YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Bir yıldönümü üzerine

Çıktığım yolculuğun dayattığı "konserve yazılar"a bir yenisini daha eklemek durumundayım. Şimdiki "konserve yazı" tam bir yıl öncesinden. Geçen yıl 12 Eylül'ün yıldönümünde şunları yazmıştım; yinelemeyi anlamlı buluyorum:

"12 Eylül'ün üzerinden tam 19 yıl geçmiş bulunuyor. Bugün, 12 Eylül'ü neredeyse bir kaçınılmazlık haline getiren toplumsal dinamikler de, ülkelerin genel eğilimini belirleyen uluslararası strateji koşulları da bir hayli değişmiş durumda. Dolayısıyla 12 Eylül'e ilişkin tartışmalar, içeriği ne kadar zengin olursa olsun, bugünün siyasi atmosferi içinde anlamlı karşılıklar bulmayabilir, bulamayabilir.

Ben de, tam bu nedenle, Eylül 1980'e değil, Eylül 1998'e karşılık gelen bir 'yıldönümü'nden söz edeceğim. Geçen Eylül ayının ortalarından bugüne uzanan gelişmeler Türkiye için 'yeni bir dönem'in başladığı anlamına geliyor ve bu 'yeni dönem', hâlâ geçmişin siyasal konumlarını barındıran nice tartışma başlığını 'anlamsız' değilse de 'gereksiz' kılıyor.

Öncelikle nedir bu 'yeni dönem'? Kısaca anımsayalım. Türkiye, Eylül 1998'de Suriye ile başlayıp Moskova ve Roma'ya, oradan da terör örgütü başının yakalanıp yargılanmasına uzanan, Türkiye-Avrupa ekseninde çok ciddi bir kırılma tehlikesine yol açan ve asla 'terör sorunu'na indirgenemeyecek olan bir serüven yaşadı. Süreç boyunca pekçok kişinin öne sürdüğünün tersine, son derece 'dışa dönük' bir nitelik taşıyan bu performans, Türkiye'nin önemli bir 'yeniden konumlanma' dönemine girdiğini gösterdi. Söz konusu 'konumlanma', Kuzey Irak'ta Türkiye'nin inisiyatifi dışında hiçbir ciddi adım atılamayacağı gerçeğinden Türkiye-Rusya ekseninin geleceğine kadar pekçok 'özgül' alanda belirleyici bir rol taşıyor.

Suriye ile başlayıp asıl ağırlık merkezini Moskova ve Roma üzerinden açığa vuran bu süreç önemli sonuçlar doğurdu. Söz konusu süreç, 1998'in sonlarında vurguladığımız gibi, Türkiye'yi Avrupa yönündeki 'genişlemeyip daralan' yolun baskısından kurtardı. Daha o dönemde 'Türkiye-Avrupa ekseni'nin ilginç gelişmelere gebe olduğu ortaya çıktı. Ve yine o dönemde siyasi iradenin onca zaafına ve seçim atmosferine karşın, Türkiye hepimizi iyimser kılması gereken bir kararlılık sergiledi.

Söz konusu kararlılığın taşıdığı önem açısından, bir konuyu daha anımsatmakta yarar var: 'Türkiye-Avrupa ekseni' aslında daha uzun bir 'Doğu-Batı' eksenini 'açık tutan' kanaldır. Kanal daralır ya da yıkılırsa ırmağın yönü değişir. Türkiye, gelecek yüzyılın çok-merkezli dünyasında herhangi bir 'zorunluluk'a sıkışıp kalmış değil; tam tersine, önünde ilginç seçenekler mevcut.

İşte bu tablo önemli sonuçlar barındırıyor. İster kimilerinin düşündüğü gibi ABD ile Avrupa arasında tam bir uyum ve işbirliği olsun, ister (ben de dahil olmak üzere) kimilerinin düşündüğü gibi ABD ile Almanya merkezli 'çekirdek Avrupa' arasında belli bir rekabet bulunsun, Batı dünyası son bir yıldır Türkiye'nin bu 'yeniden konumlanması'na uygun bir 'doğru konum' edinme kaygısı içerisindedir. Bu tür iddialı önermelerin Türkiye'de yadırgandığını biliyorum. Ama Türkiye'nin konumunu abartmamak gerektiği gibi, anlamsızca gözardı etmemek de gerekiyor.

İşte yine bu tablo 'Türk siyaseti'ne önemli sorumluluklar yüklüyor. İç dinamikler açısından son bir yılın gelişmelerini, 'gündelik' ve yalnızca 'karşıtlık' terimlerine dayalı bir siyasi bakışla okumaktan kurtulup 'yeniden yorumlamamız', 'yeniden değerlendirmemiz' gerekiyor. Çünkü Eylül 1998'den bu yana olup bitenleri doğru okuyabilmek, önümüzdeki dönemde 'doğru siyaset' yapabilmenin de ipuçlarını taşıyor. Bu 'yeni dönem', siyasetimizin iç dinamikleri açısından da 'yeni bir evre'ye karşılık geliyor. Dolayısıyla, yaşadığımız (ama pek de farkında olmadığımız) bu 'yıldönümü', siyaset düzleminde yaklaşmakta olan depremin habercisi."

Artık söylemenin sakıncası yok: "Siyaset depremi"ne pek bir şey kalmadı!


13 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Hakan ARSLAN

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...