yorumda isimlerini açıkladığı Barak'ın beraberinde getirdiği ekibe bakılırsa görüşmelerde İsrail'in gerçekten askeri sanayi işbirliği alanında son günlerde kaybettiği pozisyonu telafi etmeye yönelik olduğu ortaya çıkıyor. Türk dış politikasının Ortadoğu barış sürecinde belirleyici olamayacak kadar zayıf ve hareket kabiliyetinden yoksun olduğunu bilen İsrail acaba, kendi tezlerine verilecek destek karşılığında makul iş teklifiyle mi geldi? Yoksa zaten Türkiye'nin dış politikası açısında öncelikli bir yere sahip olmayan Ortadoğu konusunu bırakıp, biz işimize mi bakalım, demeye geldi Barak?

Yine Defense News'e konuşan Türk, Amerikan ve İsrailli uzmanlara göre aradaki problem stratejik işbirliğini etkilemeyecek kadar ticari boyutta kalmaya mahkum. Türkiye'nin önüne konan stratejik işbirliği zorunluluğu, zaten ilgisiz ve soğuk olduğu Ortadoğu gibi bir konuda etkin olmamasını zorunlu kılıyor. İsmail Cem'in bana göre cesur sayılabilecek açıklaması Türkiye'nin Ortadoğu, Kudüs politikası(zlığı)nı etkileyecek boyutlarda değil ne yazık ki. Türkiye'nin sorunu sahip olduğu potansiyeli farkedip bunu kullanabilecek siyasi iradeye sahip olmamasıdır. Herşeye rağmen Türkiye'nin Kudüs konusunda alacağı tavır bölgedeki gelişmeleri etkileyebilir.

Türkiye Kudüs gibi bir konuda, kendisine dayatılan stratejik ortaklık gibi bir ayak bağına takılmadan, tarihin beklediği tavrı koymalıdır. Tarih bizden bunu bekliyor. Evet, Kudüs gerçekten Filistinliler'in sorunu değil, İslam dünyasının sorunudur. Türkiye'nin sorunudur.


29 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...