![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Dostlar olimpiyatta görsünSırtımız minderden kalkmadı, sonra efendim ata sporumuz güreşte döküldük, boksörlerimiz ilk üçe giremedi, Naim Süleymanoğlu'muz sıfır çekti, serbestçilerimiz ilk kez madalya çıkaramadı, sonra uzun atlamacılarımız... Var mıydı uzun atlamacılarınız? Disk, gülle, ok atıcınız? (Oradan, "ok atıcısı değil, okçu olacaktı" diye görüntü yapan arkadaş, biz de biliyoruz "okçu" demeyi, ama fonetik diye de bir şey var, değil mi?) 100 metrede, 800 metrede ne yaptınız? Maratonda var mıydınız? Yüzmede? Pentatlonda? Hiçbir zeka, hiçbir yaratıcı katkı gerektirmeyen ve düpedüz kaba saba bir spor olan "halter" dışında kaç madalya getirdiniz? Sydney 2000'de, sapır sapır döküldük. Alt tarafı, üç altın, bir bronz. Yunanistan bile, "milli düşman" ilan edip, her fırsatta aşağıladığımız Yunanistan bile madalya sıralamasında Türkiye'nin çok çok üzerinde yer alıyor. Medya "suçlu"yu buldu bile: Madalya şansını yitirince, son müsabakayı "angarya" kabul edip mindere çıkmayan milli güreşçi Harun Doğan. Meğerse Harun Doğan, "vücuduma batıyor" gerekçesiyle mayosuna ay-yıldızlı armayı da koydurmamış. Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı'ndan sonra, al sana bir "ihanet" daha... Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Ayık, olayı, "Büyük bir şerefsizlik" olarak yorumluyor. Sydney öncesi Harun'a 10 milyar "özel ödül" veren Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü ise pek öfkeli: "Biz de milli formayı bundan sonra hak edene veririz." Bence, federasyon başkanlığını da hakedene vermelisiniz Fikret Bey. Olimpiyatları "turistik gezi"ye dönüştürüp, kapağı bir ay öncesinden Sydney'e atan Ahmet Ayık gibilerin yerine, sporcularla gereksiz çekişmelere girmeyen, onlarla duygusal bağ kurabimiş, saygın, babacan, sorumluluğunu müdrik yöneticiler atamalısınız. Ata sporunun kurtuluşu, federasyonu "ideolojik" çekişmelerin odağı haline getiren Ahmet Ayık'ın ayıklanmasına bağlı, bunu da yazın bir kenara. Milliyet gazetesi "Harun vakası"nı dokuz sütuna manşe yapmış: "Yüz karası." Buna mukabil, literatüre "nepotizma" olarak geçen bir kurnazlıkla önce banka sahibi olan, sonra da kendi bankasını soyarak nepotizma kavramının ırzına geçen Murat Demirel'e ayırdıkları sütun sayısı iki... Yeni bir "medyatik linç"le karşı karşıyayız. Gazete, "Sydney'de ay-yıldızlı arma takmadan güreşen" Harun Doğan'ın "minderden kaçtığını" duyurduktan sonra, bu güreşçimizin şeceresini sayıp döküyor: Geçen yıl da Anıtkabir'e gitmek istemediğini söyleyerek Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Ayık'a ecel terleri döktürmüş. Sonunda gitmiş mi? Gazete onu yazmıyor. Gitmiş... Hatta geçen yıl Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda altın madalya bile getirmiş. Ahmet Ayık, "Güreşe irtica bulaştı" filan türünden laflar edip, "10 Yıl Marşı" nutukları atarken, "Sydney'in yüz karası" ilan edilen Harun Doğan, dünya şampiyonasının yapıldığı ülkede bayrağımızı göndere çektirmekle meşguldü. Gazete bunu da yazmıyor. Yazmaz. Maksat, Sydney'deki apaçık başarısızlığı, zaten madalya şansını yitirmiş, zaten üzgün, zaten yaralı bir sporcuya fatura edip, vicdanları rahatlatmak.
meyavuz@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|