![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... | ||
|
|
Rüyalar çabuk geçer... Bu da öyle oldu ve 15 Eylül'de başlayan 27 Sydney Olimpiyatları, tıpkı başladığı gibi görkemli bir törenle son buldu. Dünyada bulunan 200'e yakın ülkenin 10 bin civarındaki en seçkin sporcuları ülkelerini en iyi şekilde temsil etmek için güçlerini ortaya koydular. Alın terlerini pistlere, pisinlere, ringlere ve minderlere döktüler... Değdi doğrusu... Her şey "Citius... Altius... Fortius" sihirli Latin sözcükleriyle başladı. Ve her sporcu, "Daha hızlıya, daha güçlüye ve daha yükseğe" ulaşabilmek için Olimpiyat öncesi büyük bir hazırlık dönemi geçirdi... Yarıştı, kazandı... Yarıştı, sonu madalya olmasa da fair-play ölçülerinden hiç şaşmadı... Savaşta olan ülkelerin iki sporcusu dahi, sporun evrenselliği, güzelliği ve dostluğu ile kucaklaştı... Dünyanın en popüler ve en güçlü sporcuları bir bir geldi ekranlarımıza. Ve yaklaşık 17 gün doyumsuz anlar yaşattılar sporseverlere... Bir rüya gibi, bitmesini istemediğimiz... Heyecanın en katmerlisi, mücadelenin en üst düzeyde olanı ve sevincin en coşkulusu... İşte OLİMPİYATLAR... Amerikalılar'ın 3 altınlı rüya kızı Marion Jones'i, geçilmez uçan adamı Mourice Greene'i, Küba'nın 3 olimpiyat, 6 kez de Dünya şampiyonu olmuş boksörü Felix Savon. Ve yeni cep herkülümüz Halil Mutlu, Asrın Güreşçisi Hamza Yerlikaya... Ve elbette minderin efsane ismi Aleksander Karelin... Her Olimpiyat Oyunları yeni yeni yıldızlar çıkardığı gibi, birçok efsane yıldızın da sonu olabiliyor. İşte Naim Süleymanoğlu, işte Sergei Bubka ve işte de Karelin... Çünkü Olimpiyatlar, tekamülün, dostluğun, kardeşliğin en üst düzeyde yaşandığı ortamlardı... Şimdi rüya bitti.. Keşke bitmeseydi...
|
|
|||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|